S-400 ve ertesi gün senaryoları

Karar.com´dan Mustafa Karaalioğlu yorumlardı.

S-400 ve ertesi gün senaryoları

En başından beri S-400 kararına karşı açık ve gizlenmeyen bir kaygı vardı. Bugün bile sistemin teslimatı başladığı halde kaygılar devam ediyor. Ediyor etmesine ama neticede bu satrancın kaderini ve başarısını belirleyen hamle Türkiye´nin Rusya´dan almaya karar verdiği füze savunma sistemini topraklarına indirip indiremeyeceğiydi. İndirdi... Özelikle ABD´nin açık itirazlarına rağmen bunu yapmaktan geri durmadı; kararından vazgeçmedi veya teslimatı geciktirme yoluna gitmedi.

S-400´ün Ankara´ya gelmesi diplomatik ve askeri olarak önemli bir karardır. Batı ittifakı içinde yani NATO ve ABD hattında bir yenilgi, Türkiye açısından da cesaret olarak kaydedilmelidir. Sistemin Türkiye´ye faydaları ve buna mukabil kaybettirecekleri hesabını yapmanın ötesinde bunu yapabilmiş olmak tek başına değer taşımaktadır. Toplamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın kararlı tutumuyla mümkün olan bir hamleden söz ediyoruz. Çünkü, sadece sivil uzmanların itirazlarına karşı değil devlet içinde de bu alışverişi iyi bir karar olarak görmeyenlere rağmen neticeye ulaşmıştır. Son olarak ABD Başkanı Trump´a Türkiye´nin haklılığını söylettiği Osaka görüşmesinden sonra Cumhurbaşkanı´nın önünde bir engel kalmamıştı. Dün de bu görüldü?

***

Peki, kim ne kazandı ve şimdiden sonra ne olacak?

1-) ABD yönetimi elbette bir ölçüde reaksiyon gösterecektir ancak bunun yakıcı bir yaptırım paketi olmayacağını söyleyebiliriz. Belki en hafif yaptırım paketi uygulanacak ve en fazla da F-35 projesinden ?bir süre için? dışlanacağız. Şartlar değiştiğinde -ki bu çok kolay mümkün olabilir- projeye dahil olma ihtimalimiz yüksektir. Bununla birlikte, S-400´e karşı F-35 kaybı Türkiye için tercih edilecek bir senaryo değildir. Önümüzdeki dönem bunun gerçekleşmesi çabalarına tanık olacağız. İki ülke arasındaki her düzeyde görüşmelerin merkezinde F-35 meselesi olacaktır.

2-) Ekonomi zaten problemli olduğu için bir yaptırım olsa bile bunun etkileri belirgin olmayacaktır. Türk ekonomisinin muhtemel CAATSA (Amerika´nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) yaptırımlarından daha öncelikli halledilmesi gereken problemleri vardır. Sıra yaptırıma gelinceye kadar atmamız gereken adımları atmadıkça ekonomi zaten problem yaşamaya devam edecektir. Yani, S-400´ün ekonomiye etkileri bahsinde ?ha bir eksik ha bir fazla? durumundayız?

3-) Elbette bir ve ikinci maddedeki tahminler Trump´ın son sözleriyle yakından ilgilidir. Pentagon´un bu teslimatı ne kadar ölüm-kalım meselesi haline getireceği ve Beyaz Saray´ın reaksiyonu nasıl yöneteceği Türkiye´ye yönelik reaksiyonun hacmini belirleyecektir. ABD Başkanı´nın bilhassa dış politikada pek güvenilir olmadığı gerçeğini ıskalamamakla birlikte Erdoğan´a sempatisinin devam edeceğini varsaymamak için de bir neden bulunmuyor.

4-) NATO da bu işleme karşı ancak elinde Türkiye´yi cezalandıracak fazla enstrüman bulunmuyor. Üstelik, Türkiye gibi önemli bir ortağı yaralamak ve daha fazla küstürmek akıllıca olmayacaktır. İlk açıklamalarındaki itidalli üslup da bunu gösteriyor. Baştan beri yaptıklarına devam ederek, topu ABD´ye atacaklardır.

5-) Bu süreçte Türkiye´nin tutumu en çok ve en maliyetsiz şekilde Rusya´nın işine yaradı. Moskova, dünyanın gözü önünde Washington´a mükemmel bir gol attı. Buradan hareketle, başka NATO üyeleri olmasa bile ortada bulunan ve işaret bekleyen birçok ülkeye füze ve askeri teçhizat satma imkanı doğdu. Genel olarak bakıldığında ise, Kırım´ın ilhakıyla başlayan ve Suriye´nin zaptıyla gelişen ?Yapanın yanına kâr kalıyor´ serisinde yeni bir galibiyet elde etti. PutinObama´nın kararsızlığıyla girdiği yolda şimdi de Trump´ın dağınıklığı sayesinde stratejik ve diplomatik zaferler çıkarmaya devam edecektir.