Medyada son günlerde bölgemizle ilgili yer alan bazı haberler aklıma bu soruyu getirdi. “ Suriye’de çözüme yeni ortak” ya da “Suriye’de PKK/YPG’ye karşı üçlü set” gibi başlıklarla verilen haberleri görünce ister istemez ABD’nin katılmadığı bir eylem ile Suriye’nin bölünmesinin engellenmesi ya da YPG/PKK’ya çekilecek setin işe yarayıp yaramayacağı gibi sorular kafamda birbirini takip etmeye başladı.
Bu tür sorular niçin insanın akılana gelir? Çünkü bu soruları geliştiren olaylar yaşandı, yaşanıyor. Söz gelimi Afganistan önce Rusya tarafından işgal edildi ve kısa süre sonra Afganistan terör örgütlerinin mekânı haline geldi. Aradan geçen 40 yıla rağmen bu ülkede bir türlü huzur hâkim olmadı. Hemen her gün saldırılar oluyor, asker-sivil insanlar hayatını kaybediyor. Öyle bir noktaya gelindi ki bugün 40 yaş ve üstü insanlar savaş şartlarında dünyaya geldiler, savaş içinde büyüdüler. Bir bakıma onlar için hayat savaş ve çatışma demek. Bugün işgalciler Afganistan’ı terk etseler bile savaş içinde doğmuş, ömürlerini geçirmiş insanlar için normal şartlara uyum sağlayabilmek için zamana ihtiyaçları var. Bunun da ötesinde Ruslardan sonra Afganistan, teröristlerden temizlenmek için ABD ve müttefikleri tarafından işgal edildi ama geçen bunca zamana rağmen terör örgütlerinden temizlenmediğini görmek lazım.
Bu arada son günlerde medyaya yansıyan haberlere göre ABD Afganistan’da Taliban’ı Afganistan yönetimine ortak etmek, buna göre yeni yönetimi şekillendirmek istiyormuş. Yani, Afganistan’ı söz konusu terör örgütünden temizlemek için işgal edenler şimdi terör örgütünü devlete ortak etmelerini dayatıyormuş? Böyle olunca madem terör örgütünü Afganistan yönetimine ortak edecektiniz bu ülkeyi niçin işgal ettiniz sorusunun cevabı makul bir şekilde verilmesi gerekiyor.
Aynı şeyi Irak için de düşünmek ve orada yaşananları hatırlamak mümkün. Suriye için düşünmek ve 10 yılı aşkın süreden beri yaşananları ve gelinen noktayı değerlendirmek gerekiyor.
Irak’ı Saddam diktatöründen kurtarmak iddiası ile işgal edenler sonunda Saddam’ı devirdiler ama o günden bu yana ülkeye barış ve huzur gelmedi. Bunun da ötesinde Irak parçalandı. Barışsever(!) işgalciler bununla da yetinmemiş olacaklar ki, hâlâ Irak’ı yeni parçalara ayrıştırmanın peşindeler. Aynı şeyler Suriye için de geçerli. Hatırlanacağı gibi Suriye’de olayların ilk ateşlendiği günlerde en fazla bir iki ayda Suriye’de demokrasinin yerleşeceği, zalim yöneticilerin işbaşından uzaklaştırılacağı söylendi. Gelinen noktada söz konusu yöneticiler koltuklarını korudukları gibi bunu da ABD ve Rusya’nın desteği ile sağlıyorlar. İşgalciler bununla da yetinmeyerek Suriye’yi parçalamanın peşindeler. Bunu gizlemeye de gerek duymuyorlar. Bu gerçekler gösteriyor ki, bölgemizdeki çatışmaları önlemenin yolu ABD ve Rusya’nın bölgemizdeki askerlerini çekip gitmelerinden geçiyor. Bölgede durdukları sürece ne huzur gelir ne de barış. Ülkeler parçalanmaya, bunun için terör örgütleri kullanılmaya devam edilir. Kaldı ki, terör örgütlerini ABD ve Rusya hep destekledi. ABD bu işi açıktan yaparken, Rusya mümkün olduğunca açık etmemeye çalışarak sürdürüyor. Böyle olunca başlıkta ifade ettiğim, “Rusya, ABD ile çatışır mı?” sorusu akla geliyor. Bu da mümkün olmayacağına göre yapılan açıklamalardan bir sonuç almanın mümkün olmadığı görülür. Çünkü sömürgeciler dünyayı sömürürken hep birbirlerine destek oluyorlar, birbirlerinin önünü kesmekten uzak duruyorlar.