SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Sınırları Şam hükümetine teslim etmeye hazırız”

SDG Komutanı Mazlum Abdi, güçlerinin sınır güvenliğini Şam yönetimine devretmeye ‘prensipte’ hazır olduğunu söyledi.

SDG Komutanı Mazlum Abdi: “Sınırları Şam hükümetine teslim etmeye hazırız”

SDG Komutanı  Mazlum Abdi, güçlerinin sınır güvenliğini Şam yönetimine devretmeye ‘prensipte’ hazır olduğunu söyledi.

Türkiye tarafından ‘terör örgütü’ olarak görülen ve ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Güçleri SDG komutanı Mazlum Abdi, Ahmed Şera liderliğindeki Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile doğrudan siyasi müzakereler yapılmamasına rağmen, Saldırganlığı Caydırma Operasyonu’nun ikinci gününden bu yana Askeri Operasyonlar Dairesi ile sahada koordinasyon sağlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’a bir mülakat veren Mazlum Abdi, SDG’nin yeni Suriye ordusuna entegre olmaya hazır olduğunu, ancak bunun için müzakereler yoluyla ‘uygun bir formül’ üzerinde anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.

Abdi, ‘Suriye’nin birleşik bir ülke olarak kalması’ gerektiğini, ancak siyasi sistemin şeklinin belirlenmesinin ‘Suriye halkının iradesine ve anayasal tartışmalara bağlı olduğunu’ vurguladı.

Abdi, Türk askeri hareketliliğinin devam etmesi halinde Kobani kentinin bir ‘felaketle’ karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

SDG, arabulucular aracılığıyla Ankara’ya silahtan arındırılmış bölge önerisinde bulunmuş olsa da Ankara şu ana kadar buna yanıt vermedi.

Abdi, kendi ifadesiyle ‘Suriye’nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için bir barış ve güvenlik dönemine’ ulaşılması amacıyla, acil olarak tam ve doğrudan diyalog çağrısında bulundu. Ayrıca sınır güvenliği sorumluluğunu Şam’daki yeni yetkililere devretmeye ‘prensipte’ hazır olduğunu ifade etti.

Abdi “Biz Suriye’nin bölünmesini istemiyoruz. Ülkeyi yönetecek hükümetin kurulmasında ve bu hükümete katılmada üzerimize düşen rolü oynamaya hazırız” dedi. 

 

Şarku’l Avsat’ın SDG Lideri Mazlum Abdi ile yaptığı röportaj şu şekilde:

 

-Suriyeli muhalif grupların 27 Aralık 2024 tarihinden önceki hareketleri hakkında bilginiz var mıydı? Esad rejiminin on gün içinde devrilmesini bekliyor muydunuz?

– Suriyeli muhalif grupların eski Suriye rejimine karşı bir askerî harekât başlatacağına dair bilgiler vardı ve bu bekleniyordu. Ancak beklenmeyen şey Suriye ordusunun hızla çökmesi, direniş göstermemesi ve Suriye devrimi boyunca onu destekleyen müttefikleri tarafından yalnız bırakılmasıydı. İnanıyorum ki, bu süreçte neler olduğu ve perde arkasında neler yaşandığı gelecekte ortaya çıkacak.

 

– On gün süren çatışmalar sırasında HTŞ ile herhangi bir koordinasyon ya da iletişim var mıydı?

– HTŞ’nin Saldırganlığı Caydırma Operasyonu başlamadan önce herhangi bir koordinasyon yoktu. Ancak operasyonun ikinci gününde Halep’in bazı mahallelerinde güçlerimiz arasındaki çatışmaları önlemek ve ayrıca Türkiye destekli gruplar tarafından saldırıya uğrayan Tel Rıfat bölgesindeki kamplardan yerinden edilmiş insanları tahliye etmek için aramızda saha koordinasyonu vardı ve bu saha koordinasyonu halen devam ediyor. 

 

– Beşar Esad rejiminin devrilmesinden sonra Suriye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Devletin şekli ve siyasi sistemi konusunda HTŞ ile müzakerelerde yer alıyor musunuz?

– HTŞ ile henüz doğrudan müzakerelerde bulunmadık. Ancak Suriye’nin, ülkenin farklı kimliğinin anayasal olarak korunduğu ve Kürt halkı da dahil olmak üzere Suriye halkının tüm bileşenlerinin haklarının korunduğu, ademi merkeziyetçi, çoğulcu ve demokratik bir devlet olması gerektiğine inanıyoruz.

Biz Suriye’nin bölünmesini istemiyoruz. Ülkeyi yönetecek hükümetin kurulmasında ve bu hükümete katılmada üzerimize düşen rolü oynamaya hazırız. Suriye’de çok fazla kan döküldü. Bugün acilen, Suriye’nin ilerleyebilmesi ve yeniden inşa edilebilmesi için barış ve güvenlik dönemine ulaşılması amacıyla, tam ve doğrudan bir diyalog çağrısında bulunuyoruz.

 

-Kürtlerin arzuladığı federal ya da konfederal bir Suriye mi?

– Suriye’nin bir bütün olarak kalması her şeyden önemlidir. Çok tartışılacağına inandığımız hükümet şekli, Suriye halkının iradesine ve anayasa tartışmalarına bağlıdır.

 

– Özerk Yönetim bölgelerinin kaderi konusunda bir müzakere olursa SDG’nin şartları nelerdir?

– Bunlara koşul demek istemiyoruz ama realitenin dayattığı ve dikkate alınması gereken şeyler var. Öncelik, başta Türkiye ve müttefiklerinin SDG’ye yönelik saldırıları olmak üzere Suriye topraklarının tamamında askeri operasyonların durdurulmasıdır ki, böylece Suriyeliler olarak ülkemizin geleceğini yabancı müdahalesi ya da vesayeti olmadan kendi aramızda tartışabilelim. Özerk Yönetim bölgeleri Suriye bölgeleridir ve temsilcilerinin bir rol ve söz sahibi olması ve geleceğin inşasında yer alması gerekir.

Ülkenin kaynaklarına gelince, bunların mülkiyeti tüm Suriye halkına aittir. Beşşar Esed rejimi tarafından ötekileştirilen bölgelerin durumu da göz önünde bulundurularak, kaynakların devlet tarafından tüm Suriyelilerin yararına, adil ve eşit bir şekilde dağıtıldığı, herkes için istikrar ve refahın sağlandığı bir geleceğe bağlıyız.

 

– Şam’daki yeni yönetimin lideri Ahmed Şera tüm Suriyeli gruplara silahsızlanma çağrısında bulundu ve büyük çoğunluğu bunu kabul etti. SDG’nin bu konudaki tutumu nedir?

– Gelecekteki Suriye, ülkeyi ve Suriye vatandaşlarını savunan tek bir ulusal orduya sahip olmalıdır. Bunun gerçekleşmesi ve bu konunun nasıl uygulanacağına dair bir formüle ulaşmak için doğrudan görüşmelere ihtiyaç vardır. SDG silahları, deneyimleri ve güçleriyle bu ulusal orduya entegre edilecektir.

 

– Kürtlerin Ayn el-Arap (Kobani) kentiyle ilgili korkuları artıyor. Kentin akıbeti ne olacak? SDG’nin kente yönelik olası bir saldırı planı nedir?

– Türkiye destekli grupların Kobani’ye saldırı tehdidi halen çok yüksek. ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’dan ortaklarımızla birlikte oradaki durumu yatıştırmak için çalışıyoruz. Bu nedenle Türkiye’nin iddia ettiği korkuları yatıştırmak için silahtan arındırılmış bir bölge önerdik. Ancak Türkiye bu arabuluculuğa henüz yanıt vermedi ve Türk askeri yığınağı devam ediyor. Aslında Kobani’ye yönelik saldırı bir felaket olur ve bölgenin istikrarı için büyük bir tehdit oluşturur ki biz bunu istemiyoruz.

 

– Suriye’nin Türkiye sınırına komşu bölgelerinin statüsü konusunda, Ankara ile doğrudan ya da dolaylı temaslar ya da müzakereler var mı?

– Türkiye ile temaslar, ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon’da bulunan ortaklarımız aracılığıyla yürütüldüğü için dolaylıdır. Biz Türkiye’nin endişelerini gidermek için doğrudan müzakereler yapılmasını istiyoruz. Ancak şu ana kadar Türkiye, bizim hazır olmamıza rağmen, bu tür müzakerelere hazır olduğunu göstermedi.

 

-Bölgesel ve uluslararası güçler sürekli olarak PKK’dan ayrılmanızı talep ediyor. Ülkeleri ve uluslararası tarafları meşgul eden bu taleplerle nasıl başa çıkıyorsunuz?

– SDG’nin PKK ile örgütsel bir bağı olmadığını daha önce söylemiştik. Bazı üyeleri, DEAŞ’a karşı savaşımızda bize katıldı ve bizimle birlikte savaştı. Ancak askeri operasyonlar durur durmaz ve bunu yapmak için uygun bir mekanizma bulunur bulunmaz uzaklaştırılacaklar. Kuzey ve Doğu Suriye’de karar her zaman halkın elinde olmuştur ve öyle kalacaktır. Bu korkuların hiçbir haklı gerekçesi yoktur.

 

– Özerk Yönetim bölgelerinde birleşik bir siyasi cephenin olmamasına ilişkin Kürtlerin endişeleri var. Bölgelerinizdeki diğer Kürt güçlerle nasıl ilişki kuruyorsunuz?

– Özerk Yönetim bölgeleri sadece Kürtleri kapsamıyor. Kendilerini doğru bir şekilde temsil edebilmeleri için görüşlerini birleştirmeye çalıştığımız Kürtler de dahil olmak üzere, bu bölgelerde yaşayan tüm bileşenler arasında üzerinde anlaşılmış bir vizyona sahip olmak tercih edilir.

 

– SDG Suriyeli Peşmergelerin, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinden Suriye’ye dönmesine izin verecek mi?

– Suriye ulusal ordusunun kurulmasından, grupların silahsızlandırılmasından ve bu orduya entegre edilmesinden bahsediyoruz. Eğer Roj Peşmergeleri yurt dışından anavatanlarına dönerlerse, bu anavatanlarının inşasına katkıda bulunmak için doğal bir adımdır.

 

-IŞİD’in Suriye topraklarında yarattığı tehlikeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

– IŞİD ile mücadele Suriye halkı ve bölge için bir önceliktir. SDG, İŞİD’e karşı operasyonlarda Şam’daki yeni hükümetle birlikte çalışmaya ve terörle mücadele sorumluluklarını paylaşmaya hazırdır.

Komşularımızın güvenliğini sağlamaya kararlıyız, çünkü Suriye onların güvenliği ve istikrarı için bir tehdit oluşturmayacaktır. Suriyeli olmayan hiçbir aktörün Suriye’nin veya komşularının güvenliğini tehdit etmemesini sağlayacak tedbirlerin geliştirilmesi için merkezi hükümetle birlikte çalışmaya hazırız. Üzerinde mutabık kalınacak bir formül uyarınca, sınır kontrol sorumluluklarını Şam’daki yetkililere sorunsuz bir şekilde devretmeye prensipte hazırız.

 

– Mazlum Abdi Şam’ı ziyaret etmeyi planlıyor mu?

– Elbette. Şam bizim başkentimiz ve koşullar uygun olduğunda ziyaret edeceğiz.