Kültür ve medeniyet değerlerimizi çocuklarımıza nasıl anlatmalıyız? Çocukların düz söyleyişlerle arasının olmadığını biliyoruz. İsterler ki bir anlatının içerisinde koşup yuvarlansınlar. Çocuklar şenlikli dili severler. Yazarsanız biraz geriye açılmanız lazım. Biraz dedimse, çocukluğunuzun hizasına kadar. Tam bu başlangıç çizgisinden konuşursanız çocuklara uygun bir dil geliştirmiş olursunuz. Medeniyet ve kültür mirasını öğrenmek öncelikle bir ihtiyaç olması gerekir. İlkokul-ortaokul seviyesindeki çocuklara siz kendi yaşadığı coğrafyanın, denizlerin, dağların, ormanların ve atmosferin kokusunu tattırmamışsanız, kalkıp onlardan yerli özlemler ve duyarlıklar bekleyemezsiniz. Çocuk dünyasında denizlerin ve dağların tadılabilir bir kokusu vardır. Bu tadı alabilecekleri kadar kelime almaları gerekir yanlarına. Hiç tatmadıkları bir şeye girişiyorsanız şayet Özgür Aras Tüfek gibi sözcüklerle sokulabilirsiniz onların dünyasına. Büyük kelimelerden ağızda eriyen sözcükler üretmek!
Özgür Aras Tüfek´in Erdem Yayınları´ndan peş peşe çıkan ?Türkçenin Muhafızları´ serisi çocukla muhatap olan herkese bir üslup ve yaklaşım biçimi sunuyor. Konuşurken çocukların boy hizasına inen hikâyeler bunlar. ?Bir Kelime Seyyahı´ ile ?Divan-ı Lugati´t Türk´ yazarı Kaşgarlı Mahmut´u çocukların dünyasına katıyor yazar. 11. yüzyılın Türk dünyasını, coğrafyasını, dilini, şiirini ve atasözlerini öykü iklimi içerisinde yormadan öğretiyor. Hissettirmeden öğretmek böyle bir şey olsa gerek. Kelime seyyahı Mahmut´un ?tepük´ kelimesinin peşine düşmesi oyun içinde bir oyun gibi anlatılmış. Siz olsanız Yusuf Has Hacib´in ?Kutadgu Bilig´ adlı mutluluğun bilgisini anlatan 1000 yıl öncesine ait bir eseri çocuklara nasıl anlatırdınız? Ne yapsanız didaktik kaçacaktır değil mi? Özgür Aras Tüfek sağ olsun, onu da düşünmüş. Oldukça sade ve duru bir dille ?mutluluk´ kelimesinin kalbine girmeyi başarmış. Yetişkinlere ait bir kelimeyi çocuklara anlatmak yazının başında söylediğim kendinden geriye doğru açılma maharet ve marifetine bağlı olmalı.
Ali Şir Nevai ve Hüseyin Baykara´nın iki candan arkadaş olarak çocuk yaşta çıktıkları zorlu ve maceralı yolculuğun Hüseyin Baykara´da siyasete Ali Şîr Nevai´de Türkçe sevdasına evrilmesi Özgür Aras´ın kaleminde ?Simurga Yolculuk´ şeklinde karşılık bulmuş. Din ve dil iki hassas kelime. İkisinin de kavrama noktası hassas. İkisi de çocuk iklimine taşır yetişkin insanları. Bu iki mefhumu çocukların zihinlerine ve kafalarına, onları hiç örselemeden taşıyabilecek gönüllü insanlara ihtiyaç var. Dilin fıtratını ve dinin masumiyete ve çocukluğa uzanan dilini hiç bozmadan. Özgür Aras Tüfek kanaatimce bunu denemiş ve ilk atışta hedefe isabet ettirmiş. Bu çağlarda yazarı bekleyen en büyük tehlike dikkat dağınıklığıdır. Kendi marifetinden dikkatini çekip başkalarının marifetleri üzerine yoğunlaşmak yürünen yolları hükümsüz kılar. Özgür Aras kendi yazarlığını merkeze almalıdır. Şayet bu eşiği kazasız belasız atlayabilirse memleket çok esaslı bir öykücüye kavuşmuş olur. Çünkü esas olan yetişkini öyküde konu alırken çocuğu es geçmemektir.
Ali Ural yönetiminde çıkan Karabatak dergisi 41. sayısıyla yine dopdolu. Her sayı ayrı bir mevzuyu çeşitli yönleriyle dosya konusu yapan Karabatak bu sayıda ?Edebiyat ve Mitoloji´ konusunu işliyor. Dosya çerçevesinde Ercan Yılmaz Aydın Afacan ile konuşmuş. Afacan ?Mitler, Edebiyatı Hiçbir Zaman Terk Etmedi? diyor söyleşinin spot cümlesinde. Hasan Akay, Mehmet Sabri Genç, Şaban Çobanoğlu, Dursun Ali Tokel, Ünal Çelik, Oğuz Şenses, Güzide Ertürk, Ertuğrul Aydın, Hayrettin Orhanoğlu, Jale Nur Turgut, Tuğba Eroğlu, İsmail Güleç bu dosyaya yazılarıyla katkıda bulunan isimler. Bünyamin Demirci ?Kırk Yedi?, Ela Korgan ?Unutmabeni Çiçeği?, Fatma Tavukçuoğlu ?Yüzen Şehir?, Özlem Göktaş ?Kibritin Alevi?, Hülya Sarıhan ?Süreyya´nın Kızları? başlıklı öyküleriyle Karabatak dergisinin bu sayısında yer almakta.
Şafak Çelik ile şiir üzerine yapılan söyleşi de ihmal edilmemesi gerekenlerden. Karabatak dergisinde hem bugünün hem de geleceğin şair ve öykücüleri yetişiyor. Meryem Kılıç, Şafak Çelik, Adem Yazıcı, Ayşe Sevim, Nurettin Durman, Adnan Metin, Hasan Akay, Mustafa Uçurum, Mustafa Köneçoğlu, Sümeyra Yaman, Sevgi Yerlioğlu, Rukiye Suak, Betül Aksakal, Bahaddin Tuncel bu sayının şairleri arasında. Tabi ki hepsi de okunası şairler. Denemede değinmeden geçemeyeceğimiz Hüseyin Su, Tuğba Ekiz ve Ali Ömer Akbulut´un yazdıklarını mutlaka okuyun derim. Karabatak iki ayda bir çıkar lakin bir ömür boyu iz bırakır. Bunu da böyle bilesin sevgili okur!