Tarih: 21.06.2018 23:07

Seçimler ve Kitlelerin Bilgeliği

Facebook Twitter Linked-in

Farz edelim ki kurbanlık koyun almak istiyorsunuz, ama almayı düşündüğünüz koyunun kilosunu ölçecek tartı bozuk. Kiloyu tahmin etmek için önünüzde iki seçenek var: canlı hayvan ticareti yapan dolayısıyla bu tarz işlerin üstadı olan bir yakınınıza bunu sormak, ya da etrafta bulunan yüzlerce kişiye sorup onlardan aldığınız cevabın ortalamasını almak. Ve varsayalım ki etraftaki insanlar zaten bu işe meraklı, siz daha sormadan kendi fikirlerini söylediler, yani anket yapmanın size hiçbir maliyeti yok. Bu durumda hangi tahmine daha çok güvenirdiniz? Bu işin ehli kişinin yaptığı tahmine mi, yoksa sıradan kişilerin yaptığı tahminlerin ortalamasına mı?

Francis Galton adlı bir istatistikçi 1906 yılında bir canlı hayvan pazarında yaptığı anket sayesinde fark etmiş ki topluluğun ortalamasının hata payı %1. Yani topluluk çoğu eksperin yaptığı tahminden daha iyi bir tahminde bulunmuş. Yani kitleler doğruyu ehil kişilerden daha iyi bulmuşlar.

Kitlelerin Bilgeliği
Bunun literatürdeki adı ?kitlelerin bilgeliği´ (İngilizcesi: wisdom of crowd ). Aslında altında yatan çok basit bir teori: Büyük Sayılar Kanunu (tanım için referans veremiyorum, malumunuz Wikipedia engelli!). Her insan tahminde bulunurken hata yapar, yani doğruyu tam olarak bulamaz. Eğer elinizde yeterince gözlem var ise, bazı insanlar eksik söyleyeceği, bazı insanlar da fazla söyleyeceği için, ortalamada hata payının sıfır olması beklenir. Dolayısı ile her ne kadar ehil kişinin hata payı normal bir kişiden düşük olsa da, yeterince büyük kitlelerin hata payı ehil kişininkinden çok daha düşük olacaktır. Dolayısı ile kitlelerin doğruyu bulma olasılığı herhangi bir ehil kişiden daha yüksektir.

Hz. Muhammed de ?Ümmetim asla sapıklık üzerinde ittifak etmez, eğer bir ihtilaf görüyorsanız size tavsiyem büyük kitle (sevad-ı a´zam) tarafında yer almanızdır.? demiştir. Yani bir topluluk yanlışta birleşmez.

Malumunuz bu hafta sonu seçim var. Sandık sonucu genelde ?milletin ortak aklı? olarak görülür. Pazar günü 60 milyon seçmen kararını belli edecek ve ülkeyi önümüzdeki dönemde kimin yönetmesini istediğini söyleyecek. Bir birey olarak olayları doğru yorumlayamayabiliriz, kimin bu ülke için daha hayırlı olacağını göremeyebiliriz, ama topluluk olarak bu iş için en doğru kişiyi bulacağız. Demokrasinin temelinde de bu yatar: kitlelerin bilgeliği ya da ortak akıl.

Kitleler ne zaman doğruyu bulur?
Ama kitlelerin bilgeliğinin tutarlı olması için bazı önkoşulların sağlanmış olması gerekiyor. Bunların en önemlisi de insanların yaptığı hataların birbirinden bağımsız olması lazım. Mesela en çok okunan gazete koyunların ortalama ağırlığı ile ilgili bir haber yapmışsa, bu haberi okuyanlar tahminlerini o ortalamaya yakın bir şekilde yapacaklardır. Bunun sonucunda da tahminlerin ortalaması haberdeki sayıya eşit olacaktır. Eğer gazetedeki haber yanlış ise kitlenin tahmini de koyunun gerçek ağırlığından çok uzakta olur.

Demokrasinin düzgün işlemesi için de herkesin hür iradesi ile, olayları, vaatleri kendi aklı ile tartıp, ona göre seçim yapması gerekir. Bunu sağlamak için de bireylerin her bilgiye doğru ve tarafsız olarak ulaşması gerekir. Taraflılık çok büyük sorun değildir, çünkü hangi gazetenin hangi tarafı desteklediğini bildiğimiz için doğru bilginin nasıl eğilip büküldüğünü biliriz. Eğer gazetenin kiloları abarttığını biliyorsak, 100 kilo dediğinde anlarız ki o aslında 50 kilodur. Ama yanlış ve eksik bilgi için yapabileceğimiz bir şey yok. Verilmeyen, bize aktarılmayan bir şeyi bilemeyeceğimiz için veyahut yanlışı algılayamayacağımız için verdiğimiz karar doğru olmayacaktır. Yani kitlelerin tek taraflı bir şekilde yönlendirilmemeleri gerekmektedir. Bilgi akışı tek taraflı ise topluluğun varacağı sonuç da o bilginin yönlendirmesine uygun olacaktır.

Maalesef medya bu seçimde de üstüne düşen vazifeyi yapmadı, yalan ve eksik haberlerle vatandaşları manipüle etmeye yöneldi. Sonuçta seçim hangi taraf halkı daha iyi yönlendirecek yarışına döndü. Siyasilerin en doğru tercih olarak kendilerini görmeleri doğal, aksi takdirde zaten bu işe girişmezlerdi, ama karşı tarafa oy verenleri terörist olarak nitelendirmenin anlamı nedir? Bu durumda sandıktan beklentimiz nedir? Zaten siz hangi tarafın en doğru olduğunu söylüyorsunuz, o zaman halka neyi soruyoruz?

Sizden ricam?
Benim sizden ricam seçim gününe kadar haber kaynaklarından uzak durmanız, gazeteleri, köşe yazarlarını okumamanız (belki fehmikoru.com ve Ocak Medya hariç). Son birkaç günü kendi düşüncelerinize, kendi hissiyatınıza ayırmanız. Kendi doğrularınızı düşünüp, ona göre karar vermeniz. Hiçbir manipülasyona kapılmadan en doğru hissettiğinizi bulmanız. Her adayı ve partiyi birbirinden bağımsız bir şekilde değerlendirip, ona göre oyunuza karar vermeniz. A partisi X kişini aday gösterdiği için değil, A partisinin parlamentoda iyi işler yapacağını düşündüğünüz ve X kişisinin en iyi başkan adayı olarak gördüğünüz için oyunuzu kullanmanız.

Sonuçta seçimin amacı bu ülkeyi en doğru kimin yöneteceğini bulmak. Bu sadece önümüzdeki 5 yıl için değil, bütün bir Türkiye tarihi için önemlidir, sadece bizim için değil çocuklarımız ve hatta torunlarımız için önemlidir. Çünkü bu yöneticilerin verecekleri kararlar, çıkaracakları kanunlar bizden sonraki kuşakları da etkileyecek. Bunun için de ?kitlelerin bilgeliğine? ihtiyacımız var. Ve bunu da ancak her bir vatandaşın kendi hür iradesi ile verdiği oya ihtiyacımız var. Bunun sonucunda ortaya çıkacak tablo inanın ki ülkemiz için en hayırlısıdır. Unutmayalım ki her vatandaş bu ülke için doğru olduğunu düşündüğü kişiye oy verecektir. Bu yüzden de önemli olan bizim desteklediğimiz kişilerin kazanması değil, ülke için hayırlı olacak kişilerin seçimi kazanmasıdır.

Umarım en kötü seçim dönemimiz bu olur, bir daha bu kadar kötü, ayrıştırıcı, düzeysiz bir seçim dönemi yaşamayız.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —