11.10.2018 Perşembe
* Salon bulabilecek miyiz?
* Emniyet programın yapılmasına izin verir mi?
* Program esnasında birisi ters bir laf eder de bizi zor durumda bırakır mı?
* Salon almazsa, salondaki boşluklara sandalye ve tabure nasıl bulup da taşıyabiliriz?
* Konuşmacılarımıza yol ücretini sunduğumuzda nezaketsizlik etmiş olur muyuz?
* Kadınlara da yer ayırdığımızda erkekler gücenirler mi?
* Kadınlar erkeklerin yan tarafında mı yoksa arka tarafında mı oturtulsa daha uygun olur?
2000-2018 arası kültür programlarında temel endişeler şunlardır:
* Salonu doldurabilecek miyiz?
* Salonu dolduramazsak takviye insanı nerelerden taşıyabiliriz?
* Programı büyük salonda mı yoksa cep salonda mı yapsak daha iyi olur?
* STK ve öğrenci yurtlarından taşımalı dinleyici getirtebilir miyiz?
* Belediye Başkanı da programa katılırsa şayet, personeli salon boş gözükmemesi için oraya taşısak nasıl olur?
* Okullardan öğrencileri dersten alarak buraya götürsek fena mı olur?
* Sosyal medyada duyurusu yapıldı mı?
Görüyorsunuz işte, dün programı takip edecek insan vardı, fakat programı yapacak salon yoktu, bugün salon var insan yok!
Bütün programların düzenleyenler için tek bir endişesi var bugün: Ya salonu dolduramazsak?
ŞAİRLER KARANLIKTA GÖRÜLMEZLER
?Şairler karanlıkta görülmezler.´ Kim söylemiş diye merak ediyorsunuzdur bu sözü eminim. Farz edelim ki bu sözü Wittgenstein ya da Walter Benjamin söylemiş ne değişir?
Anlamından ve öneminden bir şey kaybolur ya da anlamına anlam katılır mı? Hiç sanmıyorum. Şayet daha önce gök kubbe altında söyleyen bir kimse olmamışsa bu sözü ben söyledim. Yani harfiyen bana ait.
İçimizden biri en güzel ve en hakikatli sözleri söylese bile bir anda anlamını yitiriveriyor. Çünkü içimizdeki kişi sürekli yüzgöz oluşumuzdan dolayı büyüsünü ve gizemini yitirmiş kişidir artık. Ağzından çıkanın da ağzına girenden bir farkı yoktur.
İçimizdeki ya da aramızdaki şair karanlıktadır. Herkesi gören gözler onu bir türlü göremez.
Görse de o kişi değildir gözün gördüğü. Şairler karanlıkta görülmezler; çünkü onlara sahtesi ile gerçeği arasında bir karartma uygulanmıştır. Şairler karanlıkta görülmezler; çünkü sözün yere düşürüldüğü bir çağda herkesin bakışı yere çivilenmiştir. Şairi görecek gözler öbür dünyaya kalmıştır.
Karanlık görülmezdir; şair bu görülmez içerisinde yalnızdır. Karanlık şairden değil, şaire doğru yönelmektedir. Kalabalık karanlıktır, verili dil karanlıktır, pazar da pazarlık da karanlıktır.
Döviz kurları, lig fikstürleri, hava durumları, emisyon hacmi, üç çocuklu bir ailenin yoksulluk ve açlık sınırı karanlıktır. Şair bu karanlıkta el yordamıyla değil dil yordamıyla dolaşır.
Akla gelmez, söze katılmaz, kayıtlara geçmez, listelerde yer almaz? Bu karanlıkta onları seçebilecek göz bile karanlığa karışmıştır.