Tarih: 07.04.2021 13:35

Savaş, neden hep Müslüman ülkelerde?

Facebook Twitter Linked-in

Bu soruyu hem kendimize hem de işin erbabı diyebileceğimiz kişilere sorarız: ‘Savaş neden Müslüman ülkelerde?’

Bu soruyla ilgilenirken de Müslüman ülkeleri savaşa sokan dış güçler ararız. Bu arayışımız boşa çıkmaz ve aradığımız dış güçleri buluruz.

Neden mi ararız?

Çünkü Müslümanlar aslında savaşmazlar. Tabi bizim inancımıza göre. Onlar savaşmazlar, onları savaşa sokan fitne vardır ve bu fitneyi da ateşleyen düşmanlar.

Bu düşmanlara gavur deriz, çoğu zaman da Yahudilerdir bu fitneyi ve savaşı ateşleyenler.

Yahudiler olması da çok normal çünkü zaten Kuran’da ayetler de vardır ya da bizler ayetleri öyle anlamaya çalışırız.

Sorun çözülmüştür.

Müslümanlar savaşmazlar, savaşı çıkaranlar başkalarıdır ve rahatlarız.

Aslında kendi rahatımız için dış güçler ya da günah keçisi ararız. Rahatlamak isteriz çünkü Müslümanlara toz kondurmayız.

‘Müslümanlar yapmaz’ deriz.

Velilerin yaramazlık yapan çocukları için ‘benim kızım, benim oğlum yapmaz’ demeleri gibi. Anne-babalar ile çocuk arasındaki psikolojik bağı Müslümanlar ile kurarız ve onlara konduramayız.

Genelde Müslümanlara, daha özelde aynı mezhepten olanlara, daha özelde aynı cemaatten olanlara, aynı siyasi partiden olanlara, aynı tarikattan olanlara vs. vs.

Buna inanmamız ya da inanmak istememiz gerçeği değiştirmez sadece biz öyle görmek istiyoruzdur.

Belki de bu yüzden Müslümanlar tarih okumazlar. Çünkü okuduklarında durumun öyle olmadığını öğrenirler.

Belki de bu yüzden ‘Müslümanların savaşlarını: Cemel, Sıffin ve Nehrevan’ sorduğumda hep aynı cevabı alırdım.

Onları karıştırmayalım.

Onları konuşmayalım.

Onları gün yüzüne çıkarmayalım.

NEDEN?

Neden mi.

Çünkü o zaman GERÇEKLER apaçık ortaya çıkacak.

Hangi gerçekler mi?

Müslümanların kendi aralarında sürekli savaştıkları gerçeği.

Hz. Osman halife olunca başladı sorun: Emevi -Haşimi çekişmesi. Bunlar Amca çocukları olan iki aile.

Bunları iki parti gibi düşünün ve bu iki parti de iktidarı ele geçirmeye çalışıyor. Ve bunların ikisi de Müslüman, hem de Hz. Peygamber’i görmüş, onunla yaşamış olan Müslümanlar.

Hz. Osman’ın icraatlarına itirazlar başlar, olaylar çıkar ve Hz. Osman öldürülür. Öyle bir ortam vardır ki, Hz. Osman gece vakti, gizlice defnedilir.

Hz. Osman’dan sonra iktidara Haşimilerden Hz. Ali gelir.

Hz. Ali başa geçince Emevi ailesinden (partisinden) olanlar Hz. Osman’ın katillerinin bulunması ve cezalandırılmasını isterler.

Görünürdeki sorun budur ama asıl sorun iktidar değişimidir.

Hz. Ayşe yani Hz. Peygamber’in eşi, İFK hadisesinden dolayı Ali’ye kırgın ve kızgındır.

Hz. AyşeZübeyr ve Talha birleşirler ve Hz. Ali’ye muhalefet ederler. Mekke, Basra ve Yemen valileri de Ayşe’ye maddi ve manevi destek verirler.

Amaçları bellidir: Halife Hz. Ali’yi devirmek.

Ayşe 1000 kişilik bir orduyla Basra’ya gider. Şehirde kendilerine direnenleri kılıçtan geçirip öldürürler, yani Müslüman halkı.

Halife Ali’nin ordusu da Basra’ya ulaşınca savaş başlar. Takvimler 9 Aralık 659 tarihini gösterir. Yani Hz. Peygamber’in vefatından 27 yıl sonra.

Bu savaşın adı Cemel vakası yani savaşıdır.

Savaşta iki Müslüman ordu karşı karşıya gelir.

Talha, Zübeyr savaşta ölür. Ve onlardan başka kaç kişi daha savaşta can verir biliyor musunuz?

10.000 Müslüman.

Savaşı halife Ali kazanır ve Hz. Peygamber’in eşi Ayşe esir alınır.

İki cihan güneşi Hz. Muhammed (SAV)’in eşi olması hasebiyle Medine’ye gönderilir yani bir bakıma affedilir.

Hz. Peygamber’i görmüş, onunla yaşamış, ondan dersler almış olan Müslümanlar iki kola ayrılıp savaşmışlardır.

Bunun sebebi dış güçler, Yahudiler ya da başkaları değildi.

Bu, iktidar savaşıydı.

Bu yazımı kaleme alırken en az dört defa düşüncelere daldım, adeta dalıp gittim.

İslam’ın peygamberi, Allah’ın Nebisi Hz. Muhammed’i gören, onunla yaşayan Müslümanlar ‘iktidar için’ böyle savaş yapmışlarsa….. Varın gerisini siz düşünün….

Sevgi ve Bilgiyle kalın




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —