Mevcut yürütme dönemi Haziran 2023’te biteceği göz önüne alınırsa artık ülke olarak seçim sath-ı mailine girilmiş demektir. Seçime giden yolda artık bir eğime (mail) girilmişse kaçınılmaz son yaklaştıkça, hem iktidar, hem de muhalefet tarafında seçmenlerin ikna edilmesi seçim olmayan zamanlara göre çok daha önemli hale gelmiştir. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi şartlar göz önünde bulundurulduğunda genel olarak kış aylarında seçim kararı alınmamaktadır. Bu bile seçim güvenliğinin sağlanmasında siyasi partilerin, aktörlerin, adayların ve seçmenlerin sağlıklı ve güvenilir bir seçim yapılmasında ne kadar dikkatli olmaları gerektiğinin bir göstergesidir.
Seçmenlerin genel olarak doğup büyüdükleri ortamlardan etkilenerek oy kullandıkları gözlemlense de yaşları ilerledikçe ve siyasi bilinçlenmeleri arttıkça ebeveynlerinden daha farklı siyasi tercihler de yapabilmektedir. Siyaset biliminde herhalde seçmen davranışını etkileyen faktörün yaş olduğu konusunda ortak bir görüş hâkimdir. Seçmenin yaşı, hayattan beklentisi, geleceğe dar güven duygusu ve tedirginliği elbette tercih edeceği partiyi seçiminde etkili olacaktır. Daha orta yaşlı seçmenlerin ise güvenlik ve huzur arayışları siyasi tercihlerini belirleyecektir. Bu genel değerlendirmenin ötesinde seçmenin psikolojik olarak nasıl karar verdiği üzerine son dönemlerde yapılan araştırmalarda seçimlere dair kamuoyu araştırmalarından, seçim günündeki hava durumuna kadar pek çok husus öne çıkabilir.
Kamuoyu araştırmaları veya ülkemizde kısaca anket şirketleri olarak adlandırılan kuruluşlar seçim olsun olmasın sürekli olarak araştırma yapmakta ve sonuçları kamuoyu ile paylaşmaktadır. Bu araştırmaların çoğu ekonomik sebeplerle, yani ekonomi alanında yatırım yapmayı ve yapmış oldukları yatırımları genişletmeyi ya da daraltmayı düşünen firmalar tarafından yaptırılmaktadır. Bu firmalar ülkedeki siyasi istikrarı görebilmek için bu tür araştırmalara yönelmektedir. Özellikle yabancı yatırımcılar için siyasi iktidar değişikliği ile yerine gelecek iktidarın ekonomi alanındaki politikaları yatırım için önemli bir ölçü olabilir. Ama her şeyden önemlisi güvenilir bir ortamın oluşup oluşmayacağı ve beklenmedik kararlarla finansal açıdan zarara uğrama riskini en aza indirebilmek için siyasi gelişmeler ekonomi çevrelerinde yakından takip edilmektedir.
Ekonomik alanda yatırımı olmayan ya da çok fazla riski olmayan seçmen için kamuoyu araştırmaları seçimlerde kullanacağı oyun rengi için belirleyici olabilir. İlk önce kendi siyasi ideolojisine uygun partilere oy vermesi düşünülen seçmen belki başka gerekçelerle farklı bir partiye oy verebilir. Bu anlamda kamuoyu araştırmaları onu farklı şekillerde yönlendirebilir. Fakat siyasi bilinci nispeten daha olan az genç seçmen için anket sonuçları ana akımın dışında kalmamak adına ve çevresinden dışlanmamak için bir tercih sebebi olabilir. Çevresindeki herkesin belirli bir partiye oy vereceğini duyan bir seçmen onlar gibi olmak, onlara benzemek ve dışlanmamak için o anki hâkim siyasi görüşü benimsiyor görünebilir, hatta bir süre sonra bu psikolojik hal onun gerçekten tercihini değiştirmesine kadar varabilir.
Küreselleştiğine inandığımız dünyada medyanın önemi artık hiç kimse tarafından yadsınamaz bir hale geldiğinden medyayı kullanan seçmenlere hitap etmek giderek daha önemli olmaya başlamıştır. Medya deyince de konvansiyonel medyanın önemini yitirdiği kabul edilirse yeni medya denilen sosyal medya ve daha da önemlisi dijital ve interaktif medya sanki daha çok genç seçmenler tarafından kullanılmaktadır. Durum böyle olunca klasik anlamda meydan mitingleri ve kalabalıkların toplanması hala önemini korumaktadır ancak bu tip gövde gösterileri yerini yavaş yavaş daha spesifik konuların belirlendiği salon toplantılarına bırakmaya başlamıştır. Toplumun farklı kesimlerine hitap eden bu toplantılar tarım, sağlık, eğitim, sanayi sektörleri veya çalışan kesimlerin sorunlarının ele alındığı ve iktidara gelindiğinde alınacak tedbirlerin müzakere edilmesi konuya ilgi duyanlar açısından genel mitinglerden çok daha etkili olabilir. Bu tür toplantıların ilan edilip duyurulmasında bile medyadan faydalanılacaksa o zaman siyasi partilerin bu mecralarda daha çok görünür olmaları artık genel bir kabul seviyesine ulaşmıştır. Sosyal medyanın etkili olarak kullanılması aslında seçmenin iki partiden birisini tercih etmeye ikna etmenin de ötesinde seçmenin oy kullanmaya ikna edilmesidir. Oy kullanmaya karar veren seçmenin oyunu alabilmek artık daha kolaydır.
Hayatlarının tamamını değilse de büyük bir kısmını belirli bir siyasi partinin yönetiminde geçiren genç kitleler seçimlerde bir değişim yaşanmadığını gördükçe siyasetten ümitlerini kesmiş olabilirler. Bugün itibariyle ülkemizde ilk defa veya belki ikinci defa oy kullanacak seçmenlerin siyasetle ilgili görünmemelerinin sebebi değişim ihtimalini sorgulamalarıdır. İşte bu noktada onları oy vermeye ikna edebilecek siyasi partiler onların oylarını da büyük bir ihtimalle alacaktır.
Sokaklara bayrakların veya afişlerin asılması belki sosyal medya öncesinde bir siyasi partiyi görünür kılmak amacıyla yapılıyordu. Ama bugünlerde benzer çalışmalar seçmenin “belirli bir partinin gönüllülerinin ne kadar iyi çalıştıklarını” takdir etmenin ötesinde çevreyi kirleten bir israf olarak algılanmaya başlamıştır. Nitekim geceleri güvenlik görevlilerinden çekinilerek apartman duvarlarına yazılan sloganlar yerlerini çoktan sosyal medya hesaplarına veya video kanallarına bırakmıştır. Bir dijital video kanalında yapacakları açıklamalar yeterince duyurulduğunda, bu paylaşımlar meydan toplantılarından kat be kat daha fazla etkili olabilir. Üstelik bu mecraya bireysel olarak geldikleri için onları ikna edebilmek daha kolay olabilir. Klasik olarak seçim çalışması denilince ilk akla gelen meydanlar veya esnaf ziyaretleri ya da broşür dağıtımı gibi etkinliklerde bazı yenilikler yapılmalıdır. “Kapı kapı dolaşıp oy istemek” hâlâ önemini korumaktadır ancak bunun yanında medyada görünürlüğün artması gidilen kapılar üzerinde daha fazla etkili olmaktadır. Mevcut iktidar sahip olduğu ve kontrol ettiği medya gücü sayesinde aslında hiçbir şeyin yolunda gitmediği bu ortamda insanları algı yöntemleri ile farklı şekilde ikna etmeye çalışmaktadır. Hatta iktidar yetkililerinin halkın sorunlarından habersiz olmasının altında yatan sebep olarak, onların da her gün belirli televizyon kanallarını seyrettiği bile iddia edilmektedir. Kendi medyası ile halkı yanlış bir şekilde ikna edebildiği için kendisi de bu algı operasyonlarına maruz kalıp ülkenin çok iyi bir yolda olduğuna inanabilmektedirler.
***