Bismillâhirrahmânirrahim;
Borçla yaşayan bir ülkeyiz. Hem devlet, hem halk borçlu. Devletin dış borcu 500 milyar doları geçti. Mevcut hükümet halka kazanmadığı parayı yemeyi öğretti. Pek çok kişinin elinde birden fazla kredi kartı var. Devlet borçlu, halk borçlu; bunun sonu nereye varır?
Borçlunun ayağını yorganına göre uzatması gerekmez mi? Ama tedbirimiz ne? Devlet kurumları yolsuzluk ve usulsüzlük söylentileriyle çalkalanıyor. Her alanda israf had safhada. Ülke ekonomisi, altı delik tencerenin içinde su biriktirmeyişine benziyor. Türkiye acilen faiz, israf, rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük kara deliklerini tıkamak zorunda.
Yöneticilerimiz, ?kriz mriz yok? diyerek başlarını kuma gömüyorlar. Kriz var, demek suç sayılıyor, ama konkordato demek serbest. 2018 bütçesinin ilk 9 ayında faiz lobisine 604 milyar dolar ödendi. 2019 bütçesinden faiz lobisine ödenecek miktar 117 milyar olarak öngörülüyor. Temel Karamollaoğlu uyarıyor: ?Böyle giderse devlet konkordato ilan edecek. 90 yıllık birikim haraç mezat satıldı. Devletler, zengin kaynakların bulunduğu yerleri istilâ etti.? (08.12.2018)
Denetleme görevini yapan Sayıştay 1.522 belediyede yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığını ortaya çıkardı. Bu belediyelere soruşturma açılmasına rağmen savcılar niçin harekete geçmiyor? Hükümet, belediyelerde yolsuzluk ve usulsüzlükleri ortaya çıkaran 2 Sayıştay üyesini görevden aldı. Bu zihniyet rüşvet, yolsuzluk ve israfı önleyebilir mi?
Ekonomiyi tehdit eden israf, rüşvet, yolsuzluk, usulsüzlük gibi kara delikleri tıkayıp üretim ekonomisine geçilmedikçe ekonomik sıkıntıyı sonlandıramayız.
TBMM Başkanı Binali Yıldırım, kriz kelimesini ağzına almamaya çalışıyor, ama Çırağan Sarayı´nda düzenlenen ?İstanbul Ekonomi Zirvesi?nde, ?Ekonomik sıkıntı sır değil? açıklamasını yapmak zorunda kaldı.
AKP´nin kurucularından Abdüllatif Şener TBMM´de korkunç iddialarda bulunuyor: ?1.500 yıllık İslâm tarihinde en günahkâr iktidar AKP´dir.? (18.12.2018)
Yeni Bir Dünya İş Adamları Derneği (YENİAD), hükümetin yalnız borç alarak devleti yönetmeye kalkmasının ?sürdürülemez? olduğunu hatırlattı: ?Zincirleme iflaslar geliyor. İşletmeler, kârlarından fazla bankalara faiz ödüyor. Sonraki adım sosyal patlamalardır.? (05. 11. 2018)
MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, paranın gücünü üretimin gücü belirler, diyerek uyarıyor: ?Üretim olmadan ne büyüme, ne zenginlik, ne de istihdam olur. İşsizlik ve enflasyonla baş edilemez.? (30. 11. 2018)
Her fırsatta uyarı ve çözümlerini söyleyen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hükümetin ekonomik kurtuluş savaşı verdiğini anlatmasına rağmen, israfı bitirmeye yönelmediğini hatırlattı: ?Bu ekonomik savaşın yükünü neden sadece garibanlar, işçiler, memurlar, evine ekmek götürmek derdinde olanlar çekiyor? Makam arabalarına, ejder meyveli içeceklere, lüks ve şatafata kaynak bulunabiliyor da, niçin vatandaşa ödenek yok?? (17. 10. 2018)
Hükümet, kara deliklerle mücadeleye niçin öncülük edemiyor? Bu kriz ve ekonomik sıkıntı döneminde niçin Külliye´nin ödeneği 3 kat artırılıyor? Bunları yapanların, ekonomik kurtuluş savaşı verdiklerini söylemeleri inandırıcı mı?
HÜKÜMET 2004´te enflasyon hedefini yüzde 12 olarak belirledi. Tek haneli rakamlara ulaşmanın uzak olmadığını ilân etti. Kara deliklere borç ve faiz sarmalı da eklenince hedef tutturulamadı. Tüketim ekonomisi dengeleri alt üst etti. Türkiye´de Eylül 2018´de enflasyon oranı yüzde 25.24´e yükseldi. Dünyanın enflasyonu en yüksek 2. ülkesi haline geldik. Üretim ekonomisine geçmedikçe enflasyonu önleyemezsiniz.
Hükümet 2019 genel bütçesini 880.4 milyar gelir; 961 milyar gider olarak öngördü. Daha işin başında yıllık 81 milyarlık açık var. 54. Erbakan Hükümeti 1 yılda ?denk bütçe? yapmayı başarmıştı. AKP Hükümeti 16 yıllık tecrübeyle bunu başaramadı. Dahası, Erbakan Hükümeti, dış borçları kademeli olarak sonlandırmayı takvime bağlamıştı.
Borç, bir ailenin sırtında yük olduğu gibi; dış borç da bir ülkenin sırtında kamburdur. Yol yürümekle, borç ödemekle, demişler. Hükümet´in memura, emekliye zammı yerinde, ama kaynağı üretimden kazanılan paralar olmalı. Borç yükünü artırıyor, ülkenin geleceğini tehdit ediyorsa, çaresini yeniden düşünmek gerekir. Osmanlı´nın aşırı borçlanması, maliyesinin ?uluslararası komisyona havale edilmesiyle? sonuçlanmıştı.
Refah Partisi 1994´te 400 belediyenin yönetimini devraldığında belediyelerin girişine, ?Rüşvet alan da veren de mel´undur? sözünü astı. İsrafın, rüşvetin, yolsuzluğun adı bile anılmadı. 400 örnek belediye oluştu. Hükümetin borçsuz ve yolsuzluğa bulaşmamış örnek belediyesi hangisi?
Saadet Partisi ?çare var? diyor; ?çare? ve ?çözüm siyaseti? vaat ediyor.