Tarih: 24.12.2019 11:57

'ŞANLI ECDADIMIZ'

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihteki İslam medeniyetini överken “Biruni boylam derecelerini ölçmek için Gazze’den Bağdat’a 2 sene yürüdü” diye konuştu.

Yeni nesillere özgüven aşılamak için tarihteki büyüklerin hatırlatılması doğrudur.

Cenevre yakınlarındaki CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) bir kasaba büyüklüğündedir ve kampüs içindeki sokaklara büyük fizikçilerin isimleri verilmiştir.

Bunlardan biri Pakistanlı Abdüsselam’dır. Ülkesinde saygı görmeyen fizik âlimi Abdüsselam!

Fakat Müslümanlar için beş yüz, hatta bin sene önceki geçmişle övünmekten daha önemlisi, neden geri kaldığımızı araştırmak, bu yönde merak oluşturmaktadır.

Cumhurbaşkanının bahsettiği Ebu Reyhan El Birunu’yi Batılı bilim tarihçileri Müslümanlardan daha iyi bilmekte ve saygı göstermektedir.

Hatta Medrese hiçbir zaman Biruni’ye yer vermemiş, adını anmamıştır. Sadece Biruni değil. İbn Hazm, İbni Sina, İbn Heysem, Ömer Hayyam, Harizmi, Uluğbey gibi âlim ve filozoflar medresenin kapısından içeriye girememişlerdir.

Şanlı ecdadımız, ama öylesi de var, böylesi de.

 

ORTA ÇAĞ BİLGİLERİ

Müslümanlar, geçmişte yazılmış, ‘İsrailiyat’ denilen efsanelerle ve Orta Çağ bilgileriyle yoğrulmuş pek çok risale ve kitabı “itikat” sanmıştır. Soran, araştıran, alışılmışın dışına çıkan düşünceler “felsefiyat” denilerek dışlanmış, hatta tekfir edilmiştir.

Bu konuda muhterem hadis âlimi hocamız Mehmet Said Hatiboğlu’nun “Kültürel Mirasımızı Tenkid Zarureti” adlı eserini önemle tavsiye ederim. (Otto Yayınları)

Eski kaynaklarda, akşam vakti güneşin “battığı yerden” çıkıp geri geldiği ve böylece ikindi namazının vaktinde kılındığı şeklinde ‘mucize’ anlatımları olduğunu hatırlatan Hatiboğlu Hocamız, şöyle yazıyor:

“Sünni olsun, Şii olsun pek çok imamın zihninde ‘acaba bu konuda matematik ve astronomi bilginlerimiz ne diyor?’ sorusu akla gelebilmiş değildir. 11. yüzyılın İbni Sina’larıyla, Biruni’leriyle bu konuları müzakere etme ihtiyacını duymuş müfessir (tefsirci) ve fakihlerimize (fıkıhcı) rastlayabilmiş değiliz.”

İbni Sinaları, Biruni ve İbn Rüşd’leri ilk unutanlar Müslüman oldu!

Bilimsel gözlem metoduyla boylam hesaplayan, ay ve güneş tutulmalarının zamanını dakika farkıyla belirleyen matematikçi ve gökbilimci Biruni’yi Müslümanlar okusaydı böyle güneşi batırıp çıkarırlar mıydı?..

ESKİ BİLGİLERLE

Onları okumuş olsaydı, Ayıntabi Mehmet Efendi 17’nci yüzyılda kaleme aldığı “Tibyan Tefsiri”nde dünyanın öküzün boynuzunda durduğunu falan yazar mıydı?!

16’ncı yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan modern bilim devriminden, Kopernik ve Galileo’dan bahsetmiyorum bile.

O efsaneler, o Orta Çağ bilgileri Kuran’da yoktur fakat Orta Çağ zihniyeti Kuran’ı tefsir ederken bunları sokuşturmuştur.

Daha vahimi, bu bilim-öncesi zihniyetin köklü bir kültür lehine gelmiş olmasıdır.

Eski kitaplarının tercüme edilerek kutsal metinleşmiş gibi okunması, bilimsel zihniyetin gelişmesini zorlaştırıyor. Düşünün ki, Ayıntabi’nin kitabı, hiçbir düzeltici not konulmadan 1956’da “Kur’an Tefsiri” diye yayınlandı, defalarca baskısı yapıldı.

Merhum fıkıh âlimi Ömer Nasuhi Bilmen’in 1960’larda yayınlanan “Kuran-ı Kerim’in Türkçe Meal-i Âlisi ve Tefsiri” adlı kitabında bile dünya merkezli bir evren tasavvuru vardır.

Eski kitapları okurken çok dikkat etmek gerekir.

Lisede, üniversitede okuduğumda ne sıkıntılar çektiğimi ben bilirim.

ORTA ÇAĞ’DAN ÇIKMAK

Değerli âlim Ali Bardakoğlu hocamızın yeni yayımlanan “İslam’ı Doğru Anlıyor muyuz?” adlı kitabı, Orta Çağa ait tarihî bilgilerle, İslam’ın evrensel mesajını ayırd ederek anlama konusunda fevkalade ufuk açıcı bir eserdir.

Bu bilince sahip olmayan İslam toplumları, Biruni’yi, İbn Sina’yı duyduklarında onların Müslümanlığının da kendilerinin Müslümanlığı gibi olduğunu sanıyorlar.

Halbuki onların Müslümanlığı, tekrarcı bir Müslümanlık değildi. Sorgulayan, araştıran, yeni bilgiler üreten bir Müslümanlıktı. Merhum Fuat Sezgin, “Büyük Çağ” adlı kitabının başına Biruni’nin şu sözlerini koymuştur:

“Ben her kişinin yapması gerekeni yaptım: Öncekilerin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrultmak, bana gerçek olarak görüneni sonrakilere emanet etmek...”

Böyle analitik zihniyet olmadan, Müslümanların 21’nci yüzyılda yaşamakta oldukları Orta Çağ’dan çıkmaları çok zordur.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —