Salvolar diplomasisi ve bölgenin laneti

Demokrasi ve insan hakları soslu diplomasinin sofistikeliğini yolda bırakacak zayıflıklar da yok değil. Malum Amerikan dış siyasetinin süzme özünü çifte standartlar oluşturuyor.

Salvolar diplomasisi ve bölgenin laneti

Fehim Taştekin yazdı;

“Amerika geri döndü. Diplomasi geri döndü.” Joe Biden’dan dünyaya yeni Amerikan müjdesi! Bunu 4 Şubat’ta söyledi, pek çok tarafın yüzü gülümsedi. 18 Şubat’ta İran’la nükleer müzakerelere dönüş için AB’den gelen buluşma teklifine ‘hay hay’ da dedi.  

Bu arada başka şeyler oldu. Irak’ta nevzuhur ya da paravan bir örgüt, 15 Şubat’ta Erbil Uluslararası Havaalanı’nın bitişiğindeki Amerikan üssüne roket attı. Sonra 22 Şubat’ta Bağdat’ta Yeşil Bölge’deki Amerikan Büyükelçiliği hedef alındı. Derhal İran parmakla gösterildi. Bunlara misilleme olarak Amerikan ordusu 25 Şubat’ta Irak-Suriye sınırının Suriye tarafındaki Elbu Kemal’de İran destekli Ketaib Hizbullah ve Ketaib Seyyid el Şüheda’nın kullandığı binaları vurdu.  

Düşmanlarla hesaplaşma, dostları hizaya getirme stratejisinin temel parametresi; önde diplomasi, arkada sert güç. Bildiğimiz eski Amerika; küresel tahakkümün şirin ve haşin tarafları arasındaki mükemmel eşgüdüm! 

*** 

Biz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bir Selman ve Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi’yi aynı kefeye koyan Biden’ın üç müttefikle tutturacağı yolu kestirmeye çalışırken geri dönen diplomasideki sert peşrev dosta düşmana Amerikan caydırıcılığının çok uzaklara gitmeyeceğini hatırlatıyor.  

Amerikan Kongre üyelerinden de afallayanlar olmuş; yetkisiz şekilde Donald Trump gibi savaş çıkartacak hamleler olacaksa diplomasiye dönüş bunun neresinde?  

Aynı amaç için Demokratların yaklaşımı biraz daha sofistike, daha maske sever. İlla bir hikmet aranacaksa elbette birkaç nüans çıkar:  

- Trump’tan farklı olarak Biden Irak’taki uluslararası koalisyona haber vererek incelik gösterdi. Ortaklarla ortak hareket etme, sorumluluğu ve sonuçları paylaştırma geleneğinin bir parçası. Eskiden Cumhuriyetçiler de bunlara dikkat ederdi.  

- Öncesinde Irak hükümeti ile koordinasyon sağlandı. Savunma Bakanı Lloyd Austin’e göre Bağdat’ın temin ettiği istihbarat işe yaradı. Biden zaten saldırıdan iki gün önce Başbakan Mustafa el Kazımi ile görüşmüştü. İki lider saldırganların sorumlu tutulması gerektiği konusunda uzlaşmıştı. Fakat istihbarat paylaşımına dair ifşaat Irak hükümetini biraz sıkıntıya soktu. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in ansızın Tahran’a gitmesi arada ufak bir yangının çıktığının işareti. Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani, Iraklı konuğuna dedi ki; "ABD'nin son saldırıları IŞİD’i güçlendiriyor. İran tekfirci terörün yeniden nüksetmesine izin vermeyecek."  

- Hedef seçiminde de bir incelik var sanki. Vurulan yerler Irak değil Suriye’de. Suriye zaten yangın yeri; milisler de ikide bir İsrail tarafından vuruluyor. Güya böylece Irak’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine hürmet edildi. Siyaseten de Haşd el Şaabi’nin Kazımi’yi haşlamasının önüne geçildi.  

- Suriye’de Iraklı milislerin vurulmasının İran tarafından da sindirileceği düşünülmüş olmalı. Trump tuttu İran’ın en simgesel isimlerinden birini, Kasım Süleymani’yi öldürdü. Iraklı milislerin ölümü kaç ‘kriz’ eder ki!  

- Saldırıda 9 bina yerle bir edilmiş, 2 bina kullanılamaz hale gelmiş ama ölen sadece bir kişi. (Trump’ın emriyle Aralık 2019’da Ketaib Hizbullah’a düzenlenen saldırıda 25 milis ölmüştü.) Irak’la koordinasyonun başka türlü çalıştığına dair bir çıkarıma yol açıyor. Muhtemelen binalar önceden tahliye edildi; Biden’ın işine gelen bir durum olmalı.  

- Olay Suriye’de gerçekleştiği için birkaç dakika öncesinden Ruslar da haberdar edilmiş.  

Yani çok ‘anlayışlı’ bir saldırı. İşte Demokrat farkı!  

Mademki diplomasi geri döndü; gerilim ölçülü olmalı ki İran’a açılması hedeflenen o kapı kapanmasın!  

Bir iddiaya göre Biden yönetimi, Tahran’da Amerikan çıkarlarını temsil eden İsviçre aracılığıyla saldırının orantılı olduğu mesajını iletti. Tahran da bunu büyük bir mesele yapmadı. İran’ın BM Özel Temsilcisi, ABD ile gerilim istemedikleri mesajı verdi.  

Tahran’la nükleer müzakereyi dönüşü tehlikeli bulan İsrail ve Körfez’deki ortaklara da “Nükleer anlaşma ayrı İran’ın Orta Doğu’daki faaliyetlerine karşı politika ayrı, endişelenmeyin” denilmiş oldu. Zaten İran’la 42 yıllık düşmanlığın nükleer anlaşmaya dönüş sayesinde sona ereceğini bekleyen de yok. 

*** 

Demokrasi ve insan hakları soslu diplomasinin sofistikeliğini yolda bırakacak zayıflıklar da yok değil. Malum Amerikan dış siyasetinin süzme özünü çifte standartlar oluşturuyor.  

- İran’ın BM denetimine açık nükleer programını yaptırım, saldırı tehdidi ve siyasi baskıya gerekçe yaparken İsrail iki yıldır Orta Doğu’nun yegâne nükleer bomba fabrikası Dimona’da tesislerini büyütmekle meşgul. Yaptırıma konu olmayı bırak BM denetimi bile mevzu bahis edilemiyor.  

- Biden Yemen savaşına artık silah satmama kararı alıyor ama Suudi-Emirlik koalisyonunun ülkeyi açlığa, sefalete, yıkıma sürükleyen saldırılarına sesini çıkarmıyor. Daha dün Hudeyde’de Suudi hava bombardımanında bir aile yok edildi. Biden’ın Suudi Kralı Selman’a verdiği mesaj, Yemen krizinin Suudilerin desteği olmadan çözülemeyeceği yönünde! Yemen’de üç maymunu oynayıp Suriye’de celalleneceklerdir çünkü bu ülke rakip takımdan.  

- Amerikan siyaset guruları öteden beri diyor ki petro-dolar düzeni ve İran’ı kuşatmak için Suudi Arabistan’a ihtiyaç var. Veliaht Prens Muhammed bin Selman (MbS) bu zemindeki ortaklığı sürdürecek azim ve iştahta birisi. Tam kral olacak adam! O yüzden Cemal Kaşıkçı cinayetinde MbS’nin kanlı elini sakladılar. Biden bir tutarlılık gösterisi olarak cinayet emrini MbS’nin verdiğini not eden CIA raporundaki sansürü geçen Cuma kaldırdı. Ama bunun gerektirdiği yaptırım konusunda ikilemi aşamadı. Biden’ın kestiği ceza cinayete karışan birkaç kişiye vize yasağı koymak ve MbS ile görüşmeyi Savunma Bakanı’na havale etmekten ibaret. Fakat Kongre’de Demokratlardan gelen baskı karşısında bugün bir şeyler açıklamak zorunda kalacak. Bakalım ne çıkacak? Birkaç gün önce Reuters, Suudilerin savunma kapasitesine destek taahhüdü korunurken saldırı amaçlı silahların satışına kısıtlama gelebileceğini yazdı.   

Her ne olacaksa da Suudilerle ortaklığın sarsılmamasına özen gösterilecek. MbS krizi bingo olduğu halde Merkez Kuvvetler Komutanı General Kenneth McKenzie 19 Şubat’ta Suudilerle ortaklığın önemini teyit eden bir açıklama yaptı. McKenzie İran’la olası düşmanlık halinde Suudi Arabistan’da ‘çekilme-destek’ amaçlı yedek üsler aradıklarını söyledi.  

- İsrail’in Filistin, Suriye ve Lübnan topraklarındaki işgalini destekleyen; Trump yönetiminin BM kararlarına aykırı aldığı kararları teyit eden Biden yönetimi, Ruslarla uğraşmaya yeminli olduğu için şunu diyebiliyor: “Kırım’ın işgali uluslararası düzene küstahça bir hakarettir. Rusya’yı işgali derhal sona erdirmeye çağırıyoruz. İlhakı asla tanımayacağız.”  

Devanı >>>