- Ufuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Akgönenç:
- "Rusya, Akdeniz´e inme hayalini şu anda Suriye´de gerçekleştirmiştir. Suriye´de, Türkiye ile kurduğu ittifakın bozulmasına da izin vermez. Hem ittifakı hem de çıkarlarını zedeleyecek bir durum oluşursa Rusya Türkiye´nin yanında saf tutar"
- "ABD, Fırat Kalkanı ve BM´den çıkan Kudüs kararının rövanşını alıyor"
- "İsrail´in kontrolünde olan bir Kürt devletinin bölgede olması Orta Doğu´nun ilelebet iflah olmaması, sıkıntı içinde yaşaması demek. Çünkü İsrail de ABD´de de bölgede hiçbir zaman rahat durmayacak"
- Uluslararası Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atun:
- "Bana göre bunlar Amerika´nın Orta Doğu´daki son çırpınışları. Türkiye-İran ve Rusya iş birliği bütün Orta Doğu´yu etkileyecek durumda"
- "Türkiye, Orta Asya ve Hazar kıyılarını Avrupa´ya bağlayan bir köprü. ABD bu köprüyü yıkmayı hedefliyor"
- "Türkiye ile Amerika İncirlik konusunu tartışmaya başlayacaklar. Çünkü bu kurulmak istenen 30 bin kişilik orduya gönderilen, 40 bin 900 tırlık silahın tüm sevkıyatı İncirlik üzerinden yapılıyor. Bunun gündeme getirilip tartışılması, konuşulması gerekmektedir´´
Ufuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oya Akgönenç, ABD´nin Türkiye´nin güney sınırında PKK/PYD´den 30 bin kişilik ordu kurma kararına ilişkin AA muhabirinde yaptığı değerlendirmede, ABD´nin, bu hamlesinin şu ana kadar yaşananlardan çok daha büyük ve endişe verici bir boyutta olduğunu ve Fırat Kalkanı ile Kudüs başarısının rövanşını almaya çalıştığını söyledi.
Bölgede gelişen olayların bir birikimin sonucu olduğunu ve Türkiye´nin çok önemli kararlar alması ve buna göre adımlar atması gerektiğini vurgulayan Akgönenç şöyle konuştu:
´´Bölgede her gün değişen dengelerle karşı karşıya kalıyoruz. Suriye´de kimse tek başına bir savaş vermiyor. Suriye, büyük güçlerin vesayet savaşı verdiği bir ülke durumuna düştü. Aynı şekilde ABD işgalinden harabe halinde çıkan ve her an bir olayın patlak vereceği bir Irak var. İran´da son günlerde muazzam karışıklıklar oluyor. Bölgede çıkan bu olayların geri planını asla unutmamalıyız. Tüm gelişmeler birbiriyle bağlantılıdır ve birbirini tetikleyerek hareket ediyor. Ve tüm bunlar sınırımızda yaşanıyor.´´´
Akgönenç, ABD´nin Türkiye´nin güney sınırında bir Kürt koridoru oluşturma arzusunu hiç gizlemeye lüzum görmeden sürekli olarak dile getirdiğini kaydetti.
Türkiye´nin 2009 yılından beri ABD´nin Kürt devleti planına karşı durduğunu ve bu konudaki tavrının da net olduğunu aktaran Akgönenç şunları söyledi:
"Türkiye ise ABD´ye sürekli olarak, ´Ben orada bağımsız bir Kürt devletinin parçası olacak bir Kürt koridorunun açılmasına izin vermeyeceğim çünkü benim güvenliğim için son derece zararlı bir durum.´ dedi. Fakat, Türkiye´nin bu kadar net beyanlarına rağmen ABD örgüt üyelerine silah yardımı yapmaya, götürüp eğitmeye devam etti. ABD´nin bu konudaki ısrarının neden açık ve nettir. ABD, 1917 Wilson deklarasyonundan sonra bunu kendisine en büyük emel olarak belirlemiştir.´´
Akgönenç, ABD´nin son kararının arkasında yatan önemli gerekçelerden birinin de Türkiye´nin Fırat Kalkanı Harekatı ile sınırda ABD, inisiyatifi dışında güvenilir bölge oluşturmaya çalışması olduğunu belirtti.
Türkiye´nin Fırat Kalkanı ile ABD, İsrail ve bölgesel müttefiklerinin planına çomak soktuğunu dile getiren Akgönenç şu değerlendirmeleri yaptı:
´´Türkiye ´güvenilir bölge´ konusunda, ´Bu savaş nedeniyle insanlar topraklarını bırakıp başka ülkelere gidiyorlar ve mülteci durumuna düşüyorlar. Savaşın olmadığı ya da savaştan arındırılmış güvenli bölgeler oluşturalım ve bu insanları buralara yerleştirelim.´ diyordu. Türkiye´nin bu teklifine ABD ve müttefikleri hep olumsuz baktılar. Türkiye ne yaptı? Fırat Kalkanı Operasyonu ile 500 kilometrelik bir alanı temizledi ve oraya Suriyelileri yerleştirdi ve onlara, ´Siz şimdi burada yaşayın, gelip sizi vururlarsa o zaman karşılığını alırlar.´ dedi.
Dolayısıyla Türkiye, ABD, İsrail ve ABD´nin bölgedeki Kürt müttefiki grupların hazırladıkları planlarına köstek oldu. Onların istediği gibi iş yürümedi. ABD´nin buna canı çok sıkıldı. ´Nasıl olur da bölgesel bir güç, benim yaptığım plana köstek olabiliyor?´ diye sormaya başladı. Böylelikle milli çıkarlar çatışması doğdu. Biz kendi topraklarımızı korumak için uğraşıyoruz. Onlar ise bir başka ülkenin toprağı üstünde yeni tasarruflarda bulunmak için uğraşıyorlar.´´
Akgönenç, ABD´nin aldığı bu kararın arkasında yatan ikinci önemli nedenin ise Türkiye´nin Kudüs konusundaki uluslararası başarısı olduğunu anlattı. Türkiye´nin ABD´nin Kudüs kararı sonrasında Türkiye İslam İşbirliği Teşkilatı´nı (İİT) olağanüstü toplantıya çağırdığını aktaran Akgönenç, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde uluslararası kamuoyu oluşturarak dünyanın dikkatini bu olaya odakladı ve hemen ardından BM ilk defa ABD´yi karşısına alarak Kudüs´le ilgili karar verdi. Kendini, dünyanın tek gücü olarak gören ABD bu karara son derece sinirlendi. ABD de resmen Türkiye´ye, ´Sen bunları yaparsan ben de senin sınırına 30 bin asker yığarım, burada bir ordu kurarım, bu ordunun istersem ismini de değiştiririm. Kuzey Suriye Ordusu derim. Bizimle hiç ilgisi yok, tamamen senin komşunun ordusu derim. Üç bin 500 tırlık malzeme veririm.´ demek istiyor. İşin komik ve acı tarafını da size söyleyeyim, bu silahları ele geçirenler piyasada satmaya başladılar bile. Bir kısmı ise PKK´ya geçiyor ve PKK bu silahları Türkiye´de kullanıyor.´´
Akgönenç, Rusya´nın ABD´nin bu kararına karşı sessiz kalmayacağını ve Suriye´deki kazanımlarından vazgeçmeyeceğini söyledi.
Rusya´nın, ABD ile direkt karşı karşıya gelmekten kaçınacağının altını çizen Akgönenç şunları söyledi:
´´Rusya´nın yüzyıllardır Suriye ile ilgili çıkarları vardır o da, Akdeniz´e inme. Bu hayalini de şu anda Suriye´de gerçekleştirmiştir. Çünkü Lazkiye Limanı´nı askeri üs gibi tutuyorlar. Hatta ikincisini yapıyor. Rusya bu olaydan dolayı ABD ile doğrudan doğruya karşı karşıya gelmez, kapışmaz. Fakat elinden gelen her şeyi yapar. Çünkü Rusya, ´Ortadoğu´da ben de varım ve alınacak her kararda ben de söz sahibiyim.´ diyor.
Rusya,Türkiye ile Suriye´de ciddi bir ittifak kurmuş durumda. ABD´nin bu ittifakı tehlikeye atacak her hamlesine karşı durur. Türkiye´yi zor durumda bırakacak ve kendi çıkarlarını da tehlikeye atacak bir durumda Rusya, Türkiye´nin yanında saf tutar.´´
Prof. Dr. Oya Akgönenç, ABD´nin Kürt devleti hayalinin temelinde İsrail´i koruma, güçlendirme amacı yattığını öne sürdü.
Kurulduğu günden beri, İsrail´in Ortadoğu´da bir problem teşkil ettiğini dile getiren Akgönenç, "Ve devam da edecektir. İsrail yerleştiği bölgede bütün olayları küstahlıkla ve zorbalıkla yapmıştır. İsrail, ABD ve batıdan aldığı destekle bu zorbalığı yapıyor ve zorbalığından da taviz vermiyor. Fakat durum daha da kötüleşiyor. Çünkü İsrail´in yaptığı haksızlıklar dünyanın gözüne batmaya başlamıştır. İşte tam bu sırada ABD yeni bir proje gerçekleştirdi. Daha doğrusu eski projeyi yeniden canlandırdı. O da, yüzyıldır hayalını kurduğu Kürt devletini projesini yeniden gündeme taşımak.´´ değerlendirmesini yaptı.
´´Öncelikle İsrail´e destek olacak ikinci bir devlet, Filistin konusunda dikkatlerin dağıtılması ve mücadelenin bölünmesi hedefleniyor. Diğer önemli bir plan ise İsrail´in kontrolünde olan bir Kürt devletinin orada olması Orta Doğu´nun ilelebet iflah olmaması, sıkıntı içinde yaşaması demek. Çünkü İsrail de ABD de bölgede hiçbir zaman rahat durmayacak.
Çok önemli diğer bir nedeni ise Kürt bölgelerinde gerek Irak´taki Kürt bölgesi gerekse Suriye´deki Kürt bölgelerinde bulunan zengin petrol yatakları. Bu petrolü borularla Suriye üzerinden Akdeniz´e oradan da Aşdod Limanı´na indirecekler. Buraya gelen petrol İsrail üzerinden dünyaya dağıtılacak.´´
Uluslararası Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ata Atun ise Türkiye´nin Orta Asya ve Hazar kıyılarını Avrupa´ya bağlayan bir köprü olduğunu vurgulayarak, ABD´nin bu köprüyü yıkmayı hedeflediğini söyledi.
Atun, ABD´nin 1991´den sonra Irak´ın kuzeyinde kurduğu boru hattını Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi üzerinden Akdeniz´e aktarma hedefinin açık olduğunu belirterek, ´´ABD bunun hazırlıklarını yapıyor. Bunu çok net görebiliyoruz. Irak´ın kuzeyinden Türkiye´nin güney sınırlarında, Suriye´nin de kuzey sınırlarından Akdeniz´e açılan bir yol kurmaya çalışıyorlar." dedi.
Atun, ABD´nin 30 bin kişilik bir askeri gücü Türkiye sınırına yığmasının NATO üyesi bir ülkenin güvenliğinin tehdit edilmesi anlamına geleceğini vurguladı.
NATO´nun yönetmeliğinde, "Bir NATO üyesine yapılan saldırı NATO´ya yapılmış addedilir ve bütün ittifak buna karşı koyar" diye bir maddesi olduğunu aktaran Atun, "Tabii biz bunu daha görmedik. Suriye´den Kuzey Irak´tan Türkiye´ye saldırılar yapıldığı, roketler atıldığı vakit bu maddenin işletildiğini görmedik. Hatta tam tersine Hollanda ve Almanya´dan gelen Patriot hava savunma birlikleri geri çekildi." diye konuştu.
NATO´nun kuruluş işlevini tamamladığını ve tamamen ABD´nin istekleri doğrultusunda hareket ettiğini söyleyen Atun, şunları anlattı:
"ABD, NATO´yu kendi istekleri doğrultusunda kurdu. O dönem komünizmin yayılmasını önlemeye yönelik kuruldu. 1991-1992 yıllarında Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bunun bir önemi kalmadı. Şimdi de ABD, NATO´yu kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Aynı BM´de olduğu gibi. BM´nin Güvenlik Konseyi´ni de devamlı olarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor.
İlk defa Kudüs´ün İsrail´in başkenti olması olayında BM´de bir yenilgiye uğradı. Daha evvel böyle bir şey olmamıştı. Bunun yegane örneği Kuzey Irak´a asker göndermek üzere TBMM´nin verdiği ret oyuydu. Zaten o günden sonra da ilişkiler iyice sulanmaya, ekşimeye başladı. 21 Mart tezkeresiyle başlayan gerilim bugünlerde son noktasına geldi.´´
ABD´nin Orta Doğu´da ağırlığını devam ettirmek istediğini aktaran Prof. Dr. Ata Atun, ´´Aslında 1952´de Süveyş Kanalı´nın millileştirilmek istenmesi üzerine, Fransız, İsrail ve İngiliz ordularının Kahire´ye giderken ABD´nin bunu durdurmasıyla, Orta Doğu´da İngiliz ve Fransız etkisi tamamen son bulmuştu. Şimdi de artık ABD´nin etkisi son bulmaya başladı. Bana göre bunlar Amerika´nın Orta Ddoğu´daki son çırpınışları. Türkiye-İran ve Rusya iş birliği bütün Orta Doğu´yu etkileyecek durumda. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Putin´in Suriye´deki Rus üssüne yapılan saldırısı sonrası yaptığı ´Türkiye´nin bu saldırılarla bir ilgisi yoktur´ açıklaması, çok önemli bir gelişme. Bu da Türkiye´nin Rusya ve İran´la olan iş birliğini birilerinin bozmak istediğini gösteriyor.´´ diye konuştu.
Prof. Dr. Ata Atun ABD´nin Türkiye´nin güney sınırında PKK/PYD´den 30 bin kişilik ordu kurma kararından sonra İncirlik Üssü´nün tartışmaya açılması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
´´Bu gelişmelere baktığımız vakit İncirlik Üssü çok önem kazanıyor. Sanırım artık masaya İncirlik de konacak. Ve Türkiye ile Amerika İncirlik konusunu tartışmaya başlayacaklar. Çünkü bu kurulmak istenen 30 bin kişilik orduya gönderilen, 40 bin 900 tırlık silahın tüm sevkıyatı İncirlik üzerinden olduğu için artık bunun da gündeme getirilip tartışılması, konuşulması gerekmektedir. Türkiye´nin de bunu yapacağına inanıyorum.´´