Şair Cahit Zarifoğlu, vefatının 33'üncü yılında Hacıosman Korusu'nda İspanya'dan 3 hafta önce getirilen ve bin yaşında olduğu tahmin edilen zeytin ağacının altında düzenlenen etkinlikte, şiirleri okunarak yad edildi.
"Yedi Güzel Adam" şiiriyle hafızalarda ve gönüllerde yer bulan şair ve yazar Cahit Zarifoğlu, vefatının üzerinden geçen 33 yılda dostları tarafından unutulmadı.
Hacıosman Korusu'nda Çocuk Vakfı tarafından gerçekleştirilen etkinlikte, şairler Adem Turan, Ali Ayçil, Atakan Yavuz, Bülent Parlak, Cengizhan Orakçı, Hüseyin Akın, Hüseyin Karaca, İshak Aslan, İsmail Karaca, Mustafa Ruhi Şirin, Ömer Erdem, Şadi Kocabaş, Şakir Kurtulmuş ve Şeref Bilsel, Zarifoğlu'nun şiirlerini okudu.
Diğer şairler Cahit Zarfioğlu'nu vefatının 33'üncü yıl dönümünde yalnız bırakmadı.Anadolu Ajansı
İspanya'dan 3 hafta önce getirilen ve bin yaşında olduğu tahmin edilen zeytin ağacının altında düzenlenen etkinlikte konuşan Çocuk Vakfı Başkanı yazar Mustafa Ruhi Şirin, Cahit Zarifoğlu'nun şiiriyle hem kendi kuşağını hem de kendinden sonrakileri etkilediğine dikkati çekerek, "Bu onun gövdeli şiirler kaleme almasından kaynaklanıyor. Bütün şiirleri dille kendini gerçekleştiren gövdeler bunlar, birisi acı gövdesi, birisi aşk gövdesi, diğeri de metafizik gövde. Zarifoğlu'nun şiiriyle ilgileneceklerin onun dilinden yolculuğa çıkması gerekiyor." dedi.
Şirin, Zarifoğlu'nun şiirini bitmemiş bir şiir olarak gördüğünü ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok genç yaşta 4 kitap yayınlamış. Bu da onun şiirinin varacağı bir yer olduğunu düşündüğüm içindir. Ona derin saygı duyduğum için bunu ifade etmek istiyorum. Ankara'dan çok derin bir burukluk içinde ayrılması ve kendi başına kalmak istemesi şiirine yönelikti. Çünkü 'Zarifoğlu şiiri anlaşılmazdır' gibi yakıştırmalar onu çok incitmiştir. Dört Yaprak bu bağlamda bir savunma Dergisi de olacaktı. Bugün buraya katıldığınız için hepinize çok teşekkür ederim. Hepimiz bir vefa ödevi için geldik. Ama şunu da düşünelim, biz gittikten sonra vefalı dostlarımız olacak mı? Bunun için kalplerimizi yaklaştırmamız gerekiyor. Kalplerimizi yaklaştırmadıkça şiiri de anlayamayız."
Cahit Zarifoğlu'nun Türk edebiyatına çocuk şiiri anlamında çok önemli katkıları olduğuna vurgu yapan Şirin, Cahit Zarifoğlu'nun vefatından 33 sene sonra şairleri bir araya getirmesinin de şiirdeki başarısını ortaya koyduğunu ifade etti.
Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara´da Maraşlı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının memuriyeti dolayısıyla ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş'´ta tamamladı.
İçe kapanıklığına, dalgınlığına, zeki olmasına karşın alabildiğine inatçıydı. Lise yıllarında arkadaşlarına cebir, geometri dersleri verdi. Fakat bir yıl edebiyat ve cebir derslerinden, iki yıl da yalnız cebir dersinden sınıfta kaldı. İnat etti ve kitapların kapağını açmadı. Edebiyat sınavına girip, hiç bir soruya cevap vermezdi. Cebir sınavlarında da aynı tutumu sürdürdü. İşte bu süreçte bir yandan şiir yazarken bir yandan da mahalli gazetelerde çalışmaya başladı.
Yine lise yıllarında güreş sporuna ilgi duydu ve Maraş Güreş Kulübü'ne kaydoldu. Çok iyi güreş tutan Zarifoğlu, lise son sınıfta pilotluğa merak saldı; Pilot olma sevdasına kapılan Zarifoğlu. Sonunda bir yolunu bulup Türk Kuşu Kampı´'na katıldı. Üç ay kurs gördü ve C brövesini aldı. Planörle uçtu ve motorsuz uçak kullanmaya başladı.
Ayrıca lise yıllarında okul dergisi olan Hamle'de şiirleri yayınlandı sonra da İstanbul'´daki edebiyat dergilerinde yayınlanmaya başladı. 1959 yılında Maraş'´ta bir yıl vekil öğretmenlik yapan Zarifoğlu, akabinde Maraş Lisesi´'ni arkadaşlarından üç yıl gecikmeyle bitirdi ve 1961 yılında İstanbul´'a geldi.
İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kaydoldu. Bir yandan üniversite öğreniminin yanı sıra şiir yazmayı da sürdürdü, bir yandan da hayatını sürdürmek için çalışmaya başladı. Yol Dergisi'´nde musahhihlik yaptı (1964). Bab-ı Ali´'de Sabah Gazetesi´'nde teknik sekreter olarak çalıştı. (1967).
Zarifoğlu´ nun, kendine ait tutkuyla bağlandığı çok şey vardı. İnsanlara kayıtsızlığına, umursamazlığına karşı sevdiklerini de tutku derecesinde sever, bağlanırdı. Şair, serüvenci, girişimci ve gezgin bir ruha sahipti. 1967 yılında Avrupa´'nın belli başlı ülkelerini bir uçtan diğer uca gezip yeni dostluklar edindi.
Şiirlerini Papirüs, Yeni Dergi, Türk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayımladı. Nihayet söz konusu edebiyat dergilerinde yayınlanmış olan şiirlerini kitaplaştırmak istedi. Borç dert, aç kalma pahasına şiirlerini kitaplaştırdı: “İşaret Çocukları”… (1967).
Şair´in, İşaret Çocukları'yla başlayan şiir serüveni Yedi Güzel Adam ile sürmüş ve Menziller'de odaklanmıştır.
1986´'da ise, şairin son şiir kitabı olan Korku ve Yakarış yayımlandı. Yaşamak´la ölüm arasında korku ve ümidi bir yay gibi geren, gerdikçe daha bir zarifleşen, şiirleşen ve gizemli bir dünyanın fotoğrafını çekmeye başlayan şair, 1987 yılı başında hastalandı ve 7 Haziran 1987´de hayatını kaybetti.
Kaynak: tr.euronews.com