Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

SEÇİMLER

Süleyman Arslantaş, hertaraf.com’daki yazısında, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlere dair bir değerlendirmede bulunuyor.

SEÇİMLER

Bundan önceki seçimlerde partiler yapabileceklerini söylerlerdi. Ama bu seçimde özellikle muhalefet partileri yıkacaklarını öne sürmekteler. Mevcut iktidar partisi ya da Cumhur ittifakı yaptıklarını ve yapacaklarını öne sürerek bir seçim afmosferi oluşturuyor. Yani 14 Mayıs seçimleri menfi söylem ve müsbet eylem arasında gerçekleşecek gibi.    Bu ülke daha öncede nice seçimler gördü. Doğrusu bu denli zıt seçim anlayış ve ayrışmalarına hiçbir zaman şahit olmadı. Benim ilk hatırladığım seçimler 1954 seçimleridir. Çocuk yaşta olmama rağmen babamın siyasi kimliğinden dolayı o seçimleri çok iyi hatırlıyorum. Evet o dönemde DP, CHP çekişmeleri vardı ama gerek seçmenler ve gerekse parti yöneticileri arasında bir nezaket çizgisi vardı. 1960 ihtilâli sonrası seçimlerde çizgi aşıldı. Özellikle 1965 ve sonrası seçimlerde anormal kamplaşmalar başladı. Bilhassa çok partili seçimlerin olduğu dönemlerde Türkiye’nin muhtelif siyasi ve fikri adamları siyaset sahnesinde boy göstermeye başladılar.Belki hatırlayanınız vardır;hani 5 Haziran 1977 seçimleri sonrası CHP birinci parti(%41.4)çıkmıştı.Ne varki Ecevit’in kurduğu 40. hükümet güvenoyu alamadı.Ve dürüst(!)Ecevit,dönemin İstanbul Belediye Başkanı Aytekin Kotil’in organizasyonunda 11 AP milletvekilini bakanlık vaadi ile ikna ederek istifa ettirdi ve 41. hükümeti kurmayı başarmıştı.Türkiye’nin siyasi tarininde bu olay “Güneş Motel” olayı diye geçer.14 Mayıs seçimlerine giderken bir başka CHP Genel Başkanı (o da Ecevit gibi dürüst!)”Sw Marriot Otel” projesi ile tarihi tekerrür ettirdi.Yaşları benzemesin nasıl da birbilerine benziyorlar!

Türkiye, 1961 Anayasası’nın getirdiği kısmı özgürlükler nedeni ile birçok farklı fikri, siyasi sosyolojik görüş ve eylemlerin neşv-ü nema bulduğu bir ülke olmuştu. Türkiye işçi partisi solun, sosyalizmin temsilcisi olarak siyaset arenasında yerini alırken; MNP ve MSP’de İslâmcı kesimin sesi olarak siyaset arenasında yerini almıştı. Aralarında Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Adnan Cemgil, Fethi Naci gibi isimlerinde olduğu Tip ve yine kurucuları Necmettin Erbakan, Ahmet Tevfik Paksu, Saffet Solak gibi isimlerinde bulunduğu MNP 12 Mart muhtırası sonrası kapatılmıştı.Sonrasında aynı çizgi MSP ile devam etti.MSP’de 12 Eylül’de kapandı.

Aslında siyasi partilerin Türkiye gibi çeşitli siyasi, etnik ve inanç katmanlarının olduğu bir ülkede varlığı, o partilerin yaşamalarından, iktidar olmalarından ziyade sistemin işlerliği bakımından ait oldukları toplum katmanlarını sisteme eklemlemeye matuftur. Mesela benim kuşağım belki de Türkiye’de ilk bütüncül İslâm’la tanışan bir kuşak. Ne var ki benim kuşağım bir taraftan Seyyid Kutup, Malik b. Nebi, Muhammed Ebu Zehra, Mevdudi gibi şahsiyetleri okurken, diğer yandan solun önde gelen teorisyen ve yazarlarını da ihmal etmiyorduk. Bu okumalarımızda yalnızca kabullendiğimiz tezi değil, ant-i tezi de okumamız gerektiği düşüncesi hakimdi.

Gelelim günümüze, günümüzde doğrusu dünya ve ahiret saadetimizi etkileyecek okumalar oldukça az. İnsanımız kendi iradesi ile okuma tercihinde bulunamıyor. Gençlik,genelde dünyayı, sosyal yapıyı, siyasi oluşumları ciddiyetle tahlil etmiyor. Oysa günümüzde, düne nazaran yayın dünyası fevkalâde eserler neşretmekte. Elbette bunun da çeşitli nedenleri var. Öncelikle İslâmi cenah itibariyle söylemek gerekirse beni bağışlayın ama biz Müslümanlar ‘dünyevileştik’ domuz eti ve cünüplük konusundaki hassasiyetimiz Tevhid akidesinin önünde seyrediyor. Allah rızası için yapmamız gerekenleri ihmal ya imhal ederek, kulların rızası ve beğenisine odaklandık. Dolayısıyla artık her kuşağın yeniden kendine gelmesi ve bu dünya hayatındaki konumumuzu gözden geçirmesi, yarın için ne yaptığını ve ne yapması gerektiğine bakması gerekmektedir.

14 MAYIS’A DOĞRU

14 Mayıs seçimlerine giderken partiler aslında eteklerindeki taşları dökmeye başladılar. Ve de hiç çekinmeden adeta manifesto formatında yapacaklarını, yıkacaklarını ifade ettiler. Bu bağlamda birkaç konuya temas etmekte yarar var sanırım. Öncelikle 6’lı masa ve 7, 8, 9’lu masa ya da Millet ittifakı neyi yapacaklarından daha çok neyi yıkacaklarını öne çıkaran görüş ve bildiriler sunarken, Cumhur ittifakı ve onun Lideri Erdoğan neleri yaptıkları ve neler yapacaklarını ortaya koymakta. Elbette bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarına ilişkin olarak söylediklerine de itimadı beraberinde getiriyor.

Millet ittifakı’nın aleni diğer ittifakı olan HDP ve Kandil’in söylemlerine kısaca göz atmakta fayda var. HDP’nin seçim vaatleri arasında geçen ifadeler;

“Yüzyıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz.”

“Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum siyasi hükümlülerin koşullu salıverilmeden yararlanmasını engelleyen hükümleri kaldıracağız.”

“Kayyım rejimine son vermek için geliyoruz.”

“KHK’leri iptal edeceğiz.”

“KHK’lılar için iade-i itibar sağlayacağız.”

“FETÖ ve PKK’lı yayın organlarına yeniden faaliyet izni verilecek.”

Barışçı dış politika başlığı altında sınır ötesi terör devletinin kurulmasının önünün açılması sinyali de mevcut. Mavi Vatan, Kıbrıs, Libya anlaşmalarının iptali. Irak ve Suriye’den askerin çekilmesi gibi hususlar HDP’nin seçim vaadleri arasındadır.Sırrı Sakık daha da ileri söylemler ortaya koyuyor.Gerçi Ali Babacan’da Sakık’tan geri kalmıyor.Hani diyor ya;”Bayraktara dokunacağım.’Bu söylemleri ortaya atanlar devletin reflekslerini unutuyorlar sanırım..Dokundurtmazlar..

Diğer yandan Kandil sakinlerinin de nasıl bir gelecek vadettiklerini ve yine millet İttifakı birleşenlerinin Türkiye’yi nereye götürmek istediklerini ortaya koyan beyanatlarla dolu:

Murat Karayılan: “14 Mayıs’ta sadece Cumhurbaşkanı değil, sistem de değişecek.”

Duran Kalkan: “Her türlü desteği vereceğiz. Ak Parti, MHP Faşist, sömürgeci, soykırımcı diktatörlüğüne karşı en büyük mücadeleyi PKK yürüttü.”

Bese Hozat: “Biz HDP’nin Millet ittifakını destekleme tutumunu değerli ve anlamlı buluyoruz.”

SIRRI SAKIK: “Biz üç-beş bakanlık pazarlığı peşinde değiliz. Biz bu sistemi değiştireceğiz. Bizim küçük hesaplarımız yok. Biz Yüzyıllık Cumhuriyeti değiştireceğiz.”

Ahmet Türk: “Bu Nevruz ve bu dönem sayın Öcalan’ın özgürleşme dönemidir.”

Bu ifadeler sadece bir kısmı. Şimdi de isterseniz CHP’nin Beşer Esed’e gönderdiği mektuptan alıntılar yapalım. CHP Hatay Milletvekillerinden Hasan Akgöl ve Mehmet Güzelmansur eliyle gönderilen ve Suriyeli gazeteci Sarkis Kassargian tarafından basına sızdırılan mektup özetle: “Erdoğan’ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dahil bütün talepleri karşılanacak. İdlib dahil Suriye topraklarındaki bütün askerleri çekme sözü veriyoruz.” (Haber7.com 20.12.2022)

Tabii ki bu arada HDP’de boş durmuyor. Onlarda Libya’daki Muhalif lider Hafter’e gönderdikleri heyetle mesajlarını ilettiler. Heyetin başındaki HDP Adana Mv. Tülay Hatimoğulları’nın Hafter’in partisi El-Mustakbel’in başkanı Abdulhadi El-Huvajle Bingazi’de yaptığı görüşmede; “Libya’daki Deniz Anlaşmasını (MEB) kabul etmiyoruz. Türkiye’de Muhalefet daha da güçleniyor. Biz onlarla (Millet İttifakı) aynı doğrultuda fikirleri paylaşıyoruz.” Dedi. (Bkz. Aydınlık 23.12.2022)

Yine CHP’li Engin ÖZKOÇ yaptığı bir konuşmada HDP’li bir dostunun söylediklerini aktardı: “Biz, Türkiye’nin 25 eyalete bölünmesini istiyoruz. Eyalet başkanlarının TBMM’ye gelmesini, özerklik hakkını, Türk ve Kürt kurucu unsurun tanınmasını istiyoruz.” (Takvim 24 Eylül 2021)

Evet 14 Mayıs seçimleri için muhalefetin vaadleri bunlar. İktidar Partisi ve onun Lideri Erdoğan ise yıkma vaadinde bulunmuyor. Yaptıklarını ortaya koyuyor ve yapacaklarını sıralıyor.

Kanaatim Türkiye bir yol ayrımında. Zira Amerika ve yandaşları yeniden Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini parçalama peşinde. Kimse sanmasın ki Amerika’nın ve Batı’nın amacı bölge halkına özgürlük, demokrasi, hukuki meşruiyet getirmek değil. Amaç bölge ülkelerini İsrail’e karşı güçsüz kendi halklarına karşı güçlü bir konuma getirmek ve yeniden kurulmasını arzu ettiği etnik ve inanç temelli devletçiklerin kullanılabilir aparatlar haline gelmesidir.

Türkiye;Irak,Suriye ve Afganistan’da ABD eliyle neler yapıldığını iyice gözlemlemeli ve adımını ona göre atmalıdır. 14Mayıs seçimlerine radikal ve ideolojik bakışlar beraberinde tıpkı Irak, Suriye ve Afganistan’da olduğu gibi parçalanma ve yıkım getirebilir.

Millet İttifakı’nın birleşenleri; ABD, Feto, Kandil.  Bu tablo karşısında halkın sağduyusu dikkate alındığında karamsar ve kötümsel olmaya gerek yok sanırım.

Seçmenin sağduyusuna güvenilmelidir.Yaklaşan seçimlere partiler ve ittifaklar açısından bakmaktan ziyade,ülkenin ve insanımızın geleceği açısından bakmanın önemli olduğuna inanıyorum

 

Kaynak: hertaraf.com



Anahtar Kelimeler: SEÇİMLER

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER