Neredeyse seçime saatler kala içinde bulunduğu duruma ilişkin gözlemlerimiz;
Ekonomi;
Özelleştirme adı altında ülkenin önemli tesisleri satılmasına rağmen artan kamu borçları, varlık fonunun satışa çıkarılması, ülkenin elde kalan en değerli kurumlarından biri olan ve ülkemizin küresel düzlemdeki en büyük markası Türk Hava Yolları´nın yüzde 49´unun Katarlılara satışına ilişkin konular hiç konuşulmadan teğet geçti. Ülke içindeki tüm olumsuzluklar dış güçlere bağlandı.
Esnaf kan ağlıyor, siftah yapamıyor, sinek avlıyor. Emekli perişan. Büyük sürpriz diyerek 250 gr çay paketleri, kek dağıtılıyor.
Dünyanın ekonomik olarak en riskli 6. ülkesi olduğumuzu duyurmuyorlar. Uzmanların uyarılarına kulak asmıyorlar. Dolar her çakılacak dediklerinde fırlıyor. Şaka değil. Sussalar daha hayırlı iş yapmış olacaklar. Nasılsa medya tamamen ellerinde. Sesi çıkanın da akıbeti ortada.
Türkiye İstatistik Kurumu´nun (TÜİK) son yayınladığı verilere göre Ekim 2018 itibariyle ülkede işsizlik oranı yüzde 11,4´e çıktı. Toplam işsiz sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre 330 bin kişi artarak 3 milyon 749 bin kişiye ulaştı.
Tarım ve Hayvancılık;
Köylerde ahırlar boş, tarlalar ekilemiyor. Dünyanın en geri ülkelerinden canlı hayvan (hastalıklı anguslar) ve kaynağı şaibeli kesilmiş et ithal ediyoruz. Hayvancılık hâk ile yeksan. Dahası; buğday, arpa, mısır, soğan, patates, saman ithal ediyoruz. Patates ithalatında gümrük vergisi sıfırlandı. Birçok bölgede patates ekimi yasaklandı. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkede balıkçılık dipte.
Tanzim satışlarında 70´li yılların kuyrukları aynen yaşanıyor. Ama bu sefer bir kulp bulmuşlar ?varlık kuyruğu?. Yalanın kuyruklusu anlayacağınız.
Her gün yüzlerce dönüm tarım arazisinin yok oluşuna önlem almıyorlar. Üreticiyi vergi, yakıt, gübre pahalılığı altında ezip haydi üretin diyorlar.
Dış politika sefaletimiz;
Gerçekten dış politikada tam vahim bir noktaya gelindi. Son birkaç yıldır yaşanan Arap Baharı´yla Batılı ve yerel maşalar; işgaller, iç savaşlar, kan ve gözyaşını mazlum halklara yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor. Şam´da Cuma hayalleriyle çıktığımız yolda şimdi Suriyeli kardeşlerimizle kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyoruz.
Birkaç yıldır süren kan, gözyaşı ve ölüm sonrası artık işin siyasi boyutu/masa devreye girdi. Önce Kudüs başkent ilan edildi. Sonra sırasıyla bazı ülkeler büyükelçilerini Kudüs´e taşıdı. Şimdi Suriye´nin tahliyesi sonrası stratejik açıdan büyük öneme sahip, Filistin´in nefes borusu Golan Tepeleri, İsrail tarafından resmen işgal edildi ve tanınma aşamasına gelindi. Gelecekte adım adım ne olacağını siz tahmin edin?
Büyük Ortadoğu Projesi zalim Siyonist terör devleti İsrail ve sözcülüğünü yapan ABD tarafından uygulanıyor. İşbirlikçileri de payanda oluyor. Özetle içinde bulunduğumuz dönem ABD ve İsrail´in başarı dolu yılları oldu.
Necmettin Erbakan ve Muhsin Yazıcıoğlu;
Vefat yıldönümünde arkasından dökülen timsah gözyaşlarını görüyoruz. Ölünün arkasından sahiplenmek, ağıt yakmak kolay. İnsana hayatında yaptıklarınıza bakarlar. Diri diri gömmeye çalıştığınız insanı vefatından sonra; veli, büyük mütefekkir ve siyasi deha olarak efsaneleştirmek basitliktir. AK Parti yöneticilerinin Erbakan´a ceza/hapis verilmesindeki tutumlarını da BBP Genel Başkanı Sn. Destici´nin TBMM´deki kaza araştırma komisyonuna katılmadığını unutmuyoruz. Merhum Erbakan Hocamız da merhum Muhsin Yazıcıoğlu üzerinden siyasi rant yapılıyor. Kemikleri sızlatılıyor.
Son Yenikapı Mitingi;
90´lı yılların beyaz Toros´lu derin mafya devletinin mimarları; Mehmet Ağar ve Tansu Çiller´i yanına alarak mesaj veriliyor. Şaka olmalı. Bu millet bunların cemaziyelevvelini bilir. Susurlukların yaşandığı, failli meçhullerin en çok olduğu, PKK´nın güçlendiği, şiddetin arttığı o en kötü dönemi kimse unutmayacak. Bu isimlerle mi gelecek vizyonu çiziliyor?
Yerel Seçimler;
?Belediyecilik bahane iktidar şahane? mesajı veriliyor. Hükümet konumunu kaybetmek istemiyor. Bu seçim ders verme zamanı değildir deniyor. ?Bizim adayımıza oy vermezseniz kayyum atarız? tehditleri havada uçuşuyor. Bizden başka herkes hain terörist ilan ediliyor. Hemen her seçim bölgesinde rakipleri olan her güçlü aday korku ve yalanla sindirilmeye çalışılıyor.
Sonuç olarak;
Bu seçim elinizi vicdanınıza koyup gerçeklerle yüzleşme vaktidir. Seçimle ne Cumhurbaşkanı ne Meclis Başkanı ne de milletvekili değişecek.
Hukukun çiğnendiği, özgürlüklerin kısıtlandığı, dar gelirlinin ezildiği, insanların kamplaştırıldığı bu günde vicdanının sesini dinleyerek ?en doğruyu konuşuyor, bu adamlar haklı? dediklerine bir fırsat verme zamanıdır.
Memnun değilsen mecbur da değilsin.