?Sayın Bakan´ dediğim Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk?
?Bir daha düşünün!? dediğim o demeç de şu; ?Kayıtlar sırasında velilerden ne şekilde olursa olsun para talep edilmemesi, bu konuda kanun, yönetmelik ve genelge hükümlerine aykırı şekilde işlem yapan okul yöneticileri hakkında gerekli yasal işlemlerin yapılacağı??
Neden,?Böyle bir demeç vermemelisiniz!? diyorum; çünkü, herkes de biliyor ki, okullarda idareciler kayıt esnasında para alıyorlar. Alacaklar da!..
Durun, durun, hemen öfkelenmeyin! Anlatayım; çünkü okulun temizlikçi parası var, başka çalışanların, görevlilerin ücreti var, diğer acil giderler var ve bu giderleri devlet maalesef karşılamıyor.
Ödenek vermiyor.
Ne yapsın okul idarecileri?
Okullar pislikten koksun mu?
Velilerden kayıt parası alınmazsa inanın tuvaletlerin temizliğini yaptıramazsınız, okullarda!
Onun için yeni Bakan´a diyorum ki, ?Ziya Bey, demeç vereceğine, okullara para ver!?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk´un yeni dönemde en büyük sınavlarından biri de hiç kuşku yok ki ?yıllardan bu yana gittikçe kronikleşen- bu sorundur?
Yıl; 1939?
7,2 şiddetindeki büyük Erzincan depreminde 32 bin 962 kişi hayatını kaybetti. 100 bin kişi de yaralandı. 116 bin 720 bina yıkıldı.
***
Dünyanın en büyük depremleri arasında sayılan bu deprem, Türkiye´nin en ciddi deprem felaketlerinden birisi olarak tarihe geçti.
***
Şimdi tarihteki o sayfadan çok ince bir anekdotu aktarmak istiyorum. Lütfen dikkatle okuyunuz;
***
Türkiye´nin o dönemdeki sosyal ve ekonomik şartları yeterli olmadığından depreme gerekli müdahale yapılamadı.
İstenilen insan gücünün de olmadığı Erzincan´da o zor günde Cumhuriyet Savcısı İzzettin Çakal farklı bir yola başvurdu; Savcı Çakal depremzedelere yardım etmeleri için büyük bir risk alarak mahkûmları 1 günlüğüne serbest bırakma kararı verdi. Durumu mahkûmlara da anlatan savcı, tüm tutukluları bıraktı. Savcıya verdikleri sözü tutan mahkûmlar, depremzedelere yardım edip geri döndüler.
Şimdi buraya dikkat; deprem mağdurlarına yardım etmek için izin verilen mahkûmlardan teki bile firar etmedi.
Peki, sonra ne oldu, biliyor musunuz?
Bu olay sonrasında, 1940´ta, yani depremden hemen hemen 1 sene sonra, özel bir kanun çıkartılarak buradaki tüm mahkûmlar affedildi...
* Trump tez canlı. Putin ise sabırlı ve tahammüllü.
* Putin eski istihbaratçı. Trump ise iş insanı.
* Trump duygularını hemen belli ediyor. Putin ise en zor durumlarda bile renk vermiyor.
* Trump uzun boylu ve kilolu, hatta ucundan azıcık sanki obez gibi. Putin ise spora ve sağlığına önem veren, sırım gibi bir politikacı.
* Trump takım elbiseli, formel. Putin ise spor giyime daha yatkın.
* Putin daha mesafeli. Trump ise işadamı geleneğinden olsa gerek insanlarla ilişkilerinde daha sıcak.
* Trump kamuoyu önüne çoğunlukla ailesi ile birlikte çıkıyor.
* Putin kısa boylu. Trump uzun boylu.
?İki noktayı hatırlatmak istiyorum;
* Birincisi, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Yalman, ?Darbeci generallerin listesini aylar önce, yıllar önce verdik, ?Hazırlık yapıyorlar´ dedik. Hatta15 Temmuz´dan sonra aradım ?ne oldu?´ falan diye. ?Abi siz vazifenizi yaptınız, sizlik bir şey yok? dendi. Ben de, ?Siz vazifenizi yapmadınız!? dedim ve kapattım telefonu.
* İkincisi de şu; eski Başbakan, yeni TBMM Başkanı Binali Yıldırım´a gazeteci TV programında, ?Sizi çok zorlayan, ?Girmeseydik bu işe´ dediğiniz herhangi bir proje oldu mu?? diye sordu. Binali Yıldırım, bu soruya, gülerek, ?Hoşuma gitmeyen proje, 15 Temmuz?? cevabını verdi.
Sahi, bu konularda ne düşünüyorsunuz?? (Musa Tamer, Saadet Nürnberg, Bölge Başkan Yardımcısı)
1) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dedi ki, ?Yapılacak yeni yollar, açılacak yeni hastaneler, kurulacak yeni fabrikalar ve daha güçlü hale getirilecek eğitim öğretim kurumları olacak?? dedi.
2) Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, ?Sanayi üretimi mayıs ayında da beklentileri aşmış ve yüksek büyümesini sürdürmüştür.? dedi. Varank´ın şu cümlesi de ehemmiyetli; ?Veriler yılın ikinci çeyreğinde de ekonominin sanayi üretimi öncülüğünde büyüdüğünü göstermektedir. Seçimlerin ardından belirsizliğin ortadan kalkması, kısa dönem içinde yatırımların hızla artmasının önünü açacak.?
Bu arada sanayi üretiminin geçen yıla oranla yüzde 6,4 arttığını ifade edelim?
***
Her iki değerlendirmenin de önemli olduğunu düşünüyorum.
Yıllardan beri şunu söylemiyor muyuz; bu ülkeyi kurtaracak olan yatırımdır, üretimdir, istihdamdır.
İşte bu sebeple, gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ?fabrikalar´dan söz etmesi, gerekse Bakan Varank´ın sanayi üretimini gündeme getirmesi elbette önemli ve olumludur. Bu yaklaşımların teoriden uygulama aşamasına geçmesini temenni ediyorum. Keşke?