Alpay’ın konuk olduğu programdan bir bölüm şöyle:
“Ölmek için, İsrail’e karşı yapılacak operasyona gönüllü oldum.”
“Suriye ve Filistin Kurtuluş Hareketi içerisinde geçirdiğim toplam 9 ayda kendimi bir çıkmazın içinde görüyordum. Bir yandan Türkiye’de bir komünist devrim yapma düşüncesine olan bağlılığım bir yandan da Türkiye’deki karım ve ilk çocuğumuz olan kızıma karşı duyduğum özlem ve bağlılık beni müthiş bir açmazın içinde tutuyordu.
Artık benim için bu açmazdan kurtuluşun sadece ve sadece ölümle mümkün olabileceğini düşünmeye başlamıştım. O zaman beraber bulunduğum Filistin Kurtuluş Örgütü’nün yöneticilerine ‘Ben İsrail’e yapılacak ilk operasyona gönüllü olarak katılmak istiyorum’ dedim. Bu operasyonda mutlaka ölmeyi ve bu ıstıraptan kurtulmayı umut ediyordum.”
“Ömrünüzün ciddi bir kısmını devrimci militan olarak geçiriyorsunuz. Gerilla eğitim almaya Filistin’e gidiyorsunuz. Ülke içinde pasaportsuz, kaçak şekilde geziyorsunuz. Tüm bunlardan ceza almanız beklenirken Zaman Gazetesi‘nde yazdığınız için 2 sene ceza alıyorsunuz…”
“Efendim bu sorunun cevabı: ‘Kaderin cilvesi.’ Silahlı mücadeleyi savunan bir devrimci olarak arandığım sırada Türkiye’den kaçıp batıda İsveç’te bir siyaset bilimi doktorası yapma fırsatını buldum. Fakat bu süreç içinde tabi bu eski düşüncelerimin hepsini terk ettim. Bunların son derece yanıltıcı görüşler olduğu sonucuna vardım. Derken dünyada benim görüşlerimi doğrulamaya başladı.
Çin komuta ekonomisinden vazgeçti. Bir komünist partisi iktidarı altında piyasa ekonomisi kurmaya başladı. Derken Sovyetler Birliği “Yandım Allah!” deyip komünist rejimi bir kenara attı ve yerine fevkalade milliyetçi, otoriter bir rejimin temellerini attı. Doğu Avrupa’da tek tek komünist partilerin tahakkümünden kurtularak Avrupa Birliği üyesi oldular.
Dünya müthiş bir değişiklik yaşadı. Bakın benim altını çizmek istediğim bir konu var. Dünyamızın nüfusu, 2. Dünya Savaşı sonundan 21. yüzyılın başına gelinceye kadar ki 55-60 senelik bir süreç; 3,5 milyardan 7 küsur milyara çıktı. Demograflara göre böylesine büyük bir nüfus patlaması bir daha asla yaşanmayacak. Dünya nüfusu 10 milyar civarında stabilize olacak. Dolayısıyla bu büyük patlama yaşanan büyük değişikliklerin de altyapısını oluşturuyor.
Yani o büyük nüfus patlamaları bütün rejimleri değiştirdi. Bütün o güne kadar varsayılan gerçekleri sorgulanır hale getirdi. 30-40 yaşlarında bir Türk aydını olarak dünyada olup bitenleri anlamaya çalışınca çok değişik fikri yapılanmalardan geçtim. Dünyanın geçirdiği büyük değişimleri anlamaya çalışmanın sonucu olarak da bunlar görülebilir diye düşünüyorum.”
Hikayemin Sonu
“Benim bir hikayem var gerçekten. Bugün 80 yaşına geldim ama 20’li yaşlarımdan beri bir Türkiye’yi anlamaya çalışan, Türkiye’yi yorumlamaya çalışan bir çaba içinde oldum. Bu macerayı anlatmamın gelecek kuşaklar için özellikle önemli olduğunu düşündüm. Adeta bunu kendimde bir sorumluluk olarak gördüm. Çünkü malum hikayeye kıyısından, köşesinden, ortasından, yanından katılmış insanlardan biriyim.
Ben de bu tecrübelerimi mutlaka kağıda dökmek ve bir nevi gelecek nesillere bırakmak istedim. Bunu yaparken de kamusal hayatımdan bahsettim. Özel hayatım da rahmetli karıma endeksli olduğu için bu kitabın ortaya çıkışını ve bitişini Fatma’ya endeksli olarak anlattım. Yani özel hayatımla kamusal hayatımı geçen yönleriyle iki kitap da topladım. Birincisi çıktı. ‘Bir Hikayem Var.’ İkinci kitabın da ocak ayında çıkması planlanıyor. Onun adı da ‘Hikayemin Sonu.’
Benim hikayem Fatma’ya endeksli bir hikayedir. Fatmacığım maalesef 2018 senesinin ekiminde vefat etti. Ondan sonrası için ben, uzatmaları yaşıyorum diyebilirim. Onu toprağa verdiğimiz gün ‘Bundan sonra Fatma ile yaşadıklarımı yazacağım ve dünyaya veda edeceğim’ dedim. Ve bu kitaplarla da o sözümü yerine getireceğim.”