Uzun yıllar önce, 1995´te, Microsoft firması benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteciyi şirketin kampüsünde yapılacak bir önemli tanıtım için ABD/Seattle´a davet etmişti.
Tanıtılan Windows 95 programıydı.
Gittik, o zamanlar 7 bin kişinin çalıştığı kampüsü gezdik, içlerinde Türklerin de yer aldığı beyinlerle tanıştık, büyük atraksiyonlu tanıtımda yapılan konuşmaları dinledik, bu arada şirketin patronu Bill Gates´in inşası devam eden akıllı evi hakkında da bilgi sahibi olduk.
Hem oradan izlenim yazdık, hem de döndüğümüzde katılımcılar olarak ekranlarda tartıştık.
En ciddi tartışma konumuz da, Gates´in evine müthiş biçimde yansıyan sanal zeka konusuydu.
Ne yalan söyleyeyim, o gün bugündür, Microsoft´un davetli gazeteciler arasına beni de katmasını, teknoloji -özellikle de bilgisayar teknolojisi- konusunda bilgi sahibi olmamla açıklamışımdır.
Yıl 1995´ti, şimdi 2018´in sonlarındayız ve ben ??Acaba yanıldım mı?´´ kuşkusundayım.
Kuşkuya düşmemin sebebi, Ertuğrul Özkök´ün Hürriyet´te iki gündür yazdığı Googleizlenimleri?
Google 20. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Özkök´ü şirketin Londra ofisine davet edip yeni teknolojilerini tanımasını arzulamış.
[Sahi, büyük Amerikan teknoloji firmalarının Avrupa´da tercih ettikleri merkez Londra olmalı. Çünkü, o ilk -1995- tanıtımdan sonra, Microsoft´un patronu Gates yine bir yenilik tanıtımı için gazetecilerle buluşmak istediğinde, bu defa, Londra´da buluşulmuştu. O zaman da davet edilenler arasındaydım.]
20. yıl tanıtımında Ertuğrul Özkök´ün en fazla dikkatini çeken, Google´un asistan cihazı ve o cihazı çalıştıran programı olmuş? Yazısının başlığı: ?Asistanım Afitap´ı işten çıkarıp yerine Scarlett Johanson´u oturtur muyum?´
´´Bir program sizin sekreterliğinizi, yeni adıyla asistanlığını yapıyor.
Sorduğunuz her soruya cevap veriyor, asistanınızın yaptığı her işi yapıyor.
Hatta size fıkra bile anlatıyor.
Bunların hepsini ?Alo Google? cümlesiyle başlayan komutlarla yapabiliyorsunuz.
Bu uygulama Amerika ve İngiltere´de başlamış durumda.
Türkiye´de kesin başlama tarihi henüz belli değil ama çok yakın bir zamanda başlayacak.´´
Ağzının suyunun aktığı bu satırlardan anlaşılıyor.
Hani, Musevi´ye Yeniçeri ??Sen bizim İsa Efendimizi katletmişsin´´ diye bıçak çekmiş, şaşıran adam, ??Kuzum o dediğin 1500 yıl önce olmuştu´´ itirazında bulununca Yeniçeri ??Ama ben yeni duydum´´ diye mukabele etmişti ya?
Bu satırlar bana o eski fıkrayı hatırlattı.
Google´un asistanını Özkök yeni duymuş?
Oysa Google´dan önce o işi yıllar önce Alexa ile Amazon başlatmıştı. Google kervana bayağı geç katıldı. Amazon´un Echo adlı cihazı 2015 yılı Haziran ayından beri satışta, Google´un ?Home´ adlı cihazı ve asistanı ise Mayıs 2016´da piyasaya çıktı. [Aynı işlemleri Apple´ın iPhone cihazlarında da var olan asistanı ?Siri´ 2011 yılı Ekim ayından beri yapıyor.]
Bir dostumun oğlu Echo ile İstanbul´daki evini akıllı eve çevireli hayli zaman oldu; ışıkları, her gün kullanılan cihazları onunla uzaktan kontrol ediyor, televizyonda izleyeceği filmleri veya dinleyeceği şarkıları Alexa komutuyla devreye sokuyor?
Yanlış anlamanızı istemem, ama yine de yazacağım: İki yaşını doldurmasına aylar kalmış bir bebeğin Echo cihazına komutla ?Baby Shark´ şarkısı çaldırdığının da tanığıyım.
Ertuğrul Özkök´ün böyle bir cihazın ve programın varlığından haberdar olması için Googletarafından Londra´ya davet edilmesi gerekmiş?
Acaba diyorum, 1995´te aldığım Seatle ve sonrasındaki Londra davetleri beni bu tür konularda bilgili bildikleri için değil de, cahil sandıkları için miydi?
Futbolda kara bir gece
Dün gece futbolseverler hiç unutulmayacak olaylara tanık oldular.
Galatasaray (GS) ile Fenerbahçe (FB) arasındaki ezeli rekabetin en son sahaya yansıması olan derbide önce genç bir FB taraftarı kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. GS´ın 2-0 ileride olduğu maçı FB iki golle eşitledi ve maç 2-2 sona erdi. Ancak ardından iki takımın bazı oyuncuları birbirine girdiği için saha karışıverdi.
Akıl alır gibi değil.
Futbol da diğer sporlar gibi çevik olduğu kadar da ahlaklı gençlerin yarıştığı bir alandır. Öyle olması gerekir. Futbolcuların yüksek transfer ücretleri ve maaşlar almasıyla alanın sektöre dönüşmesi oyuncuların holiganlaşmasını gerektirmez. Sahaya çıkılır, elden gelen bütün gayret gösterilir, kazanılır veya kaybedilir, ardından bir sonraki buluşmaya kadar rekabete ara verilir.
Horozlanmak, kafa-göz yarmak da nereden çıktı?
Sahaya yansıyan savaş manzarası tribünleri ve hatta sokağı da olumsuz etkiler.
Yakıştı mı? Hayır.
Verilen cezalar yeterli mi?
Ona da hayır.
Hoş olmayan olaylara karışanları kulüpleri de en ağır cezalara çarptırmalı.
Çarptırmalı ki, bu tür yakışıksız olaylar bir daha cereyan etmesin.
????