08. 08. 2018 Çarşamba
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek konuya gireyim; sevgili veliler ne kendinizi kandırın ne de çocuklarınızın geleceği ile oynayın. Kargaya yavrusu şahin gözükse de siz aklı başında davranın. Atacağınız adımlarla ya ölene kadar çocuklarınızı sırtınızda taşıyacaksınız ya da onların ayakları üstünde durmalarını sağlayacaksınız.
Gerek lise ve gerekse üniversite sınavlarında sistem değişse de, bu seneki soru tipleri farklı ve zor olsa da ?herkese zordu ve bu da zaten birinci sayısını azalttı- ortaya çıkan sonuçlar öyle bir çırpıda yok sayılamaz.
Evladınız daha 3-5 matematik neti yap(a)mamışken, diğer testlerden dökülmüşken ortaya çıkan tablo ?çocuklar değişiklik kurbanı oldu, motivasyonlarını kaybettiler vs.? denecek kadar basit değil. Geçmiş yıllarda da tablo üç aşağı beş yukarı aynıydı.
***
TEOG bir seviye belirleme sınavı idi ve yüzlerce birinci çıkıyordu. Öğrenciler de liselere yerleştirilirken bu başarı dilimlerine göre dağıtılıyordu.
Yüz binlerce aday ve istenen okullarda yetersiz kontenjanınız varsa ister istemez sıralama yapmalısınız. Bu sıralama da öğrencinin az çok akademik eğitimde nereye kadar gidebileceğinin ipuçlarını verir. Veliye düşense bu ipuçlarını doğru okumaktır.
TEOG yerine gelen sistem bir kaosla başladı. 90 bini aşkın çocuk ilk aşamada hiçbir okula yerleşemedi. Çözüm yolu olarak MEB popülist bir yaklaşımla kontenjanları arttırma hatta ikili eğitime geçme sinyali verdi. Sanki isteyen istediği okula gidebilince kalite artacak ve çocuklarımız uçacak.
Yıllardır üniversitelerde aynı şey yaşanıyor, açılan yeni üniversiteler ve şişirilen kontenjanlar var ama kalite yerinde sayıyor. Öyle ki pek çok erkek mezun için diploma sadece kısa dönem askerliğe yarıyor.
Şimdi velilere soruyorum çocuğunuz-siz istiyor diye bir Anadolu lisesine gittiği zaman ne kazanacak, ileride bunlardan kaçı başarılı olabilecek? Ve bugüne kadar gönderenlere de soruyorum; çocuklarınız gitti de üniversite sınavında ne başarı gösterdiler?
Tüm veriler gösteriyor ki; lise sınavlarındaki başarı büyük oranda birebir üniversite sınavına da yansıyor. Dün de bugün de vasat öğrencilerin gittikleri okullardaki öğrencilerin üniversite sınavlarındaki başarı durumları seçkin okullara göre çok düşük. Meslek liselerinde dün de bugün de akademik başarı gösteren öğrenci sayısı %3-4´ü geçmiyor.
Tablo böyleyse gerçeklere neden sırtımızı dönüyoruz?
Hadi devlet herkese mavi boncuk dağıtıyor, milyonlarca gencin içinde nasıl olsa her yıl iyi yetişmiş 20-30 bin genç çıkıyor. Bunları ne kadar doğru kullandığımız başka bir yazının konusu.
İyi de siz (biz veliler) niye bu kısır döngüden çıkmak için çaba harcamıyorsunuz?
Sadede gelecek olursak; eğitim fetişistleri kızacak ve öfkelenecekler ama ben yine de söyleyeyim:
Sayın veliler çocuklarınızı dört duvar arasına hapsetmek yerine varsa bölgenizde -ve çocuğunuzda da o cevher varsa- iyi bir meslek lisesi bölümüne gönderin ya da açık liseye göndererek kendi yolunuzu kendiniz çizin. Çoğunuzu ustalık öğrenebileceği bir işe çırak olarak verin ya da meslek edinme kursları ve çıraklık eğitim merkezlerine göndererek kendi yeteneklerini keşfetmelerini sağlayın. İnanın siz ve çocuklarınız daha kazançlı çıkacaktır.
***
El-alem ne der diye düşünüp kendinizi de çocuklarınızı da helak etmeyin. Çocuklarımıza kıyamayız demeyin; atalar boşuna ağaç yaşken eğilir demiyor. Bugün kıyamazsak yarın ortaya çıkan tablo karşısında hem hep birlikte kahrolacağız hem de o çok çekindiğimiz el-alem çocuklarımıza hiç acımadan kıyacak. Aynı şeyler üniversite sınavına giren milyonlar için de geçerli.
Çocuklarımız çok akıllı ve maalesef benciller. Sınavlardaki başarısızlıklarını süsleyip cilalayıp ailelerinin gözlerini rahatlıkla boyayabiliyorlar. Binlerce genç hiçbir gayesi olmadan sırf aileden uzaklaşmak ve birkaç yıl kafa dinlemek için ileride yap(a)mayacakları ve de kendilerine bir gelecek açmayacak bölümlere giderek ailelerine yük olmaya devam ediyorlar.
Ancak bir gün deniz bitiyor ve hayatın gerçekleri tüm acımasızlığıyla karşılarına dikiliyor.
Çevrenize bakın ve gerçeklere sırtınızı dönmeyiniz; milyonlarca lise-üniversite mezunu asgari ücret için günde 12 saat çalışıyor. Diplomasız ustalar ise ?
Tercih sizin!..