Montrö bahane edilerek, darbeci alışkanlıklar ile gece yarısı kaleme alınan bildirinin yankıları devam ediyor. Bu bildiriyi birkaç bildiri daha takip etti. Fakat tekaütlerce yazılan diğer bildiriler bir anlam ifade etmedi. Tarafımız belli olsun sadedinde yazılan diğer bildirilerin içeriğinde ise bilindik Kemalist refleksler dışında pek bir şey yok.
Asıl bildiriye dönecek olursak içeriği uzun uzadıya tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor. Fakat Kemalistler ile iktidar ve muhalefet partilerinin üzerinde ittifak kurdukları “sarıklı amiral” meselesinin ise tartışılamaz ve tartışılması teklif bile edilemez bir dokunulmazlık alanına koyulduğu görülüyor.
Tuğamiral Mehmet Sarı’nın dini gruplarla ilişkili olduğu yönündeki iddialar ve başında sarık olduğu söylenen bir fotoğrafının yayınlanması sol-Kemalistleri çok kızdırmıştı. Cumhuriyet başta olmak üzere bazı yayın organları Tuğamiral Mehmet Sarı’yı hedef göstermeye çoktan başlamıştı ki emekli Amirallerin bildirisinde bu hadiseden ‘şikayetçi’ olunması meseleyi ayyuka çıkardı. Bildiri de konu hakkında şunlar söyleniyor: Son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.
Ülkeye ve siyasete nizam verecek kadar kendilerini lâyüs'el gören ‘emekli’ Amirallerin bu komik rahatsızlıkları siyasetin de diline düştü. Al gülüm ver gülüm mantığının bir dışavurumu olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tuğamiral Mehmet Sarı’nın görüntülerini tasvip etmediğini ve soruşturma başlatıldığını kamuoyu ile paylaştı.
Burada tutarsızlık haklı gerekçelerle ‘darbe heveslisi’ olmakla itham edilen bir bildirinin hedef gösterdiği kişinin suçlu konumuna yerleştirilmesi ile ortaya çıkıyor. Sol-Kemalistleri oldum olası kullandıkları ‘laiklik sopası’ ile halka ve siyasete yön verme çabasına karşı yapılan bu ‘soruşturma’ açıklaması, çelişkili ve zayıf bir görüntü oluşmasını sağladı ne yazık ki.
Darbeci mantıktan izler taşıyan bildirinin hedef gösterdiği sosyolojik kimliklere soruşturulması açılması bir yana, meşum bildiri hadisesi vesilesiyle bu kimliklere özgürlükler tanınması gerekiyordu. Bir Tuğamiralin sarık denilen ancak daha çok ‘takkeye’ benzeyen dini sembolik bir başlık takmasını hala bu ülkede birilerini rahatsız ediyor olması en büyük problemdir! Bu bağlamda Kemalistlerce düzenlenen, kamuda bir karşılığı kalmayan, insan haklarına aykırı olan ve gülünç kılık kıyafet despotluğunun tarihin çöplüğüne atılma zamanı gelmedi mi?