Tarih: 13.02.2022 14:08

Ruslar Afrika’ya indi

Facebook Twitter Linked-in

Afrika kıtası zengin yeraltı kaynakları dolayısıyla yüzyıllardır Avrupalı devletler tarafından sömürgeleştirilmeye maruz kaldı. Sanayi devrimiyle birlikte İngiliz ve Fransızlar sömürgecilikte öne geçti. Rus Çarlığı ise uzun yıllar sıcak denizlere ulaşma ve Afrika’yı sömürme hayalini hiç gerçekleştiremedi. Ruslar,Enes Güneyli yazdı;(*) Sovyetler Birliği döneminde de bu hayallerini Afrika’da farklı bir boyutta sürdürdü. Soğuk Savaş döneminin sonuna gelindiğinde ise kazanan yeni sömürge düzenin ideolojisi kapitalizm oldu.

KAPİTALİZMİN YERİNE GLOBALİZM

Kapitalizm tüm dünyada olduğu gibi Afrika’da da zengini çok zengin ve fakiri de çok fakir yaptı. 2008 krizi ve 2011 Wall Street olaylarının ardından Covid-19 pandemi süreciyle birlikte dünya genelindeki tedarik zincirlerinde büyük kırılmalar meydana geldi. Bu durumda kapitalizmin artık miadını doldurduğu, yerini ise yeni bir sömürge ideolojisine yani “globalizm”e bıraktığı görülüyor.

Globalizm; sosyalist söylemleri savunarak, kapitalizmin imkanlarını kullanmayı vaad eden, birleştirici bir sentez sunuyor. Kendi içerisinde birçok çelişkiyi barındıran globalizmin diğer sömürge ideolojilerinde olduğu gibi hedef kitlesini yine genç kuşaklar oluşturuyor. Küreselci anlayış yeni nesilleri dijital platformlar üzerinden yönlendiren ve yöneten, yeni sömürge düzenleri kurmak için gerekli alt yapıyı kurarken bu süreçte önemli hegemonya alanlarına sahip ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerden doğan güç boşluklarını Rusya ve Çin doldurmaya çalışıyor.

SICAK DENİZLERE İNME HAYALİ GERÇEKLEŞTİ

Özellikle Rusya son dönemde bu yönde ciddi adımlar attı. Rusların asırlarca kurduğu sıcak denizlere inme hayaline dair Putin döneminde önemli mesafeler alındı. Suriye, Libya, Mısır başta olmak üzere elde ettiği kazanımlarla birlikte Rusya’nın, Afrika’daki bazı ülkelere, Wagner Grubu (Rusya merkezli askerî danışmanlık şirketi) vasıtasıyla stratejik askeri danışmanlıklar yaptığı ve silah desteği sağladığı da bilinmektedir. Bununla birlikte Rusya’nın Afrika’daki bazı ülkelerle SSCB döneminden kalma derin ilişkileri mevcuttur.

Günümüzde ise Rusya’nın artık aktif olarak sıcak denizlere rahatlıkla inebilmesiyle şöyle bir tablo oluştu: Fransa, ABD ve İngiltere, Rusya’ya Ukrayna üzerinden bir hamle yaptığında, Rusya cevabını Afrika’da kendine yakın gördüğü yönetimlerin askeri darbelerle iş başına geçmesini sağlayarak veriyor. Bunun en güzel örneği son günlerde çokça konuşulan Putin ve Macron görüşmesinde ortaya çıktı. Putin’in diplomasi masasındaki büyük özgüveninin arka planında, Afrika’da aktif faaliyet gösteren Wagner başta olmak üzere Rusya’nın son yıllarda bu yönde attığı önemli denge değiştirici hamleleri olduğu anlaşılıyor.

DARBELER YOLUYLA DEĞİŞEN DENGELER

Afrika’da yaşanan son askeri darbeleri anlamak için öncesindeki bazı kritik gelişmelere değinmek önemli olacaktır. 2019 yılında sekiz Batı Afrika ülkesinin para rezervlerini Fransa Merkez Bankası’ndan çekme talebi Macron hükümetini epeyce rahatsız etti. Bu durum Fransız ekonomisinde ciddi bir çöküşü meydana getirebilecek sonuçları olan bir hamleydi. Bu adım aynı zamanda CFA Frangı (14 Afrika ülkesinde kullanılan para birimi) Eco adlı yeni bir ortak Batı Afrika para birimi ile değiştirme kararını da içeriyordu. Benin, Togo, Burkina Faso, Mali, Senegal, Fildişi Sahili, Nijer ve Gine-Bissau da dahil olmak üzere bu sekiz ülke yıllar önce bağımsızlığını kazansa da, Fransız Merkez Bankası ile döviz rezervlerini sürdürmeye devam ettirmek durumunda kaldı.

Uluslararası ilişkilerdeki değişen güç dengeleri çerçevesinde Fransa’nın eski gücünde olmadığını, Batı Afrika ülkelerinin ise her geçen gün ekopolitik bakımdan güçlerini artırdığını net bir şekilde görebiliyoruz. Bu değişim sürecinin küresel ve bölgesel birçok faktörü bulunmaktadır. Afrika ülkelerine danışmanlık, aktörlerin çeşitlenmesi, yeni teknolojik imkanların getirdiği avantajlar güç değişimi süreçlerini hızlandırmaktadır. 2020 yılında Mali’de gerçekleşen darbe sonrasında önemli bir takım gelişmeler yaşandı. Fransa darbe sonrası Mali’ye karşı ambargo kararları alsa da bu ülkedeki önemli kazanımlarını yitirdi. Kısa süre öncede bölgede gündem olan konulardan biri de şu oldu; Fransız yetkililerin Mali’deki geçiş hükümetine yönelik sert eleştirilerde bulunması üzerine, Mali hükümeti de buna karşı Fransa’nın Bamako Büyükelçisi Joel Meyer’i sınır dışı etme kararı almıştı.

FRANSA GÜÇ KAYBEDİYOR

Burkina Faso’da yaşanan darbe süreci ile alakalı olarak da yukarıda bahsettiğimiz hususlar göz önüne alınarak iç ve dış siyasi güç mücadelelerin yoğun bir biçimde yaşandığı anlaşılmaktadır. Bu darbelerin içerisinde yer alan bazı askerlerin sadece Fransa’da eğitim almaları gerekçesinden yola çıkarak, Fransa yanlısı bir darbe olduğu sonucuna varmak doğru olmayabilir. Fransa’nın, Burkina Faso’daki darbeyi kendi lehine çevirmek istemesi gayet normaldir. Zira Mali’de yaptığı hatayı tekrar etmesi halinde bölgede domino etkisi meydana getirebilecek bir süreç oluşabilir böyle bir durumda da Fransa Afrika’daki kazanımlarını ciddi oranda kaybedebilir.

Ekopolitik bakımdan Dünya genelinde büyük kırılmaların yaşandığı bu dönemlerde Afrika’nın diğer ülkelerinde de darbelerin meydana gelmesi muhtemeldir. Son 50 yılda 200’den fazla darbe girişimi olurken sadece 2019 yılından bu yana Sudan, Mali, Gine, Gabon, Etiyopya, Burkina Faso’da darbeler yaşandı. Nijer ve Gine Biseu’da darbe denemesi oldu.

Rusya ve Çin ise ekonomik güç alanlarında Afrika’da ortak çıkarları doğrultusunda bir süredir ittifak halindedir. Tarihte olduğu gibi Afrika’daki önemli madenler ve hammaddeler üzerindeki güç değişiminin günümüzde de küresel ölçekte büyük değişimlere sebep olabileceği aşikardır.

______________________________________

(*)Enes Güneyli

Milletlerarası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi (MID)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —