22. 07. 2018 Pazar
Son haftanın ana meselelerinden bir tanesi ama ülkemiz ve milletimiz için önemi çok büyük. Önüne gelen doktora hemşireye saldırıyor. Hatta ölümüne vuruyor, kırıyor, döküyor hatta öldürüyor.
Hocalarımız bizlere daha tıbbiyenin ilk yılında hatta ilk derslerimizde hasta haklı prensibini öğrettiğinden olsa gerek bu canilere karşı hep müsamahalı olmayı yeğledik. Terbiyemiz nezaketimiz ve mesleğimizden dolayı da başka türlü davranamazdık.
Hastanede çalıştığım yıllarda benzer taciz ve saldırılara muhatap olmuş bir hekim olarak son zamanlarda dozu artan saldırıların müsebbibinin uygulanan hatalı sağlık politikalarında olduğunu görüyorum.
Devletimiz son 15 yılda hakketmediğimiz kadar negatif ayırımcılıkla bizleri cezalandırdı desem yanlış olmaz. Mesleki faaliyetlerimizde yanlışlarımız elbette olmuştur. Belki yetişme ve yetiştirilme tarzımızdan kaynaklı zaaflarla da imtihan edilmişizdir. Amenna.
Bu kadar cezayı hakkettiğimizi düşünmüyorum.
Daha fazlasına dayanacak gücümüz tahammülümüz ve sabrımız da yok.
Nasıl anlaşılırsa anlaşılsın.
İsyan olarak bile algılansın.
Yeter ki, bu zulüm artık bitsin.
Öğrencilik yıllarımızda 12 Eylül öncesi okula giderken arkadaşlarımızla helalleşir ve öyle ayrılırdık. Akşama sağ salim eve dönme ihtimalimizin azalması nedeni ile bu çareye başvurur olmuştuk.
Şimdi de durum sanki bundan farksız hâle geldi.
Sağlık ordusu bu şekilde daha fazla yıpratılmamalı.
İşin maddi boyutunu ve özlük haklarımızı çoktan unuttuk.
Moral ve motivasyona ihtiyacımız var. Devletimizin güvenlik şemsiyesi altında ve güvende olmak istiyoruz.
Bu bizlere çok görülmesin.
Yeni bakanımızdan umutluyum. Hızlı başladı. Çare ve çözüm için kolları sıvadı.
Geçmiş dönemlerde de benzer açıklamalarla avutulduğumuz için sonuç odaklı bir duruş ve devamlılık bekliyoruz.
Acillerimiz derhal kendi görev ve sorumlulukları ile ilgili misyonuna kavuşturulmalı. Aile hekimliği ordusunun mensupları reçete memurluğu görevlerinden asli görevlerine döndürülmeli.
Hekimlerimizin zırt pırt şikâyetlerle soruşturulmasının önü tıkanmalı ve işini yapanla yapmayan, havanda su dövenle, mesleki etiğe riayet edenler ayıklanmalı.
Alo 184 sabim, mabim vs. gibi ispiyonculuğu özendirici hatlara derhal son verilmeli. Bu hatlarda çalışan kendini bir şey zannedenlerin daha fazla ekmeğine yağ sürülmemeli.
Süs biberleri, ibrikçi başları, yağdanlıklar ve durumdan vazife çıkarıcı güruhun işgalci asalakları acilen bulundukları makamlardan azledilmeli.
Devir iş yapma devri. Ellerimizi taşın altına sokarak çare ve çözüme yardımcı olma devri.
Sağlık ordusunun moral ve motivasyonu düzeltilmediği ve bu ordudan hizmet alanlarla meslektaşlarımızın arasındaki soğukluk giderilmediği sürece yaptığımız hizmetlerin karşılığı olan sağlıklı toplum olma şansımız hayal olmaktan öteye taşınmaz kanaatindeyim.
Son 15 yıllık sürede uygulanan sağlık politikaları ile kazanımlarımızı ve kaybettiklerimizi terazinin kefesine koyduğumuzda her iki kesimin de kaybettiğini görmeliyiz. Kazananın kim olduğunu açıklamaya gerek yok.
Mesleki faaliyetlerimin kazandırdığı nerede ise kırk yıllık bilgi ve tecrübe birikimim bana bu makalede bu gerçeklikleri yazmamı sağladı.
Yanlışlarımız elbette olacak. Önemli olan yanlışları bulup düzeltme erdeminde olmamız.
Günlerdir sosyal medyada yazılıp çiziliyor. Çare ve çözüm önerileri birbirini kovalıyor.
Zaman icraat zamanı.
Daha fazla beklemeye tahammülümüzün olmadığı biline diye bu satırlarla durumu özetlemeye çalıştım. Bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.
Kaynak: Yeni Akit.com