Rusya´nın ve Esad´ın eli rahatladı

Yusuf Ziya CÖMERT

Rusya´nın ve Esad´ın eli rahatladı

Suriye´yi sayısız bilinmeyenli denklemlere benzetiyordum. Sadece çıplak gözle görülebilir olanları çalakalem sıraladığımda 20-30 değişken çıkıyordu.

Yine çıkar. Rusya, ABD, İran, Türkiye, Daeş, Ahrar, Hizbullah, ÖSO, ABD, PYD, Peşmerge, Esad, İsrail, Fransa, Suud, Katar.... Daha da var.

Zamanın akışı içinde denklemdeki unsurlardan bir kısmı değer kazandı, bir kısmı değer kaybetti.

Bazısının çarpanı küçüldü, bazısının büyüdü.

Mesela biz, Türk uçakları Rus uçağını düşürdüğü gün Suriye denkleminin az daha dışına çıkıyorduk.

Uçaklarımız uzun zaman Suriye hudutlarına mesafeli uçtu. İhtiyaten.

Ekonomimiz de kötü etkilendi.

O sene turizmden sıfır çektik. Rusya ne domates aldı bizden ne fasulye.

Neyse ki, diplomasi işledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan durumun nezaketine uygun bir yol takip etti.

Putin de Türkiye´nin yakınında olmasının faydalı olacağını düşündü.

Rusya´yla aramızı düzelttik.

Böylece Suriye´de kendimize bir alan açmış olduk.

Fakat paradoksal bir durum.

Biz Esad´a karşı muhalefeti destekliyoruz.

Rusya muhalefete karşı Esad´ı destekliyor.

Bu çelişkileri tolere edecek bir siyasi çizgi nasıl çizilebilir?

Bunu iyi kötü başardık.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı o paradoksun içinde icra edildi.

Putin´le aramızı düzeltmemiz bu imkanın elde edilmesinde en önemli faktördür.

Suriye meselesinde, PYD´nin aktivitesi sebebiyle ABD´yle aramızda kriz çıktı.

Biz PYD´nin PKK´yla aynı şey olduğunu ABD´ye anlatamadık.

Aslında anlattık da, ABD anlamak istemedi. PYD´yi kullanarak, normal şartlarda Rusya ve İran kontrolünde bir finale doğru giden Suriye´de bir müttefik devlet veya yarı-devlet kurmayı düşünmüş olabilir. Bunu kendi Suriye politikası olarak benimsemiş olabilir.

Neticede anlaşamadık.

Derken, Trump´ın sigortası attı.

?Suriye´den çekiliyoruz´ dedi.

Suriye´deki bütün hesapların değişmesine yol açacak bir çıkıştı Trump´ın çıkışı.

Trump´ın kararında Türkiye´nin PYD konusundaki ısrarlı politikasının etkili olduğu inkar edilemez.

Trump´ın çıkışı henüz tam olarak tefsir edilebilmiş değil. Ama ?çekilme´ lafı zahiri anlamıyla bir tesir icra etti.

En azından zihinlerde, tahterevallinin bir tarafı boşaldı.

PYD en büyük hamisinden mahrum mu oldu şimdi?

İnisiyatif Türkiye´de mi artık?

PYD bu ihtimali göz önünde bulundurmuş olabilir.

Belki bu yüzdendir, teşbihte hata olmasın, bizim 1. Cihan harbinde Goben´le Breslav´a Osmanlı bayrağı çekmemiz gibi, hemen Münbiç´e Suriye bayrağı çektiler.

Tamam haber öyle değildi. ?Suriye askerleri Münbiç´i teslim aldı´ demeye çalışıyorlardı. Rusya da bunu doğrulayan açıklamalar yaptı. Fakat teslim alan kimse görünmüyordu ortalıkta.

Amerikalılar da, ?biz hala oradayız, gelen giden yok´ diyerek açıklamaların fiili durumla çeliştiğini ilan ettiler.

Fakat belli ki, PYD, Türkiye´nin nüfuzuna açık kalmaktansa Suriye rejiminin gölgesinde kalmaya razı.

Gözden kaçmaması gereken bir husus daha var.

Rusya PYD´yi kaldırıp atmıyor. ABD kadar içli dışlı değil ama PYD´yle ilişkisini koruyor.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Akar, MİT Başkanı Fiden ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın durumun nezaketine binaen Moskova´ya gittiler.

Putin Türk heyetinin ziyaretinden sonraki mesajlarında Türkiye´yle işbirliğinin devamına dair iyi temennilerde bulundu, ama henüz Türk heyetinden bir açıklama yok.

Bu görüşmelerin semeresinin ne olduğu önümüzdeki günlerde netleşir.

Görüşmelerden bağımsız olarak, Trump´ın çekilme kararının ardından bölgede Rusya´nın elinin rahatladığını düşünebiliriz.

Rusya´nın elinin rahatlaması Beşşar Esad´ın elinin rahatlaması anlamına da gelir.

Bütün bu gelişmeler İran´ı da memnun eder.

Bu ortamda Türkiye kendi tezinin ne kadarını gerçekleştirebilir?

İç savaştan sonraki Suriye´de muhalefetin dikkate alınmasını ne kadar sağlayabilir?

ABD´nin denklemden çekildiğini varsayarsak, Fırat´ın doğusunda ve batısında bir PYD koridorunun oluşmasına mani olmak mümkün.

Çünkü Esad da PYD´yi sevmez.

Fakat, biz de Esad´ı sevmiyoruz. Ve bizim açımızdan sorunun çözülmesi en zor noktası burası.

Türkiye zaman zaman ?özgür seçimler´ lafını dillendiriyor.

Fakat, şu gördüğümüz Suriye´de, muhalefetin özgürce iştirak edebileceği özgür bir seçim yapılabileceğine kim inanır?

Cevap: Sadece inanmaktan başka seçeneği olmayan inanır.