Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Savaşın faturasını en çok yoksul halklar öder, silah baronu servetlerine servet katar..

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Hatay 4’üncü Olağan İl Kongresinde konuştu.

Savaşın faturasını en çok yoksul halklar öder, silah baronu servetlerine servet katar..

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Hatay 4’üncü Olağan İl Kongresinde konuştu. “Barışı anlamak için maalesef bazen savaşın yani barışın karşıtı olan savaşın yıkıcılığını yaşamak gerekiyor.” diyen Sancar, şunları söyledi:

“Şimdi bu yıkım dünyayı tehdit ediyor. Bölgemizde, ülkemizde yıllardır sürdürülen savaş politikalarına karşı barışın sesi olmak için her alanda çalıştık, asla bu mücadeleden taviz vermedik, bu hedeften vazgeçmedik. Ve barışın ancak halkların güçlü buluşması ve eşit birlikteliği ile mümkün olacağını söyledik. Bunda ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha savaşın yıkımı canlı bir şekilde bütün dünyanın gözleri önüne serdi. Bu ülkede barış ancak demokrasi ile gelir. Demokrasi ancak Kürt Sorununa demokratik çözüm ile kurulabilir.

O nedenle biz bu ülkeyi demokratikleştirmek, cumhuriyeti demokrasi ile buluşturacak büyük barışı hedefliyoruz. Büyük barış için yürüyoruz. Barış ve demokrasi birbirinden koparılamaz. Demokratik çözüm ve bu ülkede özgür yaşam birbirinin parçalarıdır, birbirinden koparılamayacak şekilde bağlıdır. Bu nedenle mücadelemizi demokrasi ve barış ekmek ve özgürlük üzerine kurduk. Halkların ortak demokrasi mücadelesi üzerine kurduk. Demokrasi ittifakını da bu ortaklığın ana politikası olarak belirledik.

Yıllardır sürdürdükleri rant politikalarının, talan politikalarının yol açtığı sonuçları Türkiye’nin dört bir köşesinde yaşıyoruz. Antakya da bu yıkımı yaşayan şehirlerimizdendir. Bakın şimdi de zeytinlikleri maden şirketlerine peşkeş çekmek için yönetmeliklerden çıkarıyorlar. Ayçiçek ekim tarlalarını Trakya’da imara, ranta açtılar, ayçiçeği üretimi bitme noktasına geldi. Şimdi bu ülkede yağ kuyrukları oluşuyor. Sıraya zeytinlikleri koydular, bin yıllık ağaçların, barışın, verimin sembolü olan zeytinlikleri 3-5 maden şirketine peşkeş çekmek için yok etmeye niyetlendiler.

Ama halklar direniyor. Halklar bu talan politikasına dur diyecek güçtedir. Mücadele ortaklığı bu talanı durduracak kuvvettir, her türlü talana, sömürüye, her türlü zulme karşı şimdi olduğu gibi yarın da hep birlikte mücadele etmeyi asla bir kenara bırakmamalı, ihmal etmemeliyiz. Ortak mücadeleden ve buradan çıkacak gücün bu ülkeyi özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve demokrasiye götüreceğinden asla şüphe duymalıyız.

Dünyada savaş tehdidi yayılmaya devam ediyor. Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor ve NATO, ABD yayılmacı, kışkırtıcı politikalarıyla savaşın zeminini hazırlıyor. Bizler sadece ülkemizde değil bölgemizde de bütün dünyada da barış istiyoruz. Savaşa bütün inancımız ve kararlılığımızla hayır diyoruz. Çünkü savaş yıkım demektir, savaşın faturasını en çok yoksul halklar öderleri bir avuç savaş baronu, silah baronu, bir avuç sermayedar savaşlarda servetlerine servet katar ama yoksulun canı gider ekmeği gider, toprağı yurdu gider. O nedenle savaş, halkların emekçilerin yararına değildir. O nedenle savaşa her yerde şart altında karşı çıkmak en başta ezilenlerin emekçilerin, yoksulların görevidir.”

HDP’yi kapatma davası hukuki değil siyasi

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise Gaziantep’de konuştu. “HDP’yi kapatma davası, hukuki değil tam anlamıyla siyasi bir davadır.” diyen Buldan, şöyle konuştu: “Ama başaramadılar, başaramayacaklar, bizi siyasetten koparamadılar, koparamayacaklar. Mahkemelerinde kumpaslarına boyun eğeceğimizi sandılar ama onları boşa çıkarmasını bildik. Kobanî gerçeklerini bütün arkadaşlarımız mahkeme salonlarında tek tek anlatarak onların yüzüne vurmaya devam edecek. Bu davanın hakikatle sonlanacağını çok iyi biliyoruz.

Şimdi Kobani Kumpas Davasının yeterli olmayacağını düşündükleri için karşımıza çıkarmış oldukları kapatma davasında da aslında onlara HDP’nin gerçekliğini, HDP’nin mücadelesini, HDP’nin direnişini, Türkiye siyasetindeki yerini, önemini ve anlamını anlatmaya devam edeceğiz. Onların işleri bizim önümüze engel çıkarmak olabilir ama bizim işimiz önümüze bakmak, yolumuza devam etmektir. Onlar sandıktan korktukları için karşımıza sandıkla çıkmıyorlar, onlar siyasetten korktukları için karşımıza sadece mahkeme salonlarında açtıkları kumpas davalarıyla çıkıyorlar.

Ama şunu biliyoruz onların dertleri, tasaları, sorunları, halkın sorunları değil, Türkiye toplumunun sorunu değil. Onların sadece ve sadece dertleri HDP’dir, Kürtlerdir, demokrasi güçleridir, Türkiye’deki muhalif güçlerdir. Ama o hesaplar bir bir bozuluyor, bozulmaya da devam edecek. Demokratik siyaseti engelleyeceklerini sandılar, HDP’nin yarattığı umudu ve cesareti kırabileceklerini sandılar, bir hayal kurdular yine yanıldılar ve yanılmaya devam edecekler.

Biz de onları yanıltmaya devam edeceğiz. HDP’nin mücadelesinin başladığı yer AKP’nin siyasetinin bittiği yerdir. Bunu herkes böyle bilsin. Her türlü engellemelere rağmen, her türlü baskıya, kumpasa rağmen, HDP’yi durduramadılar. HDP’yi korkutamadılar, HDP’ye geri adım attıramadılar. Halklarımızın iradesini kırmayı başaramadılar. Halklarımızın siyasete olan bağlılığını ve kararlılığını engelleyemediler. İşte kongrelerimiz buna en güzel yanıttır, cevaptır. Mecali kalmadı diyenlere en güzel cevaptır.

Bu ülkede Kürt düşmanlığı, barış düşmanlığı yapanlar kaybetmeye mahkumdur. AKP de MHP de Kürt düşmanlığı ve barış düşmanlığı üzerinden kaybedecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Barış bugün tüm insanlığın ortak ve en acil ihtiyaçlarından bir tanesidir. Bu toprakların en acil ihtiyacı barıştır. Ama bugün bakıyoruz dünyada özellikle Ukrayna’da bir savaş hali yaşanıyor. Bu savaş bir güç savaşıdır ve gittikçe büyüyen, gittikçe insanların ölümüne sebep olan insanların topraklarını terk etmesine sebep olan ama halkların kararı olmayan, egemen güçlerin kararı olan bir savaştan bahsediyoruz.

Her gün insanların yaşamını yitirdiği, gencecik insanların toprağın altına girdiği, göçe zorlandığı Ukrayna halkının yaşadığı acıyı ve zulmü en iyi gören ve anlayan bizleriz, Kürtlerdir. Türkiye’nin demokrasi güçleridir. Bu savaş halkların tercihi olan bir tercih asla değildir. Savaşların kaybedeni her zaman için mazlum halklar olmuştur. Ukrayna halkı bu savaştan zulüm görüyor, acı çekiyor, gözyaşı döküyor, kan kaybediyor. Dolayısıyla insanlığın başına bela olan bu savaş siyasetinin karşısında halklar olarak barış siyasetini en fazla gündem yapmak, barış siyasetini en fazla dillendirmek için en iyi zemin, en iyi gün ve en iyi süreç bu süreçtir.

Savaşları görüyoruz, barışın ne kadar acil ve elzem olduğunu görüyor, buna inanıyoruz. Zaten savaş karşıtı milyonlarca insan olduğunu biliyoruz ama bunu bir kez daha hayata geçirmekte fayda var. Savaş karşıtı büyük bir koalisyona, ittifaka bugün Türkiye’de ihtiyaç olduğunu özellikle ifade etmek istiyorum. Eğer bunu başarabilirsek savaş politikalarını dayatanlar değil barışı isteyenler, barışı umut edenler kazanır. Biz kazanırız, halklar kazanır, dünya halkları kazanır. Bugün dünyada da Türkiye’de de barışın kazanacağına, barışarak kazanacağımıza büyüyeceğimize, güçleneceğimize yürekten inanıyoruz. İşte HDP bunun için var, bunun için siyaset yapıyor. O yüzden diyoruz ki, Ukrayna’da da barış Suriye’de de Türkiye’de Ortadoğu’da da dünyada da barış diyoruz. Barış, barış, barış diyoruz.”



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER