Savaştan en az zararla çıkabilmek için önce savaşın mantığını anlamak gerekiyor?

FEHMİ KORU- 14.08.2018

Savaştan en az zararla çıkabilmek için önce savaşın mantığını anlamak gerekiyor?

Türk Lirası´nın (TL) yabancı paralar karşısındaki değerini bir çırpıda yarı yarıya kaybetmesinin nesnel ekonomik sebeplerinin bulunmadığını fark etmek için ekonomi uzmanı veya bir büyük bankanın yöneticisi olmamız gerekmiyor.

Realite ortada: Alınmaya çalışılan tedbirlere rağmen TL üzerindeki baskılar ve ekonominin ısısı azalmıyor; hemen her gün bir miktar daha değer kaybı yaşıyor paramız, ekonomi daha da zora giriyor.

Görünen köy kılavuz istemez: ABD kendine özel sebeplerle Türkiye´ye zarar vermek istiyor; bunu da ekonomi üzerinden gerçekleştirmek niyetinde ve elinden ne gelirse yapıyor. Türk siyaseti ve ekonomi yönetiminin durumu değiştirmek için attığı her adımı geçersiz kılmayı amaçlayan karşı hamleler Washington´dan geliyor.

Dün de yeni bir hamle yaşandı: Donald Trump, Pentagon bütçesini onaylarken Kongre´nin getirdiği F-35 jetlerinin Türkiye´ye teslimini askıya almayı öngören kısıtlayıcı düzenlemeyi de onaylamış oldu.

Üretimi biten jetlerin eğitim süreci devam ettiği, diğerleri de henüz üretilmediği için sembolik bir tavır bu. Ancak yine de bir tavır: ABD geçmişi 1950´li yılların başlarına dayanan, Afganistan, Irak ve Suriye´de halen devam eden Türkiye ile ?silah arkadaşlığı´nı tanımıyor artık?

Belli ki, Türkiye´de var olan ekonomik sıkıntıları büyütmesi amaçlı bir girişim bu.

Yeni başka girişimlerin de gelmesi beklenebilir.

Bu bir ?kur savaşı´ ve bunu anlamak şart

ABD´nin ?kur savaşı´ ile hedef seçilen ülkelerin ekonomilerine zarar verme konusunda hazırlıklı olduğu anlaşılıyor.

Dün de yazdım: 2000´li yılların ortalarından itibaren, Wall Street?ten ve akademik dünyadan alınan kadro desteğiyle, gerekli görüldüğünde silah yerine ekonomik enstrümanlar kullanılarak ülkeleri dize getirme yönünde neler yapılabileceğine dair çalışmalar yapılmış Amerika´da. O çalışmalara katılan James Rickards?ın ?Kur Savaşları´ adıyla Türkçeye de çevrilmiş kitabı o hazırlığı ayrıntılı biçimde aktarıyor.

Türkiye ise hazırlıksız. Daha doğrusu, ?müttefik´ bildiği Washington´dan böylesine farklı bir ?savaş´ mantığıyla karşılaşacağını hiç düşünmediğini belli ediyor Ankara. Karşıdan gelen her yeni hamle bu sebeple hedefine ulaşıyor.

Normal bir ortamda şimdilerde alınan tedbirlerle kurun ateşinin düşürülmesi ve zararın hafifçe atlatılması mümkündü; ancak karşı taraf olaya bir ?savaş´ mantığıyla yaklaştığı ve bu konuda hazırlıklı da bulunduğu için, beklenen sonuç bir türlü alınamıyor.

Bazıları tedbirleri yetersiz, bazıları da vakitsiz buluyor, zamanında ve korkusuzca yapılsa sonuç alınabilecekken işlevsiz kaldıklarını ileri sürüyor.

Doğru olabilir tabii, ama ben yine de şüpheliyim.

Yetkili ağızlar bir savaşa maruz kalındığını her vesileyle ifade ediyor, ancak durum gereği gibi değerlendirilip en etkili yöntemlere başvurarak belayı baştan savmanın yolunun arandığı hissi etrafa verilemiyor.

Her yeni zarar verme amaçlı girişim bu yüzden başarılı oluyor.

Yastık altı Dolarları bozdurmaya zorlamayla veya sevenlerin Dolar karşıtı eylemleriyle sorunun üstesinden gelinemeyeceği, tersine, bu yoldaki adımların, TL üzerindeki baskılar ve kur ateşinin devamı halinde, var olduğu kadarıyla güveni zedeleyeceği de mutlaka hesaba katılmalı.

Ekonomik yöntemler belli, peki ya siyasi yöntemler?

Uzmanlar normal zamanlarda sarsılan ekonomiyi düştüğü darboğazdan çıkarmak için neler yapılması gerektiğini yetkin bir biçimde anlatıyorlar. Uzmanlar arasında bugünleri bir -hatta iki- yıl önceden öngörüp uyaranlar bile var.

Piyasalara güven vermek birinci derecede önemli. Güveni sarsan unsurları ortadan kaldırmakla işe başlamak şart.

Konuşmak yerine icraat daha önemli.

Görevini ?her icraatı övmek, her muhalif bilineni yok etmek´ olarak tanımlamış tiplerin şu aşamada kendi cephelerine daha da fazla zarar vermekte olduğunu fark etmeli iktidar partisi. Muhalif seslere kulak vermeye başlansa iyi olacak.

Radikal siyasi tedbirlere de başvurulmalı.

Düşmanlık gösterenleri azaltmak, dostları çoğaltmak da bir başka yöntem.

Tabii, dostlarını daha da artırabilmek için, demokrasi, hak ve özgürlükler ile hukuk devleti konularında var olan zaafları ortadan kaldırmak da gerekiyor.

Bizde şimdilik yalnızca ekonomik tedbirler gündemde. Bunların yeterli olmadığı görülürse, herhalde ancak o noktaya varıldıktan sonra, daha etkili karşı hamleler de gelecektir.

Umarım daha fazla gecikilmez.