Tarih: 09.06.2018 11:02

Seçimde doğruyu bulmanın yöntemi!

Facebook Twitter Linked-in

Cemil Kılıç´ın "İslâm Bu, Muhammedi İslâm" adlı eseri, sadece Türkiye´de değil, bütün İslâm dünyasında okunması gereken bir kitap.

Zira yeni bir yol öneriyor:

*Başta Türkiye olmak üzere bütün İslâm dünyasının yeni bir İslâm yorumuna ihtiyacı var. Zaten cari İslâm, yaralara merhem olmak şöyle dursun, her gün yeni yaralar açmaya devam ediyor. İslâm toplumları bin türlü dertle/sorunla boğuşuyor.

*Savaşlar, çatışmalar, terör faaliyetleri, ölümler, yoksulluk, sömürü, nepotizm ve insan hakları ihlallerinin en koyusu... İslâm ülkeleriyle ilgili haberlerin büyük çoğunluğunda bunlar var. Oysa İslâm barış demekti, huzur demekti, adalet demekti. Sorunların kaynağı İslâm´ın kendisi değil, egemenler lehine yorumlanan cari İslâm´dadır.

*Cari İslâm, yüzyıllardır geniş Müslüman kesimlerin aleyhine işlerken sultanlar/halifeler başta olmak üzere bir avuç seçkinin daima lehine işledi. Sultanları yaşatmak adına milyonlar ölüme sürüklendi. Devlet kutsandı ve tanrılaştırıldı.

*İktidar sahiplerinin otoritesine itaat, Allah´a itaat gibi görüldü. İslâm itikadı ters yüz edilerek sultanlar, halifeler, krallar, "Allah´ın yeryüzündeki gölgesi" diye nitelendi. Hatta bu hususta hadisler uyduruldu. Saray uleması, dünyevi menfaat karşılığı, Allah´ın dinini sultanların arzusuna göre yorumlayıp çarpıttı.

*İtiraz dini olan İslâm, itaat dini haline dönüştürüldü. Başkaldırı dini olan İslâm, kadercilik bağıyla boyun eğişin ideolojisi yapıldı. Zulme ve zalime isyan unutuldu. Her çeşit hak arayışı fitne etiketiyle damgalandı. Ölümler, sürgünler, cinayetler ilâhi takdir denilerek aklanmaya çalışıldı. Hatta şehitlik kavramı, haksız ölümleri bile kutsamak için kullanılan bir maskeye dönüştü.

*İslâm aklı önceleyen bir din iken nakil öne alındı. Yoksulu önceleyen bir din iken varsıl öne alındı. Kadını önceleyen bir din iken erkeğin lehine yorumlanarak erkek egemen bir hale getirildi. Halkı önceleyen bir din iken iktidar sahipleri öne alındı.

*Zaman zaman bu cendereden çıkıp gerçek İslâm´ı yeniden gün yüzüne çıkarma gayretleri oldu ama genel manzara hiçbir zaman değişmedi.

***

*Yeni İslâmi hareket, dini halkın lehine yorumlayan, akılcı ve bilimi esas alan bir hareket olmalıdır.

-Ceberut değil güleryüzlü...

-Mezhepçi ayırımcılığa dayalı değil birleştirici ve kucaklayıcı...

-Serveti ve zenginliği değil emeği önceleyen...

-Egemenlerin hizmetinde değil, ezilenlerin yanında...

-Baskıcı değil özgürlükçü...

-Cehennem korkusu üzerine kurulu değil cennet müjdesini öne çıkaran...

-İnanca körü körüne bağlı değil onu aklın süzgecinden geçiren...

-İbadetleriyle/ritüelleriyle değil ahlaki ilkeleriyle tanınan, tanıtılan...

-Dini bir siyasi ideoloji olmaktan kurtarıp vicdanlara emanet eden?

-Adaleti ve barışı her şeyden önemli gören...

Yeni bir İslâm yorumunu ya üreteceğiz, ya da hem Türkiye toplumu hem de bütün Müslüman toplumlar olarak sefalet içinde yaşamaya devam edeceğiz.

***

Cemil Kılıç, yeni İslâm yorumuna "Lailâhe illallah" ile başlıyor:

La, hayır demektir.

Putlara/ilâhlara hayır...

O putların/ilâhların simgelediği güç odaklarına ve sınıf ayırımlarına hayır.

Ebu Leheb´e ve bütün köle tüccarlarına hayır.

Fekku rabbe! Köleleri azad edin

İllallah, yani yalnızca Allah vardır.

Sınıflar yoktur, yalnızca sınıfsız bir toplum vardır, olmalıdır.

Bu, o günün lailâhe illallah yorumuydu, biz de bugünün lailâhe illallah yorumunu bulmalıyız.

Lailâhe illallahı bugün nasıl söylemeliyiz ki zalimler yeniden korksun, öfkeye kapılsın, sarsılsın ve tevhid inancı karşısında titresin?

***

Bu soruların cevabını bulmak, bütün seçimlerden daha önemli! Zira ana istikametini kaybetmiş bir toplum, çeşitli rüzgârlar karşısında hava cereyanına kapılmış gibi sersemler, doğruyu bulamaz!




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —