05.11.2018 Pazartesi
21. yüzyılda insanların zamanlarını geçirmek için kullandıkları birçok şey dönüşüm geçiriyor ve dijitalleşiyor. Artık televizyonun bile neredeyse arkaik kaldığını, küçük çocukların tablet ve telefonlardaki oyunlarla zaman geçirerek büyüdüğünü görüyoruz.
Dijital çağda en hızlı gelişim gösterenler alanlardan biri ise şüphesiz video oyunları oldu. ABD´li fizikçi William Higginbotham´ın 1958 yılında icat ettiği video oyunu Tennis for Two, bilinen ilk video oyunu olarak tarihe geçerken, sonraki yarım asır boyunca video oyunları insan hayatının önemli zaman geçirme uğraşlarından biri olmaya devam etti.
2018 yılı itibariyle video oyunlarını sadece oyun olarak tanımlamak ise artık yeterli değil. Counter Strike, Dota 2 veya League of Legends oynadığınızda artık sadece oyun oynamış olmuyor, kendinize yeni bir dünya yaratıyor, aynı anda sosyalleşebiliyor, farklı kültürden insanlarla tanışabiliyor hatta para bile kazanabiliyorsunuz.
Video oyunlarına olan ilgi her geçen gün artarken, milyonlarca tutkunu olan, önemli sponsorların yatırım yaptığı, büyük turnuvaların düzenlendiği bir sektör var artık global dünyada. Elektronik spor veya bilinen adıyla e-spor, kuşkusuz sanal dünyanın en büyük fenomeni.
Dijital eğlenceden global bir pazara dönüşen e-sporun "spor" olarak adlandırılıp adlandırılmayacağı ise tartışılmaya devam ediyor.
Basketbol yorumlarıyla tanıdığımız Kaan Kural aynı zamanda e-spor yorumculuğu da yapmakta. Kural´a göre e-sporu spor olarak kabul etmek zorunda değiliz:
"E-spor, benim kafamdaki spor tanımına çok uymuyor. Ama buna gerek de yok. Spor diye tanımlamak zorunda değiliz. Rekabetçi oyun olması yeterli. Daha çok buna zihinsel spor diyorlar. Dijital oyun da diyebilirsiniz."
E-spor Türkiye´de de kurumsallaşmaya devam ediyor. Sponsorların giderek desteklerini arttırdıklarını, yapılan turnuvalara gençlerin büyük ilgi gösterdiğini görüyoruz. Türkiye E-spor Federasyonu ise bu yıl Nisan ayında kuruldu. E-spor Federasyon Başkanı Alper Afşin Özdemir e-spor sektörüne yıllardır yatırım yapan bir girişimci. Kendisi e-sporun spor olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünde:
"E-spor bir spordur. Bir branşın spor olarak adlandırılması için bana göre içinde rekabet ve takım oyunu olması lazım. Bunlar e-spor´da var. Gelecek hamleyi önden sezmek, zeka, strateji oluşturmak?Bunların da hepsi e-spor´da var. "
E-spor´un en popüler olduğu ve en iyi e-spor oyuncularının yetiştiği ülke ise Güney Kore. Avrupa´da da e-spora olan ilgi artarken, Schalke 04, Paris Saint Germain gibi ünlü futbol kulüpleri e-spor takımları kurup, bu sektöre yatırım yapmaya başladılar. Kaan Kural bu yatırımların e-sporun geldiği nokta açısından şaşırtıcı olmadığını düşünüyor:
"Büyük Avrupa kulüpleri taraftarlarına eğlenceli bir temaşa sanatı ve bir spor eğlencesi sunmaya çalışıyor. E-spor da dünyanın en hızlı ilerleyen rekabetçi oyunu olduğu için, bu kulüpler kendi kitlelerini peşinden sürükleyecek bir e-spor takımı kurmak istiyorlar. "
Türkiye genç nüfusu ile beraber önemli bir e-spor ülkesi olma potansiyeline sahip. Kaan Kural, Kore ve diğer Asya ülkelerinin gerisinde olduğumuzu ancak gelişmeye açık genç nüfusla beraber Türkiye´nin önünün açık olduğunu görüşünde:
"Şu anda Counter Strike Go, Fortnite, League of Legends gibi alanlarda, ciddi sporcularımız, Riot Games´in organize ettiği çok ciddi bir ligimiz ve belli bir seviyenin üzerinde başarı kazanan takımlarımız var. Çok iyi olduğumuzu iddia etmeyeceğim ama hatırı sayılır bir noktadayız. Her geçen gün gelişmeye de çok açığız genç nüfustan dolayı. "
Sadece profesyonel kulüpler destek vermiyor e-spor´a. Üniversiteler de öğrencilerine e-spor bursları vermeye başladı. Böylece gençler e-spor oyuncusu olma yolunda erken yaşta profesyonel destek alabiliyorlar. Bahçeşehir Üniversitesi E-spor Merkezi Koordinatörü Seçkin Topaloğlu, üniversitelerin e-spor bursu vermesinin öğrenciler için önemli bir destek olduğunu düşünüyor:
"Bahçeşehir Üniversitesi olarak e-spor ekosistemine yaptığımız yatırım tam olarak yaklaşık 4 yıl önce başladı bundan. Öncelikle öğrenci kulübümüzün profesyonelleşmesi sürecini yaşadık. Ardından Riot Games ile yaptığımız partnerlikle birlikte, Türkiye´de ilk defa e-spor bursunu açıkladık. "
E-spor, bilgisayarda oyun oynayan sıradan gençlerin büyük takımlar için mücadele eden profesyonel sporculara dönüşmesine imkan veren bir sektör. 24 yaşındaki Pervin Demirtaş küçüklüğünden beri video oyunları oynuyor. Birkaç ay öncesine kadar Twitch yayınlarından kazandığı para asgari ücret seviyesindeydi. Bugün ise profesyonel bir e-sporcu. Artık Galatasaray kulübü e-spor organizasyonu bünyesinde PUBG takımı için mücadele edecek. Hayalini kurduğu takımda oynadığı için çok mutlu:
"Ailem her zaman bana destek oldu. Yakın çevremdeki arkadaşlarım ise, ilk zamanlarda işte bu oyun oynanır mı, sürekli bilgisayarda geçiriyorsun ömrünü diyorlardı. Sonra Galatasaray´a transfer olduğumu öğrenince, vay be Pervin demek ki bir bildiğin varmış dediler."
Pervin, ailelerin e-spor oyuncusu olmak isteyen çocuklarına destek vermesi gerektiğini, oyunların oynandığı platformlarda güvenlik açısından endişelenecek bir durum olmadığını düşünüyor:
"Bu sektörde korkulacak hiçbir şey yok. Diğer işlerden de bir farkı yok. Yaptığımız şey, evimizden oyun oynamak. Yeri geldiğinde bunu İstanbul´da, yurtdışında yapıyoruz, o kadar. "
2017 yılında e-spor müsabakalarında 111 milyon dolar ödül dağıtıldı. 2020´de 300 milyon kişinin e-spor´ları internetten canlı izlemesi bekleniyor. Üstelik önümüzdeki yıllarda olimpiyatlara alınması da öngörülüyor. Futboldan sonra en popüler spor olması bekleyenlerin sayısı da az değil. Şimdiden popülarite olarak çoğu geleneksel sporun önüne geçmiş durumda. Belki de önümüzdeki yıllarda sadece dijital sporcuların yarıştığı olimpiyatlar düzenlenir. Kim bilir?