Savaşın Dili: Biz ve Ötekiler

Kadir Canatan Yazdı

Savaşın Dili: Biz ve Ötekiler

Dünyada uzun süre savaşlar hep Güney yarımküresinde olurken, bu kez Kuzey yarımküresinde bir savaş yaşanıyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ilk haftasını doldurdu ve hala şiddetli çatışmalar devam ediyor. Dünyada ise, bu savaşa karşı tepkiler yükselmeye başladı. Dünya ülkelerinin çoğu Rusya’yı kınıyor ve Ukrayna’nın yanında yer alıyor. Uzun zaman sonra Kuzey’deki bir savaşa dünyanın nasıl tepkiler verdiğini görmek, öncekilerle kıyaslamak yapma açısından önemlidir. Bu tepkileri iki yönlü değerlendirmek gerekir. İlk olarak uluslararası düzeyde bu savaşa karşı ülkeler nasıl tavır alıyorlar? İkinci olarak Ukrayna’dan kaçan insanlara kimler kapsını açıyor ya da kapatıyor?

Savaş bir kriz halidir ve safların belirlendiği bir zaman dilimidir. Bu tür durumlarda ülkeler gerçek dost ve düşmanlarını tanırlar. İnsanlar ve toplumlar bu tür durumlarda içerde olanı dışarıya yansıtırlar. Kısacası; savaş ve kriz halleri her kesim için bir sınavdır!

Ülkelerin söz konusu savaş konusunda nasıl tepki verdikleri, önceki gün Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen acil bir oturumda belli oldu. Ülkelerin çoğu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgalini kınarken, birliklerinin derhal geri çekmesini isteyen bir karar da aldılar. 141 ülkenin yer aldığı oturumda büyük çoğunluk Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’e destek verirken, dört ülke Rusya ile birlikte karara karşı oy kullandı, geriye kalan 35 ülke ise çekimser kaldı.

Kuzey Kore, Belarus, Eritre ve Suriye, Putin’in lehine oy kullanırken, Rus lidere desteklerini de yinelediler. Bu ülkelerin özelliği, hep insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarıyla gündeme gelmeleridir. Demek ki zalimler zalime destek veriyorlar. Rusya ile ilişkileri bozma korkusuyla çekimser kalan veya oy kullanmayı reddederek diplomatik bir ilişkiyi sürdürme kararlığında olan ülkeler arasında kuşkusuz en çok dikkat çekenleri Çin, Hindistan ve Pakistan oldu. Ciddi ekonomik sıkıntılarla karşılaşmak istemeyen bu üç ülke, ticari bağlarını da koruyabilmek adına Putin’i kınamayı reddetti.

Sovyetler döneminde bir arada olan Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Ermenistan ve Kırgızistan, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın başından beri dışında kalmaya çalışıyorlar. Bu ülkeler Rusya ile stratejik ortaklıklarını sürdürüyorlar, ancak hükümetlerinden hiçbiri işgali destekleyecek açıklamalarda bulunmadılar. Türkmenistan ve Özbekistan oy kullanmayı reddederken, diğer ülkeler de çekimser kaldılar.

ABD ve Avrupa ülkeleri, Rus işgalini sadece kınamakla kalmayıp ciddi yaptırımlar uygulamaya başladılar. Bu savaş, eski Soğuk Savaş günlerini hatırlatıyor. Hala “Hür Dünya”, Rusya’yı kendine bir düşman olarak görüyor ve tüm gücüyle Rusya karşısında Ukrayna’yı destekliyor. Batı dünyası Ukrayna’yı “biz”den bir ülke diye görürken, Rusya’yı da “öteki” olarak değerlendiriyor.

Savaş sebebiyle patlak veren göç dalgası karşısında da Batı dünyası sempatik bir tavır alıyor. Komşu ülkeler başta olmak üzere tüm Batı ülkeleri göçmenlere kucak açacağını belirtiyorlar. Avrupa Birliği üye ülkeleri, şimdiden kendi aralarında bir anlaşmaya vardılar: Sığınmacılar konusunda cömert davranacaklar! Onlara, mülteci statüsü vermek yerine özel bir statü vermeyi tercih ediyorlar. Bir yıl boyunca konut, eğitim, tıbbi bakım ve sosyal yardım vermeyi kararlaştırdılar. Özel statü kapsamında sığınmacılara çalışma imkânları da sağlanacak ve hatta bu düzenleme üç yıl kadar uzatılabilecek. Ukrayna pasaportuna sahip tüm insanlar bu yeni düzenlemeden yararlanabilecekler.

Belçika’dan gelen açıklamalara göre, halk misafirleri kendi evinde misafir etmek istiyorlar. Bir uzman “onlara sosyal hizmetçi gibi değil, bir arkadaş gibi davranın” diye tavsiyede bulunuyor. Hollanda üniversiteleri ise, Ukrayna’dan gelip eğitim yapan öğrencilere maddi ve manevi destek sunacaklarını belirtiyorlar. Bu açıklamalar, Avrupalıların Ukraynalılara her şartta büyük bir destek vereceklerini gösteriyor. Daha dün Suriyelere kapılarını kapatan ve “Suriyeli istemiyoruz” diyen halk ve ülkeler, bu kez kucaklarını Ukraynalı göçmenlere açmış ve bekliyorlar. Bu yüksek hassasiyeti, onların insancıllıklarıyla açıklamak pek mümkün değil. Açıktır ki, Avrupalılar “mavi gözlü, sarışın saçlı” Ukraynalıları “kendileri”nden görürken, “siyah gözlü ve siyah saçlı” Suriyeleri “öteki” olarak değerlendiriyorlar.

Barış dönemlerinde sadece zihinlerde olan önyargıların hiç kimseye zararı olmuyor. Ama kriz dönemlerinde bu önyargılar hızla davranışlara yansıyor ve ayrımcılığa dönüşüyor. Bunu bir kez daha Rusya-Ukrayna savaşında görüyoruz. Ukrayna’dan kaçmak isteyen siyah renkli ve Arap kökenli insanlar sınırlarda ayrımcılığa uğruyorlar. Trenle ya da başka bir biçimde sınırı aşmak isteyen bu insanlar trenden atılıyor veya engelleniyor. Çünkü öncelik Ukraynalılara veriliyor, bir an önce onların ülkeyi terk etmesi sağlanıyor.

Afrika Birliği, Ukrayna’dan kaçmak isteyen Afrikalıların bazen Ukrayna sınır muhafızları tarafından durdurulduğu yönündeki haberlerden endişe duyduğunu, ayrıca Ukrayna sınırında Afrikalıların ve diğer beyaz olmayan insanların ayrımcılığa uğradığına ve dövüldüğüne dair haberlerin de geldiğini açıkladı. Kiev’de çalışan 26 yaşındaki bir Türk (Cihan Yıldıray), AP’ye verdiği bir demeçte siyahların ve Arap asıllıların Ukrayna sınır muhafızları tarafından dövüldüğünü söylemiştir.

Savaş ortamında insanlar içlerinde yıllarca yaşattıkları duygu ve düşüncelerini tüm açıklığıyla kusuyorlar. Rusya-Ukrayna savaşı bir yandan Batılı ülkelerin “biz” dairesinde gördükleri Ukraynalılara sahip çıktıklarını gösterirken, diğer yandan da Ukraynalı askerlerin “öteki” olarak gördükleri siyahlara ve Araplara karşı ayrımcılık uyguladıklarını aşikâr bir şekilde ortaya çıkarmıştır.

Keşke insanlık çifte standart kullanmadan temel insan haklarını ve özgürlüklerini koruyabilseler, haksızlık ve işgallere karşı birlikte karşı koyabilseler. Bir gün böyle bir dünya kurulur mu dersiniz?

 

Kaynak: Farklı Bakış