Tarih: 01.06.2018 13:46

Seçimleri hakir görme ahlaksızlığının iki versiyonu

Facebook Twitter Linked-in

?MUHARREM İnce´yi desteklemek Türkiye´ye ihanettir? diye yazmış Hayko Bağdat. Hem HDP´li olduğu, hem de sık sık FETÖ ile senkronize olduğu bilinen Bağdat´ın makalesi sosyal medyada en çok okunan yazılar arasına girdi, hem de fena halde linç yedi: ?...Hiçbir turda Muharrem İnce´ye ya da Meral Akşener´e ya da Temel Karamollaoğlu´na ya da Doğu Perinçek´e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler; çünkü kendi eşbaşkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz? cümleleri çoğunlukla?Bu yöntem sadece Erdoğan´a ve AK Parti´ye yarıyor, salak mısın??denilerek eleştirildi.

Araya Gezi romantiklerinin kaynak yaptığı tepki yelpazesi CHP´den HDP´ye kadar genişliyor, AK Partililer ise çekirdeklerini almış zevkle izliyordu. Oysa Bağdat´ın yazısı bu cümle yüzünden ?korkunç? değildi, Türkiye´nin mevcut ahvalini bir çadır devletine, yönetimini ve kurumlarını mafya organizasyonu ve paramiliter gruplara izafe ettiği için korkunçtu. İlk önce ve en çok, bu ülkenin er ya da geç hukuk devleti olduğunu ve demokrasisinin de eninde sonunda yüksek bir standarda kavuşacağını iddia eden AK Partililer tarafından kınanmalıydı.

BU NASIL ZEHİRLİ TASAVVUR?

Zira zehirli bir Türkiye tasavvuru vardı Bağdat´ın. Yer yer, ?Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa HDP´nin % 10-15´lik oyunu cepte görmeyin ha, yok öyle yağma? diyerek ?şımarıklık?endazesi olarak boy gösteren ruh halinin tek nedeni başta Muharrem İnceolmak üzere Millet İttifakı bileşenlerini ?pazarlığa teşvik? olsa ?neyse?denilebilirdi; ama çok açık ki öyle değildi.

Başlıktaki ?ihanet? vurgusunun ve dahi satır aralarından sızan tehlikeli Türkiye tasvirinin hülasası, gidip şöyle bir meale varıyordu: ?Muharrem İnce´yi desteklemek Türkiye´ye ihanettir; çünkü seçimi Muharrem İnce´ye kaybeden Erdoğan´ın koltuğundan ineceği varsayımına dayanır. Oysa Erdoğan seçimle gitmez, gitmeyecek ve hepinizi kesecek. Hatta Erdoğan´dan önce oy verdiğiniz Muharrem İnce ve arkadaşları, yani Akşener, yani Karamollaoğlu´nun yandaşları sizi gömecek ey Kürtler, HDP´liler. Bu ülkede artık seçimle yönetim belirleme diye bir şey yok. On yılda bir olan darbe de sırasını savdı, o da olmaz. Tutsak lideriniz ikinci tura kalmıyorsa kimseye oy vermeyin, bari onurumuzu koruyalım.?

Görünürde ?Muharrem İnce´ye oy vermeyin, sandığı boykot edin, bırakın Erdoğan´a yarasın? teklifi yapılıyormuş gibi, ama öyle değil. Çünkü aslında yazı, bu ülkede artık seçimlere güvenmemeyi, kendi doğrusunu imar edecek kitlelerin başka yollar üzerinde organize olana kadar sadece öfkelerine sahip çıkmalarını, sonrasında ise nasılsa toptan hesap görmeyi salık veriyor; dolayısıyla onurla da alakası yok.

Cumhur İttifakı´na ve Erdoğan´a hakaret, Millet İttifakı´na ve Muharremİnce´ye hakaret, ismi sürekli olarak Ağar´la geçirilen Meral Akşener´e hakaret, ismi mütemadiyen dinci-gerici imalara sarılıp sunulan Temel Karamollaoğlu´na hakaret. Hepsini geçtim, ülkeye, millete ağır hakaret. Selahattin Demirtaş muhabbetinin arkasına saklanmış, umutsuzluk simsarlığı...

Ne demek, Erdoğan seçimi kaybetse de gitmeyecek? Ne demek halka silah sıkılacak da yine o koltuk bırakılmayacak? Ne demek muhalefet ittifakı sizi ilk gün satacak? Seçimler artık bir anlam ihtiva etmiyor, bla bla... Seçim öncesi çok felaket senaryosu okuduk da, silahlı şiddet eylemlerine imza atmış, daha bir yıl önce Dolmabahçe´de bombalar patlatmış bir PKK ile yüzleşememiş HDP´ye güzellemeler yaparken, Demirtaş dışındaki seçime girecek bütün aktörlere ?FBI listelerindeki en çok aranan teröristler? muamelesi yapan böylesi bir şuursuzu ilk kez gördük.

Pardon, bir de tam karşı cenahtan, savcılık ifade isteyince kuyruğunu kıstırıp fare gibi kaçacak delik arayan profesör var.

?Umudumuz 25 Haziran´dır. Olmadı zaten, o zaman artık Belgrad Ormanı´nda ağacın dibinde, talim şeyimizi oraya gömdük. Çıkacağız sokağa...? diyen Ahmet Maranki. Birbirinden medet uman, birbirini emziren iki uç.

Biri ?Olan şey seçim değil, seçim de olsa sonuç üretecek değil, boşverin bu hayalleri? diyor, öbürü ?Seçim istediğimiz sonucu vermezse istediğimizi alana kadar zorlamayı biliriz? tehdidi yapacak kadar soysuzlaşıyor.

HA HAYKO, HA MARANKİ...

Bakın beyler, bazı zekâ ve vicdan özürlüler...

Bu ülke bütün sorunlarına rağmen, pek çoğu iktidar ve uzantıları tarafından desteklenen baskılara, pek çoğu muhalefet tarafından sergilenen şımarıklıklara, elbirliğiyle sergilediğimiz hoyratlıklara, hep beraber neden olduğumuz demokrasi kaybına rağmen hâlâ çok şükür ki bir muz cumhuriyeti değil.

Guatemala değil, Nikaragua değil, Erdoğan da Somoza Garcia filan değil.

Türkiye´de hâlâ sandığa/seçimlere güven var ve bu güvenin haklı olmadığına dair iddialar ileri sürülse de, iddiayı ispatlayan somut veriler dayanaksız, tutarsız. Sandığa güven ilmek ilmek örüldü, inşa edildi. Burası bir Ortadoğu ülkesi değil.

Türkiye´de sandığın tek işlevi yönetimi belirlemesi değil, Türkiye´nin tek antidepresanı, seçimler, sandık.

Pek çok anlaşmazlık ve kavga, sandık tarafından iyileştiriliyor. Kitleler sandık üzerinden devam edebilme arzusunu diri tutuyor; iktidar partisine ait hisseden de, muhalefette olan da hem kendi tarafına hem muhatabına sandık yoluyla mesaj verebiliyor. Acaba tam da bu nedenle mi HaykoBağdat ve sırtını dayadığı, muhtemeldir ki hislerine tercüman olduğunu düşündüğü Türkiye düşmanları sandığı hedef tahtası yapıyor?

Seçimleri ve sandığı bu kadar hakir görmek, iç savaşı bir kurtuluş amblemi gibi yaldızlamaktan başka bir anlama gelmez.

?Bu iktidar artık seçimle gitmez? diyenleri doğrularcasına ?seçime rağmen?cilik yapan, sadece AK Parti tabanını ?millet? olarak kabul eden ve sandıktan AK Parti ya da adayı çıkmazsa bütün buraları yakacağını iddia eden şuursuzluğun da bedel ödemesi gerekir. Aldığı tepki haktır, pek yerindedir.

Ahmet Maranki de Hayko Bağdat da, aynı hödüklüğün farklı varyasyonlarıdır, aynı umutsuzluk simsarlığının farklı şube müdürleridir. Yazıklar olsun bu kişilere mikrofon tutanlara, cümle kurmalarına izin verenlere.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —