Tarih: 07.06.2018 01:38

SAADETTEN KÜRT RAPORU: SİVİL ÇÖZÜM PAKETİ

Facebook Twitter Linked-in

Saadet Partisi, uzun süredir üzerinde çalıştığı ancak çatışmalı ortam ve Afrin harekatı nedeni ile açıklamayı ertelediği ?Kürt Meselesi´ne çözüm raporunu dün Diyarbakır´da açıkladı. SP lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu´nun açıkladığı rapor üç ana başlıktan oluşuyor. Raporda çözüm politikalarında çerçeve ?hak, adalet ve kardeşlik´ olarak belirlendi ve ?farklılıkları koruyarak saygı ve hoşgörü kapsamında bir arada yaşama´nın önemine sıklıkla vurgu yapıldı.

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi´nin çağrısıyla gerçekleştirilen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı Diyarbakır toplantısında konuşan Karamollaoğlu Türkiye´deki insanların saadetinin ?temel insan haklarının kâmil manada sağlanmasıyla mümkün olduğunu´ söyledi. ?Kürt Meselesi´nin Türkiye´nin en önemli ve hayati meselelerinden biri olduğunun altını çizen SP lideri ?Kürtlerin temel haklarının inkâr edilmesi ve adeta asimilasyona maruz kalması, etnik problemleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sosyo-ekonomik olarak geri bırakılması da kalkınma sorununu ortaya çıkarmıştır. Hem kimlik hem de ekonomik geri bırakılmışlık terör örgütünün istismar edebileceği bir zemin oluşturmuş ve meseleyi daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir? diye konuştu.

AK Parti´nin 2013´te başlatıp, 2015´te ?buzdolabına kaldırdığı´ Çözüm Süreci´ne yönelik eleştirilerde de bulunan Karamollaoğlu, ?Toplumda umut oluşturan bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması, meseleyi iyice derinleştirmiş ve içinden çıkılması zor bir hale getirmiştir? ifadelerini kullandı. Çözüm sürecinin sona ermesinde ?AK Parti´nin oy hırsı, örgütün alan kazanma hırsı´nın en önemli neden olduğunu kaydeden SP lideri şöyle konuştu: Bu meselesinin çözüme kavuşturulması, ülkemiz ve bölgemiz açısından, büyük önem taşımaktadır. Zira sınırlarımızda yaşanan gelişmeler meselelerimizi kendi içimizde çözemediğimiz takdirde her türlü dış manipülasyona açık bir hedef konumuna gelmemize neden olacaktır. Bunun için öncelikle Kürtleri ötekileştiren yaklaşımlardan kaçınılarak, onları kucaklayacak bir söylem ve eylem geliştirilmelidir. Sonrasında ise bölge ülkeleri ve diğer aktörler ile bir araya gelinerek meseleye hak, adalet ve kardeşlik çerçevesinde bir çözüm üretilmelidir. Bu çerçevede, Türkiye´ye önemli görevler düşmektedir. Türkiye, Batılı güçlerin müdahalesine izin ve fırsat vermemeli, inisiyatif almalı, geçmiş birikim ve deneyimlerinden istifade ile birleştirici rolünü iyi kullanarak İran, Irak, Suriye gibi aktörleri de dâhil edeceği bölgesel birlikteliklere öncülük etmelidir.?

SP lideri Karamollaoğlu´nun açıkladığı Kürt Meselesi´nde çözüm raporu şu üç başlıktan oluşuyor:

1-TEMEL İNSAN HAKLARI VE ADALET

I. İnancı, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza temel insan hakları herhangi bir pazarlık konusu yapılmadan tanınacaktır.

II. Anadil eğitiminin ve anadil kullanımının önündeki engeller kaldırılacak ve bu haklar anayasal güvence altına alınacaktır.

III. İfade özgürlüğü, şiddet barındırmadığı sürece, her türlü farklı görüşün özgürce ifade edilebileceği şekilde genişletilecektir.

IV. Milletvekilleri ve belediye başkanları hakkında herhangi bir iddia varsa gereği hukuk devleti çerçevesinde yapılacaktır.

V. Temsilde adaletin sağlaması? milletvekili seçimlerinde barajı kaldırılacak.

VI. Tahkikatlar sebebiyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanların yerine, mevcut partileri kapatılmamışsa, meclis üyelerince seçim yapılacak, aksi takdirde en kısa sürede seçimler yenilenecektir.

VII. Şeffaf yönetim ve denetlenebilirlik unsurları artırılarak yerel yönetimler güçlendirilecektir.

2-EKONOMİ VE KALKINMA

I. Özel kalkınma programları hazırlanacak, kamu kurumlarının koordinasyonu titizlikle uygulanacaktır.

II. İşsizliği önleyecek, istihdamı artıracak proöelere öncelik verilecek.

III. Tutarlı sanayi hamleleri planlanacaktır.

IV. Meslek ve teknik liselerin sayısı artırılacaktır.

V. Tarım ve hayvancılığı canlandıracak politikalar acilen geliştirilecektir.

VI. Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında, başta sınır ticareti olmak üzere, siyasi, sosyal, ticari münasebetler ileri düzeyde geliştirilecektir.

VII. Köylerinden göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın geri dönüşünü sağlamaya yönelik politikalara hız verilecektir.

VIII. Çatışmalardan zarar gören esnaf ve vatandaşlarımızın zararları ivedilikle karşılanacaktır.

3- İÇ BARIŞ VE GÜVENLİK

I. Öncelikle; akan kanın durması, şiddetin son bulması için tüm alanları kapsayan, bütüncül ve kapsamlı, bir anlayış ve strateji belirlenecektir.

II. Toplumun her kesiminden insanları kapsayan etkin istişare mekanizmaları oluşturularak, çözüme yönelik teklif ve önerilerin açık yüreklilikle konuşulması sağlanacaktır.

III. Bütün siyasi partilerin, STK´ların, medya kuruluşlarının, kanaat önderlerinin ve etkili fertlerin katkı yapacağı bir platform oluşturulacaktır.

IV. Etkin bir medya ve iletişim stratejisi hayata geçirilecektir. Medyada çözüm odaklı, umut ve ufuk veren haberlere daha çok yer verilmesi özendirilecektir.

V. Birlik ve beraberliğin sağlamlaşması için projeler geliştirilecek.

VI. Her türlü ırkçılık ve tekebbürden uzak, milletimizin temel değerleri ve medeniyet perspektifi üzerinden bir eğitim modeli uygulanacaktır. 

VII. Medreselerin resmi statü kazanmaları ve mezunlarının ilahiyat denkliği almaları için mevzuatları gözden geçirilecektir.

VIII. Kamu düzeni ve güvenliğinden taviz yok.

IX. Devlet tarafından alan hâkimiyeti tam olarak sağlanacak ve farklı yapılanmaların bölge halkı üzerinde tahakküm kurması engellenecektir.

X. Devlet, kamu düzenini tesis ederken, hukuktan ayrılmayacaktır. Yaşanması muhtemel insan hakları ihlallerinin, ilgili kamu kurumları ve yargı tarafından etkin olarak denetlenmesi sağlanacaktır.

XI. Operasyonlar da duvarlara, yazı yazılması gibi rencide edici davranışlara asla izin verilmeyecektir.

XII.Güvenlik güçlerinin olumsuz dil, üslup, tavır ve davranışları sebebi ile bölge halkının devlete olan bakışını menfi yönde etkilememesi için gerekli tedbirler alınacaktır.

XIII. Güvenlik birimlerine ve tüm kamu görevlilerine psikoloji, sosyoloji, halkla ilişkiler, bölgenin değer/inanç/kültür yapısı, insan hakları ve hak ihlalleri gibi konularda eğitimler verilecektir.

XIV. Nitelikli kamu personelinin istihdamını ve bölgede kalma süresini artırmaya dönük teşvikler hayata geçirilecektir. XV. Provokasyon yapmak için fırsat kollayan ve farklı kimliklerle bölgede bulunan yabancı ajanlara müsamaha gösterilmeyecektir.

XVI. Bölge üzerinde emelleri olan, bu çerçevede bölgenin istikrarsızlaşması için teröre her türlü yardımı yapmaktan geri durmayan her ülke ve yapı ile ilişkilerimiz gözden geçirilecektir. 

 

İZLENİM/YILDIRAY OĞUR: ?Sizin görüşünüz farklı olabilir, saygı duyarım, ben böyle düşünüyorum?

 

Bir fail-i meçhule kurban gitmiş Behçet Cantürk´ün kurduğu Diyarbakır´ın en eski otellerinden Demir Otel´in altın varaklı süslemeleri olan salonu bundan üç yıl önce AK Parti´nin düzenlediği çözüm süreciyle ilgili bir çalıştaya ev sahipliği yapmıştı.
 
Üç yıl sonra artık çözüm süreci yok, AK Parti Kürt sorununun çözümünden, anayasanın vatandaşlık tanımının değişmesinden bahsetmiyor. Parti sözcüleri, MHP ile ittifak halinde seçimlere giderken zaman zaman ortaya atılan yeni çözüm süreci iddialarını da şiddetle reddediyorlar.
 
Üç yıl önce AK Parti´den duymaya alıştığımız sözleri ise aynı salonda bu kez partisinin Kürt sorununa çözüm raporunu açıklayan Saadet Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu´ndan dinledi Diyarbakır.
 
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi´nin düzenlediği toplantıda masanın etrafında Diyarbakır ve çevre illerin ticaret odası, baro, insan hakları ve kadın derneklerinin  başkanları vardı.
 
Geçen hafta kanaat önderleri ile iftar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan daha çok bölgenin dini ve aşiret liderleriyle bir araya gelmişken, Temel Karamollaoğlu şehrin muhtemelen Milli Görüş çizgisiyle yolu hiç kesişmemiş sivil toplum örgütleriyle biraraya gelmişti.
 
Toplantının moderatörlüğünü yapan DİTAM yöneticisi Sedat Yurttaş, 1991´de Meclis´e giren ve daha sonra hapis yatan DEP´li vekillerden.
 
Masanın etrafında Saadet Partisi´nin İstanbul 3. Bölgeden aday gösterdiği eski HDP milletvekili Altan Tan, Diyarbakır birinci sıradan aday gösterdiği eski Cizre Belediye Başkanı, ANAP ve AK Parti´den vekillik yapmış Haşim Haşimi, Mazlumder´in eski genel başkanı ve Saadet Partisi Antep birinci sıra adayı Ahmet Faruk Ünsal ve partinin genç yöneticilerinden Diyarbakır ikinci sıra adayı Bülent Kaya da vardı.
 
Saadet Partisi ve Temel Karamollaoğlu´nun bu seçimlerde hedef kitlesi arasında AK Parti küskünleri dışında, gösterdiği Kürt adaylarla oylarını artırmayı hedeflediği Kürt seçmenler de var. O yüzden bu rapora ve toplantıya büyük önem veriyorlar.
 
Kürt seçmenlere konuşurken Türk seçmenlerin de onu duyduğunu unutmadan hazırlanmış rapor, meselenin adını, raporun adı olarak koymaktansa çekinmemiş: Hak ve Adalet Ekseninde Kürt Meselesi.

Geçen hafta Diyarbakır´daki mitinginde Kürt sorunu tanımını neden kullanmadıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ardından Karamollaoğlu meselenin adını koyarak konuşmayı  tercih etti. 
 
Aslında bunu 1991´de Refah Partisi kongresinde hareketin kurucusu Erbakan da yapmış, anadilde eğitimi savunmuş,  Bingöl´de bir mitingde yaptığı konuşmada ?Sen ne mutlu Türküm diyene dersen Kürt de ne mutlu Kürdüm diyene der? dediği için yargılanmıştı.
 
Karamollaoğlu da bu özgüvenle ?Tarihsel süreç içinde Kürtlerin kimlikleri inkar edildi, adeta asimilasyona uğratıldılar? diyerek başladığı konuşmasını  ?90´larda Diyarbakır, Lice, Şırnak´ta yaşanan zulümler, faili meçhuller ve Uludere Katliamı´ndan? bahsederek sürdürdü.

Sanki salon üç yıl önce çözüm sürecinde bir AK Parti yöneticisini dinliyor gibiydi.
 
Çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasına  ?Plansızlık, yol haritası eksikliği, temel insanı haklarının pazarlık konusu yapılması,  ortak paydaların değerlendirilmemesi, mevcut muhatapların tutarsızlıkları ve eksiklikleri, güvenlik zaafiyeti, Suriye politikasında öngörüsüzlük ve stratejik hatalar? ın sebep olduğunu, çözüm sürecini Ak Parti´nin oy, örgütün ise alan kazanmak için kullandığını söyledi.
 
Kendi çözüm modelini anlatırken en dikkat çekici öneriler ise anayasa değişikliği, anadil hakkına anayasal güvence vermek, şiddete başvurulmadığı sürece her fikre özgürlük, yerel yönetimleri güçlendirmek, kayyum uygulamasına son vermek (görevden alınan belediye başkanları yerine belediye meclislerinde seçim yapmak ya da seçime gitmek), barajı kaldırmak, tutuklu vekiller ve belediye başkanları için hukukun üstünlüğü ilkesini uygulamaktan bahsetmesi oldu.
 
Bölgesel bir sorun olarak tarif ettiği Kürt  meselesinin çözümü için Türkiye, İran, Irak, Suriye arasında diyalog önerdi.
 
Yıllardır Kürt sorununa çözüm için benzer cümlelerin sıklıkla duyulduğu salondaki STK temsilcilerinin ilk defa siyasetçilerden duydukları sözler değildi bunlar.
 
Özellikle çözüm süreci gibi bir tecrübeyi yaşadıktan sonra.
 
Ama salondakilerin beklentilerinin altında kalsa da konuşulanlar ve öneriler Türkiye´nin mevcut ortalamasının epey üstündeydi.  
 
O yüzden söz alan konuşmacılar bunları bir cumhurbaşkanı adayı ile rahatça, özgürce, sakince ve cesurca konuşulabilmenin kıymetinin altını çizdiler.
 
Tek tek sorulara cevap veren Temel Karamollaoğlu sık sık ?Sizin görüşünüz farklı olabilir, saygı duyarım, ben böyle düşünüyorum, bunun üzerine bir kere daha düşüneceğim? gibi cümleler kurdu.
 
Galiba Karamollaoğlu´nun farkı tam da bu. Söylediklerinin içeriğinden çok söyleme şekli, demokrat tavrı ve üslubu. 
 
O yüzden salonda daha çok HDP çizgisine yakın olan STK temsilcilerinden gelen eleştiriler karşısında gülerek ?Rapor pek heyecan yaratmış gözükmüyor, ama ben heyecanlıyım. Bazen fazla heyecan yaratan şeyler tepki de çekebilir. Bu meselenin bizim için önemli olduğuna inanın? demesi belki de bütün toplantının ana mesajıydı. ?Bir bölge adı olarak Trakya kullanılıyor neden Kürdistan kelimesi de kullanılmasın? sorusuna verdiği ?Kelimelere takılmayalım. Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir bölge anlamında kullanılmasında şahsen benim çekincem olmaz? cümlesi ise beklenti çıtası yüksek salondan dahi alkış almayı başardı.
 
Saadet Partisi, Karamollaoğlu´nun popülaritesi ve gösterdiği Kürt adayların temsil gücüyle 90´lardan beri varlık gösteremediği bölgede ilk defa bütün hesaplarda yer almayı başarmış durumda.
 
Partinin Diyarbakır´daki en büyük kozu 1 Kasım seçimlerinde bağımsız aday olarak girdiğinde bile 10 binin üzerinde oy alan Haşim Haşimi. Diyarbakır´da düzenlenen e-mitingde salonu dolduran çoşkulu kalabalığın çoğu da seyit olan Haşimi´ye bağlı Kadiri dergahının bağlılarıydı. İttifak sistemi Diyarbakır´da Millet İttifakı´na bir vekil getirebilir. Bu vekil 1 Kasım seçimlerine yine bağımsız aday olarak giren ve şimdi İyi Parti´nin birinci sıra adayı olan Salim Ensarioğlu ve Saadet adayı Haşim Haşimi´den en yüksek oyu alan aday olacak. Çünkü ittifakın vekil çıkarmaya yetmeyen oyları en yüksek oy almış adaya yazılacak. İtttifak oyları Batman´da Faris Özdemir, Antep´te Faruk Ünsal´a da yarayabilir.
 
Bölgede Saadet Partisi´nin vekil potasına girmesine en büyük yardımı AK Parti´nin bölgedeki vekil listeleri yapacak gibi görünüyor.
 
Listelere büyük bir tepki var. Aday adayı olmasına rağmen Galip Ensarioğlu, Abdurrahman Kurt, Ulu Camii imamı Saim hoca gibi isimler listelerde kendilerine yer bulamadılar. Bölgedeki diğer illerde de listelere benzer tepkiler yükseliyor. Ama bunun 1 Kasım, 16 Nisan´da oyunu artıran AK Parti´nin oylarına ne kadar yansıyacağı, Saadet ve Diyarbakır ve Batman´da bağımsız adaylarla seçime giren Hüda Par´a ne kadar kayma olacağı meçhul. Muhtemelen Erdoğan´ın oyları, bölgede AK Parti´den yüksek çıkacak.

HDP´nin dışarıdan, sosyalist ağırlıklı listeleri de benzer eleştiriler alıyor. Fakat  baraj riski, Selahattin Demirtaş´ın hapiste olması, ilde sevilen bir doktor olan Selçuk Mızraklı´nın ilk sıra adayı olması 1 Kasım´dan 16 Nisan referanduma gerileyen HDP oylarını toparlamış gözüküyor. CHP adayı Muharrem İnce de yaptığı jestlerle bölgede sempati toplamayı başarmış. HDP seçmenin bir kısmı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İnce´den yana oy kullanabilir. 

Bölgede Karamollaoğlu´nun topladığı sempati partinin ve kendisinin alacağı oyların çok üstünde. Haşim Haşimi´nin Diyarbakır´da bir rüzgar yakaladığı görülüyor. Herkes az ve kısık sesle konuşuyor. İki oy hakkı seçmene stratejik oy kullanmak için imkan veriyor. Dip dalganın derinliği ancak sandıklar açılınca ortaya çıkacak.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —