Tarih: 05.10.2018 12:55

RUSYA´NIN S-300 SİSTEMLERİ ESED REJİMİNİ KORUYACAK MI?

Facebook Twitter Linked-in

05.10.2018 Cuma

İSTANBUL - Sabir Askeroğlu

17 Eylül´de Suriye kıyılarında Rusya´ya ait İL-20 istihbarat ve keşif uçağının düşürülmesi ve 15 Rus askerinin hayatını kaybetmesinden sonra, Rusya´nın Suriye rejimine S-300 hava savunma sistemleri vermesi konusu tekrar gündeme geldi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, 24 Eylül´deki açıklamasında, uçak hadisesiyle ilgili olarak İsrail´i suçladı ve iki hafta içinde Suriye rejimine aynı anda birkaç hedefi vurabilme yeteneğine sahip 250 kilometre menzilli S-300 hava savunma sistemlerinin verileceğini söyledi. 2 Ekim´de Putin başkanlığında toplanan Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi´nde ise Suriye´ye S-300 sevkiyatının tamamlandığı açıklandı.

Rusya´daki birçok güvenlik ve siyaset uzmanı, S-300 hava savunma sistemlerinin Suriye´ye verilmesi durumunda bölgedeki güç dengesinin değişeceğini, Suriye hava sahasının yabancı savaş uçaklarına kapanacağını, bölgedeki aktörlerin bundan sonra daha temkinli olmaya mecbur kalacağını düşünüyor. Her ne kadar resmî açıklamalar bu yönde olsa da, Rusya´nın S-300 hava savunma sistemlerini, tamamen Esed rejiminin kontrolüne bırakması birçok sebeple düşük bir ihtimal.

Öncelikle S-300 hava savunma sistemleri, Rusya için bir diplomatik pazarlık unsuru. Rusya S-300 sistemlerini rakip aktörlerle bazı konularda pazarlık yapmak ve gerektiğinde işbirliğine gitmek amacıyla kullanıyor. Suriye ile askerî-teknik alanda işbirliğini genişletmek için 2010´da S-300 hava savunma sistemlerinin Suriye´ye satılmasına ilişkin anlaşma imzalayan Rusya, İsrail´in itirazı nedeniyle anlaşmayı iptal ederek, Suriye´den aldığı 400 milyon dolar tutarındaki ön ödemeyi iade etmişti. 2013´te Suriye´de iç savaşın kızıştığı ortamda, rejime yönelik olası askerî bir müdahaleyi önlemek amacıyla Rusya, S-300 bataryalarının Suriye´ye sevkini yeniden gündeme taşımıştı. S-300 bataryalarının rejimin elini güçlendireceğini, muhalefetle görüşmekten kaçınmasına yol açacağını ve böylelikle Suriye´de barış sürecinin sekteye uğrayacağını söyleyen ABD, bu girişime muhalefet etmiş, Rusya çok geçmeden bu konuda geri adım atmak durumunda kalmıştı.

Esed rejiminin Doğu Guta´da sivillere karşı kimyasal silah kullanması sebebiyle, 14 Nisan 2018´de Rusya´nın itirazlarına rağmen ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin Esed rejimine yönelik hava operasyonu düzenlemesinden sonra Rusya, Esed rejimine S-300 hava savunma sistemlerinin verilmesini tekrar gündeme getirse de bu doğrultuda herhangi bir adım atmamıştı. Lakin 17 Eylül´deki olaydan sonra S-300 hava savunma sistemlerinin kesin olarak Suriye´ye verileceği açıklandı. 27 Eylül´de Putin´in talimatıyla Tahran´a giden Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev mevkidaşı Ali Şamhani´ye, İsrail´in Suriye´ye hava saldırılarını durdurması karşılığında İran´ın Hizbullah´a silah sevkiyatını durdurmasını teklif etti, böyle bir anlaşma sağlanması durumunda ise Rusya´nın Suriye´ye S-300 hava savunma sistemlerinin teslimini durduracağını veya erteleyebileceğini dile getirdi.

Rusya S-300 sistemleriyle ilgili benzer bir politikayı daha önce İran´a da uygulamıştı. S-300 sistemlerinin teslimi için 2007´de İran´la anlaşmaya varılmasına rağmen, Batı´yla yakınlaşmayı hedefleyen Rusya, 2010´da BMGK´de İran´a karşı alınan silah ambargosu kararına katılmış, S-300 sistemlerini İran´a vermekten vazgeçmişti. 2015´te İran´la nükleer anlaşmanın imzalandığı ve Batı´yla ilişkilerinin gerginleştiği bir konjonktürde Rusya, söz konusu silahları İran´a verme kararı almış ve teslim süreci 2017´de tamamlanmıştı.

Rusya´nın Esed rejimine S-300 sistemlerini devretmesinin önündeki ikinci engel Amerika ile İsrail´dir. ABD, Şam yönetiminde S-300 sitemlerinin bulunmasının, ABD´nin Suriye´deki hava kuvvetleri açısından tehdit oluşturacağını dile getirerek böyle bir girişimin hata olacağını açıklamıştı. Rusya´nın böyle bir adım atmasının Suriye´de İran´ın elini güçlendireceği düşünen İsrail, bu durumun ulusal çıkarlarına zarar vereceğini vurgulayarak duruma tepki göstermişti.

Rusya´nın kesin teslim açıklamasından sonra İsrail, Esed rejimine S-300 bataryaları verilmesi durumunda, 2008´de Gürcistan´a, 2014´te ise Ukrayna´ya satılmasını planladığı ve Rusya´nın talebi üzerine satış işlemini durdurduğu insansız hava araçlarının satışına ilişkin anlaşmayı tekrar gözden geçirebileceği bildirdi. Ayrıca Rusya´nın Şam yönetimine S-300 sistemlerini vermesi durumunda, Ukrayna´nın ABD´den talep ettiği Patriot hava savunma sistemlerini alması da gündeme gelebilir. 2014´te Rusya´nın talebi üzerine Ukrayna´ya silah vermekten vazgeçen Amerika ve İsrail bu ülkeye silah satışına başlayabilir. Bu durum ise Ukrayna´nın ülkenin doğusunda yürüttüğü silahlı çatışmalarda elini kuvvetlendirecektir.

Rusya´nın Suriye´ye söz konusu hava savunma sistemlerini teslim etmesinin önündeki üçüncü engel ise Rusya´nın Suriye´deki varlığıyla ilgidir. Rusya´nın Suriye´deki amacı Esed rejimini savunmak adına diğer aktörlerle doğrudan çatışmaya girişmek değil, diğer güçlü aktörlerle işbirliği içinde Suriye´deki askerî üslerini korumak ve pozisyonunu güçlendirmektir. Kremlin´in de belirttiği gibi, S-300 hava savunma sistemlerinin Suriye´ye sevkiyatı üçüncü ülkelere yönelik olmayıp sadece Suriye´deki Rus askerleri koruma amaçlıdır. Rusya Dışişleri Bakanlığı da açıklamasında S-300 sistemlerinin Suriye´nin hava sahasının tamamını değil, ihtiyaç duyulduğu kadarını denetim altına alacağını duyurdu.

Ayrıca Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov´un da belirttiği üzere, Rusya S-300 sistemlerinin sevkiyatının her aşamasını ABD´yle konuşmaya hazırdır. Dolayısıyla Rusya, Suriye´ye yerleştirmeyi planladığı S-300 hava savunma sistemlerinin doğrudan ABD ve İsrail´le karşı karşıya gelme riskini hesaba katmaktadır. Bu nedenle, Rusya´nın Şam yönetimine ?vermeyi öngördüğü? S-300 hava savunma sistemleri, Suriye rejiminin istediği yere değil, Rusya´nın uygun gördüğü Lazkiye bölgesine yerleştirilerek Rus askerî üs ve tesislerine denizden veya Suriye´nin iç bölgelerinden gelebilecek saldırıları önlemek için kullanılacaktır. Dahası, söz konusu S-300 bataryalarıyla Rusya´nın Hmeymim ve Masyaf´taki S-400 ve Tartus´taki S-300 hava savunma sistemleri arasında ortak iletişim ağı kurulacağı gibi, sistemlerin komutası da Rus askerleri tarafından sağlanacaktır. Diğer yandan, Suriye´nin hava sahasının tamamının kontrol altına alınması için yaklaşık 10-12 adet S-300 hava savunma sistemine ihtiyaç duyulurken Rusya henüz bir adet S-300 savunma sisteminin sevkiyatını gerçekleştirdi. Bu da hava savunma sisteminin Esed rejiminin güvenliğini sağlayabilmek için yeterli olmayacağını gösteriyor.

Rusya´nın S-300 hava savunma sistemlerini Esed rejimine karşılıksız ve şartsız olarak vermesi, bu sistemlerden Suriye rejim güçleriyle beraber İran´ın da yararlanma ihtimalini gündeme getirdi. Bu sistemi kontrol etme imkanına sahip olan İran, Suriye´de konumunu güçlendirerek Rusya´dan bağımsız hareket edebilir. Bu durum Rusya´nın gerek Şam yönetimi gerekse de İran üzerindeki etkisini azaltacağından, Moskova bu tarz bir girişimde bulunmayacaktır.

Ayrıca S-300 hava savunma sistemlerinin rejim güçlerinin eline geçmesi ve büyük olasılıkla İran milisleri tarafından da kullanılacak olması, Suriye´deki ABD hava kuvvetlerinin uçuşlarına da engel ve tehdit teşkil edecektir. Bu ise Esed rejimine yönelik askerî operasyonların dozunun artmasına kapı aralayacaktır. Böylelikle, Suriye´de rejim ve İran´a bağlı güçlerin yanı sıra S-300 hava savunma sistemlerin kendisi de ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin ve İsrail´in hedefi hâline gelecektir. Rusya´nın kontrolünden çıkan savunma sisteminin olası bir operasyonda beklenen etkiyi gösterememesi ise Rusya´nın uluslararası silah pazarındaki prestijini zedeleyecektir.

Sonuç olarak Rusya, Suriye iç savaşında yaşanan kırılmalarda Suriye rejimine S-300 savunma sistemini vereceğini gündeme getirerek bölgedeki güç dengesini değiştirebileceğini, dolayısıyla savaşın gidişatına yön veren aktör olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Ancak S-300 hava savunma sistemlerinin Esed rejimin kontrolüne verilmesi, yukarıda sıralanan gerekçeler sebebiyle Rusya´nın aleyhine olduğundan, son tahlilde böyle bir girişimden imtina etmektedir.

[Avrasya, Orta Asya, Ortadoğu, Rus dış politikası ve güvenlik politikaları alanında çalışan Sabir Askeroğlu İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) dış politika uzmanıdır]

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —