Seçkinlerin Cuma Namazı!

İlahiyatçı yazar ve emekli müftü Mehmet GÜNDOĞDU ANALİZ ETTİ...

Seçkinlerin Cuma Namazı!

Camiler, toplanma alanları olduğu için, Koronavirüs salgınına enfekte olmuş kişilerle aynı ortamda bulunmak ve onlara temas etmek virüsün bulaşmasına neden olduğundan, cemaatle namaz kılınan ibadethaneler, potansiyel bir alan oluşturduğu gerekçesiyle; Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 16 Mart 2020 itibarı ile, Din İşleri Yüksek Kurulunun kararları doğrultusunda şöyle açıklama yaptı. ‘Türkiye’de Camiler açık, ezanlar okunacak, ancak kandil geceleri, Cuma namazı dahil cemaatle beş vakit namaz kılınmasına ara verilecek.’

Bu açıklama üzerine yurt genelinde vatandaşlarımız, evlerinde ibadet etmeye başladı.

Fakat bu Cuma günü (27.03.2020) Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, özel önlemler alınan Beştepe Millet Camisi’nde Cuma namazını kıldırdı. 

Hutbede tüm Türkiye’ye seslenen Ali Erbaş, korona virüsün yayılmaması için cemaatle namaz kılmaya ara verme dahil, alınan tedbirlere riayet edilmesini istedi.”Tedbiri elden bırakmayalım” dedi.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! 

Bu yeni durumla Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, daha önce 16 Mart 2020  tarihinde açıkladığı kararları yine kendi delmiştir. 

Hutbeyi dinlerken şu ayetler aklıma geldi.

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. (Saff,2-3)

Özel alınan tedbirlerle Cuma namazı kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şahsında  Diyanet İşleri Başkanlığının kamuoyu nezdinde güvenirliği zedelenmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığının, Cuma namazı ve beş vakit namazın cemaatle kılınmasına ara verme kararına ilk önce  Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın uyması gerektiği izahtan vabestedir. 

Vatandaşlarımızın sağlığını korumayı, bilhassa yaşlılarımızın can güvenliğini sağlamayı hedefleyen ve muhtemel zararları önlemeye yönelik olan bu kararların uygulanması insani, dini ve  vicdani bir sorumluluktur.

Milletin kıldığı veya devletin aldığı tedbirlere uyarak kılamadığı Cuma namazı ile bürokratların kıldığı veya kıldırdığı Cuma namazı ayrışması ortaya çıkmıştır.

Ayrıca Cuma namazının sıhhatının şartlarından biri de; Cuma kılınan yerin, herkese açık olması gerekir. Muayyen kişilerin içeriye alınıp sonra da halka kapısı kapatılan bir Camide fıkhen Cuma kılınmaz.

Esasen devletimizin yeni tip korona virüsle mücadele amacıyla almış olduğu tedbirler kapsamında; Diyanet İşleri Başkanlığının 16 Mart 2020 tarihinde açıkladığı tedbirler hala dini geçerliliğini korumaktadır. 

Sayın Başkanın (özel tedbirler alarak) kıldırdığı Cuma namazı din görevlileri tarafından örnek alınarak Cuma namazı kıldırmaya başlamaları doğru değildir. 

Çünkü Cumhurbaşkanlığı külliyesiydeki imkanları ve gücü başka yerlerde bulmak mümkün değildir. Bunun büyük bir kargaşa ve fitneye sebeb olması pek muhtemeldir.

Mecelle’nin 30. Maddesi, yani ‘Def‘-i mefâsid, celb-i menâfi‘den evlâdır’ (Zararı önlemek, fayda, menfaat sağlamaktan daha önemlidir) şeklindeki genel kural, İslam hukukunun temel ilkelerindendir. 

Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek kurulunun kararında bu temel ilke esas alınmıştır.

Velhasılı kelam, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın sosyal ve stratejik açıdan hatalı bir uygulama yaptığı ve hatanın tekrar edilmemesi temennilerimizle!..