GÖNÜL ŞAMİLKIZI(*)
Son aylarda nispeten durgun seyreden Rusya-Ukrayna gerilimi pazar günü aniden alevlendi. Bu kez ısınan Azak deniziydi.
25 Kasım sabahı Ukrayna Deniz Kuvvetlerine ait iki küçük zırhlı topçu botu Berdyansk ve Nikopol ile Yanı Kapu (Yeni Kapı) römorkörü, Karadeniz´deki Odesa limanından Azak Denizi´ndeki Mariupol limanına planlı geçiş gerçekleştirdiği sırada, Rusya engeline takıldı. Rusya sınır güvenlik botu Ukrayna´ya ait römorköre çarptı ve diğer gemileri de römorköre yardımda bulunamamaları için bloke etti. Bütün dünya Azak denizinde aniden patlak veren bu gelişmeye odaklanırken, kriz gün içinde tırmanarak sürdü.
Ukrayna´nın Berdyansk limanından iki zırhlı topçu gemisi Odessa´dan yola çıkan gemileri karşılamak için harekete geçti. Gemiler Kerç boğazına yaklaştığı sırada Rusya, boğazı sivil gemilerin geçişine kapattığını duyurdu. Kerç boğazı üzerinde Rus saldırı helikopterleri ve savaş uçakları dolaşmaya başladı. ?Kapatılan? boğazdan Rusya gemileri geçerken Ukrayna gemilerinin belirsiz bekleyişi başladı. Ukrayna Deniz Kuvvetleri komutanı İgor Voronçenko, Rusya´nın aynen 2014 senesinde Kırım´ın işgali sırasında Donuzlav koyunda kendi gemilerini batırıp Ukrayna gemilerinin geçişini engellediği gibi, şimdi de Kerç boğazını kapatarak benzer provokasyona imza attığını söyledi.
Akşam saatlerinde Ukrayna gemileri Kerç boğazı çıkışına doğru hareket etmeye başladı. Ruslardan önce tehdit, arkasından ise ateş geldi. Ukrayna, 2´si ağır, 6 askerinin yaralandığını duyurdu. Rusya, Ukrayna´ya ait 3 gemiyi alıkoydu ve Kerç limanına götürdü. Ukrayna, gemilerde bulunan 23 askerle irtibatın kesildiğini açıkladı.
Gelişmeler üzerine Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi acil toplandı, toplantıdan sıkıyönetim önerisi çıktı. Öneri, bugün parlamentonun olağanüstü toplantısında görüşülecek. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de konuyu görüşmek üzere bugün acil toplanıyor.
Ukrayna da, Rusya da olayı provokasyon olarak değerlendirdi. Tabii ki, her biri kendi gerekçeleriyle.
Ukrayna, kendi gemilerinin Azak denizindeki hareketinin uluslararası hukuk kurallarına ve iki ülke arasındaki Azak denizinin ortak kullanımına ilişkin anlaşmaya uygun olduğunu savundu. Kiev, Rusya´nın Karadeniz´in ardından Azak denizinde yaptıklarının artık tüm sınırları aşan bir saldırganlık olduğunu belirtti ve dünyanın buna tepkisinin de sözle değil, somut eylemle olması gerektiğinin altını çizdi. Ukrayna Deniz Kuvvetleri´nden yapılan detaylı açıklamada da Rusya´nın bilinçli olarak Ukrayna´nın bildirimlerini cevapsız bıraktığı ve bunun üzerinden provokasyon planını uygulamaya soktuğu bildirildi.
Rusya tarafı ise çeşitli açıklamalarla sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştı. İşgal altındaki Kırım´ın güvenlik servisi, Ukrayna gemilerinin sınır ihlalinde bulunduğunu iddia etti. Moskova, Ukrayna gemilerinin planlı geçiş bildiriminde bulunmadığını, bu nedenle gemilerin geçiş grafiğine alınmadığını öne sürdü. Kremlin, Ukrayna´nın Rusya´yı provoke etmeye çalıştığını iddia etti ve bu iddiayı güçlendirmek için Ria Novosti ve Sputnik ajansları eşzamanlı olarak Ukrayna ordusunun da Donetsk´te sivillerin yaşadığı bölgeleri ağır bombardıman altına aldığı haberini yaydı. Her ne kadar bir süre sonra İnterfax ajansı bu haberi hem de ayrılıkçıların dilinden yalanlasa dahi, Sputnik ve Ria Novosti haberi yayından kaldırmamayı tercih etti.
Rusya ile Ukrayna arasında Azak denizinde kriz ilk kez yaşanmıyor. 2000´li yılların bas?larında Ukrayna´da bag?ımsızlık ve Ukraynacılık bilincinin güçlenmeye bas?lamasıyla birlikte iki ülke arasında ciddi siyasi polemikler yaşanırken Tuzla krizi patlak verdi. Tuzla krizi, çog?u uzman tarafından Rusya´nın bag?ımsız Ukrayna´ya yönelik ilk is?gal denemesi olarak kabul ediliyor.
1941 senesine kadar Krasnodar vilayetine bag?lı olan Tuzla Adası o tarihte Kırım´a bag?lanmıs?, dolayısıyla 1954´te Kırım Ukrayna´ya verildig?inde de Ukrayna toprag?ı statüsü kazanmıs?tı. Rusya ise 1954 anlas?masının yalnız Kırım´ın kara kısmını kapsadıg?ını, Tuzla´nın bu anlas?manın kapsamında olmadıg?ını öne sürüyordu. Ancak bu iddia 2003´e kadar sadece bazı kitaplarda ve makalelerde yer alıyordu. 2003´te Ukrayna´da Rusya´nın patronajlıg?ının reddedilmesi yönündeki görüs?lerin artmasıyla birlikte Moskova Tuzla´yı ?hatırladı?.
29 Eylül 2003´te Krasnodar Valisi Aleksandr Tkaçev´in emriyle Ukrayna´ya herhangi bir uyarıda bulunmaksızın Taman yarımadasından Kerç bog?azı istikametinde Tuzla Dili´ne kadar uzayan alanın doldurulmasına bas?landı. Rusya, önce amacının Taman yarımadasının kıyı s?eridinin erozyonunu önlemek oldug?unu duyurdu, ancak gerilim artınca Tuzla´nın 1925 senesine kadar Taman yarımadasının bir parçası oldug?u, güçlü fırtına sonucu ada haline geldig?i, 1941´e kadar Krasnodar´a bag?lı oldug?u yönündeki ?argümanlar? devreye girdi. Baraj çalıs?maları Ukrayna kontrol noktasına yaklas?ınca iki ülke sıcak çatıs?manın es?ig?ine geldi. Kiev, çalıs?ma devam edeceg?i takdirde ates? edeceg?ini açıkladı. Hem Ukrayna hem de Rusya, sıcak bölgeye asker gönderdi.
Gerilim sürerken Kasım 2003´te görüs?meler bas?ladı. Aralık ayında Rusya Devlet Bas?kanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbas?kanı Leonid Kuçma bir araya gelerek Azak Denizi ve Kerç bog?azının kullanımına ilis?kin is?birlig?i anlas?masına imza attı. O tarihten itibaren de Kerç´ten geçişler bu anlaşma çerçevesinde sağlanıyordu. Fakat, Kırım´ın işgali ile birlikte bu anlaşma da sıkıntıya girdi.
Çünkü, Rusya, Kırım´ı işgal etmesinin ardından bölgeyi kendi toprağı olarak, Ukrayna da işgal edilmiş kendi sahası olarak görüyor. Yani bu bölgede uluslararası hukuk aslında 2014 senesinde rafa kaldırılmış durumda.
Rusya, 4 yıldır Azak denizinden geçen Ukrayna gemilerine benzer sorunlar çıkarıyor. Ukrayna´nın son aylarda bu sorunu dillendirmeye başlamasıyla birlikte de bu daha agresif bir tutum takınıyor.
Bu nedenle de konuyu sadece işgalin devamı niteliğindeki bir çatışma olarak değerlendirmek daha doğru olacak. Basitleştirecek olursak, Rusya, Ukrayna ile karadaki hibrid savaşı denize taşıyor, ?denizin efendisinin? kendisi olduğunu Ukrayna´ya ve dünyaya göstermeye çalışıyor.
Moskova, Azak denizini tamamen kontrol altına almak için adımlarını somutlaştırıyor ve Ukrayna´nın bunu önleyecek gücü yok. Kiev, her ne kadar Kırım´ın işgali sırasındaki kararsızlığının meydana getirdiği nüfuz kaybından ders almış şekilde davranmaya çalışsa ve tüm acil kararları alma cesareti gösterse dahi, Moskova´nın kaba gücüne karşı direnecek pozisyonda değil. Bu nedenle de desteği yine Batı´dan bekliyor. Bölgedeki gerilimin seyrinde Batı´nın, özellikle NATO´nun tavrı belirleyici olacak. Zira Batı Kırım´da olduğu gibi gecikmeli endişeyle yetinecekse, Rusya´nın bir sonraki hamlesinin de zeminini hazırlamış olacak.
____________________________
(*)Kırım´ın Ruslar tarafından işgalinin anlatıldığı Kırım Ateşi kitabının yazarı olan Gönül Şamilkızı bölge ülkelerinde uzun yıllar muhabir olarak çalışmıştır.