Rusya’nın Suriye işgali ve İdlip’in sonu

Yeni Akit Gazetesi'nden Osman ATALAY ANALİZ ETTİ...

Rusya’nın Suriye işgali ve İdlip’in sonu

İhtiyar adamlar, savaş ilan ederler; fakat savaşan ve ölen gençlerdir ve her türlü meşakkat ve sıkıntıyı çeken de gençlerdir.

-Herbert Clark Hoover-

Rusya ve rejim uçakları, Suriye’de 9 yıldır sivillerin üzerine bomba yağdırıyor. Ortadoğu ve Asya halkları, ABD ve Rusya’nın bu coğrafyadaki katliamlarını hiç de unutacak gibi görülmüyor.

Yaşadığımız yüzyılda her şey akıllı telefon, tablet ve internet ile insanların birebir beyinlerine işleniyor… Ulusal trajedilerin unutulması hiç de kolay olmayacak.

Rusya, 2015 sonbaharında Suriye’de İran ve rejimin sıkışması sonucunda, Esed iktidarını ayakta tutan asıl güç olarak kabul edilirken bu durum bölgede İran’ın rejim üzerindeki nüfuzunun gerilemesi olarak kabul görüyor.

İran’ın 2012 yılından beri Suriye topraklarında İsrail tarafından düzenli olarak vurulan askeri ve sivil noktaları karşısında Rusya’nın sessizliği ve görmezden gelişi İran içerisinde çok ciddi tartışmalara sahne olmaktadır. 

Şam rejimi içerisinde Rusya ve İran çekişmesi, Rusya’nın Suriye’de İsrail’in güvenlik endişelerini hesaba katan açıklamaları, Rusya’nın Suriye’de artık en etkin güç olarak kabul gördüğü gerçeğini unutmamak gerekiyor.

Rusya’nın, Putin ile başlattığı siyasi açılım Ukrayna’dan Gürcistan’a, Suriye üzerinden Ortadoğu’ya, Filistin, Mısır, Libya ve Suudi Arabistan ile kurduğu ilişkiler akıllara Putin ne yapmak istiyor sorusunu getirmektedir.

1979’da Sovyetleri, Afganistan’a Babrak Karmal davet etmişti. Bugün de Rusya’yı Suriye’ye Beşşar Esed ve İran davet etmiş durumda.

Fakat Afganistan, Rusya tarihinin en büyük trajedisi olarak yer aldı. Bakalım Suriye, Rusya için nasıl bir tarihe sahne olacak.

Hafta sonu Rusya’nın, Suriye’de barış için düzenlenmesi planlanan “Suriye Halklarının Kongresi”ne Rojava’daki Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu yetkililerini de davet ettiği belirtildi.

Haseke’nin kuzeydoğusunda YPG/PKK işgalinde olan Rümeylan beldesindeki petrol sahasında ABD ile Rusya’nın kontrollü çatışması, çekişmesi sürüyor.

ABD askerlerinin, Rümeylan yakınlarındaki Cul Ağı beldesinde petrol sahasının bulunduğu bölgeye ilerleyen Rus askeri devriyesinin yolunu kesmesi sadece ajanslara konu oldu.

ABD güçleri, halihazırda Suriye’de Haseke, Rakka ve Deyrizor illerinde YPG/PKK işgalindeki bölgelerde toplam 11 üs ve askeri noktada varlık gösteriyor.

Unutulmaması gereken önemli bir konu da ABD aslında Rusya ve İran’ın gözleri önünde Suriye’nin kuzeyini işgal etmiş ve hiçbir engelle, direnişle karşılaşmamıştı.

Rusya, önce Şam’daki rejimin yıkılması durumunda Suriye üzerindeki tüm kontrolünü kaybedeceğini düşünerek Tartus’taki deniz üssüne takviye yaptı ve Lazkiye Hmeymim’de bir hava üssü kurdu. 

Putin, önceleri tüm dünyaya, Suriye’de sadece Esed’in ve Kürt militanların IŞİD ile “gerçekten” mücadele ettiğini söylemişti.

Suriye konusunda birbirinden farklı çözüm önerileri peşinde olan ABD ve Rusya’nın aslında fiili olarak sadece Kürtler konusunda fikir birliğinde olmaları çok ilginç.

İDLİP’TE İNSANİ TRAJEDİ 

Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA), geçen çarşamba günü yayınladığı İdlip’e ilişkin ‘durum raporu’, kış mevsiminin zor iklim koşulları altında Türkiye’nin Hatay sınırının hemen yanı başında yaşanan büyük bir insani felakete dikkat çekmeyi amaçlıyor.

BM’nin raporu, çatışmalar nedeniyle 1 Aralık 2019 tarihinden itibaren İdlip’in güneyinden toplam 312 binden fazla insanın evlerini terk ederek kuzeye doğru göç etmek zorunda kaldıklarını duyuruyor.

Yaklaşık beş haftalık bir zaman diliminde ortaya çıkan bu mağduriyete maruz kalan 312 binden fazla insanın yüzde 80’i kadın ve çocuklardır rapora göre. Yani birden kendi ülkesinde mülteci durumuna düşen 250 bin kadın ve çocuk söz konusu...

BM’ye göre, bu insanların çoğu çok kısa bir zamanda, saatler içinde evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Bir bölümü hiçbir şey almadan evinin kapısını çekip çıkmıştır. Bir bölümü ise geri dönemeyecekleri düşüncesiyle eşyalarının bir bölümünü yanlarında götürmüştür.

BM raporu, geçen mayıs ile ağustos ayları arasında meydana gelen olaylarda ayrıca 400 bin insanın yine yer değiştirmek zorunda kalmış olduğunu da hatırlatıyor. 

Rejimin sivil yerleşimleri, çarşı, okul, hastane, pazar yeri ayrımı gözetmeden yürüttüğü hava bombardımanı ile yüz binlerce insanı evinden ediyor. 

Bu kış şartlarında insanlar yağmur, çamur, açlık ve hastalıklarla çadır kentlerden oluşan kasabalarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Milyonlarca ölen sakat ve yaralı kalan insanlar, dağılan aileler 9 yıl süren bu trajedi sonucunda Rusya ve İran’ın hâlâ Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz etmesi çok uzak bir hayal gibi görülüyor.

Suriye, etnik, kültürel ve mezhepsel olarak bu yaşadığı adaletsiz, sosyokültürel soykırım sonucunda Irak ile Afganistan’ın kaderine mahkûm görülmektedir. 

Kısacası ABD’nin Irak işgali nasıl bir fiyasko ile sonuçlandı ise Rusya’nın Suriye işgali de aynı başarısızlıkla sonuçlanacağı gün gibi aşikar.

Suriye’nin 22 milyon nüfusunun yarısını şehirleri bombalayarak ülke dışına göçe zorlayan bir savaş politikasının Suriye ve bölgeye orta ve uzun vadede barış getirmesi  akıl mantık ve tarih çerçevesinde pek mümkün görülmüyor.

Rusya ve ABD’nin ulusal çıkarları için sürdürdükleri savaşlar Ortadoğu ve Asya’da Irak, Afganistan, Yemen ve Suriye gibi ön görülemeyen şaşırtıcı tepkilere sahne olmaktadır.