Rusya´daki Neo-Avrasyacılığın ve Rus milliyetçiliğinin önemli temsilcisi Dugin, Türkiye´de Perinçek hareketiyle iyi ilişkileri olan bir isim.
Üç yıl önce Türkiye´deydi.
Darbe girişimi gerçekleşmeden yalnızca bir gün önce, 14 Temmuz´da Ankara´da dönemin belediye başkanı Melih Gökçek ve Vatan Partisi´nden isimlerle bir araya geldi.
Türkiye´de darbe girişimi ile ilgili çeşitli hazırlıkların içinde olunduğunu söyledi.
Bir gün sonra 15 Temmuz darbe girişimi meydana geldi.
Peki Dugin bu istihbaratı nereden aldı?
Yaptığı sadece tahminlere dayalı bir yorum muydu?
Türkiye´de bu bilgileri başka kimlerle paylaştı?
Darbeyle Türkiye-Rusya ilişkileri arasında neden bağ kuruyor?
Rus uçağının düşürülmesi ve sonrasında Ankara-Moskova hattında yaşananlar için ne diyor?
57 yaşındaki aykırı siyaset bilimci Independent Türkçe´ye konuştu.
14 Temmuz 2016´da, yani darbe girişiminden bir gün önce Ankara´daydınız. 14 Temmuz´da Türkiye´yi darbe girişimiyle ilgili uyardığınızı söylediniz. Bunu nasıl bildiniz? Darbe girişiminin işaretleri neydi?
Öncelikle jeopolitik bir analiz yapmak durumundayım. Darbe girişiminin tıpkı Rus uçağının düşürülmesi konusunda olduğu gibi Rus-Türk ilişkilerine zarar vermek için tasarlandığını düşünüyorum. Rusya ve Türkiye askeri çatışmaya sokulmaya çalışıldığı için Rus uçağı düşürülmüştü. Ve bunun ardında aslında Amerikan güçleri vardı. Ankara´yı Moskova´dan özür dilemesi konusunda ikna etmeye çalışmıştım. Bu sorunu çözdü. Bu aynı zamanda jeopolitik bir jest olurdu. Erdoğan, Gülen´e yakın bazı grupların kendisi üzerinde baskı kurduğunun ve onu iktidardan indirmek istediğinin farkındaydı. Erdoğan, Rusya´dan özür dilediğinde en azından benim için bir şeylerin olacağı açıktı. Bu özürle birlikte Erdoğan´ın Rusya ile yeni bir aşamaya geçeceği belliydi. Erdoğan´ın sadece dışarıda değil Türkiye içinde de düşmanları vardı. ABD tarafından CIA eliyle Erdoğan´a karşı bir saldırı olacağı belliydi. Üç yıl önce 14 Temmuz´da Türkiye´deyken; Türkiye´nin Rusya´ya yönelik attığı adımın çok önemli olduğunu, Erdoğan´ın karşı bir saldırıyla karşı karşıya kalabileceğini söylemiştim. Şüphesiz böyle bir darbe girişimi olabileceği ihtimaline dair elimde bilgi vardı. Fakat tam detayları bilmiyordum. 1 gün içinde mi olur, 1 hafta içinde mi olur, 1 ay içinde mi olur yoksa herhangi bir zaman dilimine mi denk gelir; işte bu konu hakkında fikir sahibi değildim. 14 Temmuz´da farklı yapılar ile özel görüşmelerim oldu.
"Türk derin devletine darbe olacağını söyledim"
Erdoğan ile ya da herhangi hükümet yetkilisiyle darbe girişimi olacağına dair sahip olduğunuz bilgileri paylaştınız mı? Erdoğan´ın başdanışmanlarıyla görüştürüğünüz söyleniyor.
Ankara´nın Eski Belediye Başkanı Gökçek, bazı askeri çevrelerin temsilcileri, Vatan Partisi, Hasan Cengiz gibi Avrasyacılar ile konuştum. Erdoğan ya da hükümetten herhangi bir yetkiliyle konuşmadım. Fakat uzmanların ve etkili grupların hatta Türk derin devletinin de katıldığı pek çok toplantı gerçekleştirdim. Bu görüşmelerimde böylesi güçlü bir olasılıktan bahsettim.
"Putin darbeye dair bilgilendirilmişti"
Geçen yıl bu zamanlar Türkiye´de darbe girişimiyle ilgili bir konuşma yaptınız. Konuşmanızın bir bölümünde şöyle bir ifade var: "Elbette Putin istihbarat ve diğer kanallar vasıtasıyla tüm gerekli bilgilere sahipti. Fakat en önemli şey bilgi değil. En önemli şey o bilginin nasıl yorumlandığı." Eldeki bilginin yanlış yorumlanması gibi bir sorun mu var? Türkiye uyarılarınızı dikkate almadı mı?
Putin Türkiye´de bir şeylerin olacağına dair bilgilendirilmişti. Putin elbette bu bilgiyi iki farklı ihtimal üzerinden yorumlayabilecek bir devlet adamı. Birincisi Putin Türkiye´de böyle bir darbe hazırlığı olduğunu değerlendirebilirdi. İkincisi Erdoğan´ın sonunun gelmesi Türkiye-Rusya ilişkileri açısından çok daha kötü olurdu. Liberal, globalist, anti-Avrasyacı, Rus karşıtı bir hava oluşabilir, Türkiye´de bir iç savaş başlayabilirdi. Eğer darbe başarılı olsaydı bu gibi durumlar ile karşı karşıya kalabilirdik. Erdoğan´ın yenilgiye uğraması sadece onun açısından değil bizim açımızdan da olumsuz olurdu. Bu sadece bir tahmin değil aynı zamanda önümüzde duran bir olguydu. O yüzden darbe olduğunda Putin, Erdoğan´ı yasal güç sahibi ve siyasi lider olarak tanıdığını hemen açıkladı.
Darbe girişiminin ordu tarafından organize edilmediğini söylüyorsunuz, ordunun kullanıldığını ve Türk devletinin yararına olmadığını belirtiyorsunuz. 15 Temmuz darbe girişiminin ardında CIA´den bahsediyorsunuz. FETÖ tamamen CIA ve ABD tarafından mı kontrol ediliyordu?
Burada öncelikli olarak önemli olan Türk Ordusu´nun pozisyonu. En başından bu yana aslında çok açık bir durum söz konusu. Tüm yanlış anlaşılmalara rağmen tamamen sahte bir dava olan Ergenekon davasının oluşumunda FETÖ ve CIA gibi küresel güçlerin parmağı vardı. Önceden ordunun yapısının Erdoğan´ın lehine olmadığını söylemek gerekir. 15 Temmuz´daki askeri bir darbe girişimi değildi sadece ordu içindeki küçük bir kesimin Türkiye´deki kalkışmasıydı. Darbeciler ne vatansever ne Kemalist´ti. Tamamen FETÖ ile CIA´nin etkisi altındaki bir kesimden oluşuyordu. Bu kalkışma Amerikan hükümetinin rejim değişikliği üzerine tasarlayıp onayladığı bir kalkışma değildi. ABD´nin yapısı içinde küresel yapılar üzerine kafa yoran bir kuruluşun girişimiydi diyebiliriz. Çünkü Trump´tan önce ABD yönetimi birleşik bir anlayışa sahip değildi. O dönem ABD yönetimi içinde küreselci-milli çatışması ve rekabeti söz konusuydu. Darbe girişiminin ardında CIA´nin küreselci parçasının olduğunu söyleyebiliriz. Bildiğim kadarıyla ABD´de de bu konuda ciddi görüş ayrılıkları oldu ve belki de bu yüzden darbe girişimi Erdoğan tarafından daha kolayca bastırılabildi. Kısacası Birleşik Devletler Türkiye´de rejim değişikliği konusunda birleşik bir fikre sahip değildi. FETÖ, CIA yapısı içindeki tekil bir fraksiyon tarafından harekete geçirildi. Bu ekip ayrıca Türkiye´de bir dönüşümü öngörüyor ve bağımsız Kürt devletinin varlığını savunuyorlardı. Fakat bu plan ABD yönetimi içindeki tüm taraflarca kabul görmedi. Ama şunu da söylemek gerekir. Türkiye´de darbenin gerçekleşmesini isteyip de bunu göremeyenler Amerikan seçimlerinde Trump´ın seçilmesini istediler ve onu desteklediler. Bunun en büyük nedeni Trump´ın Erdoğan´ı sevmemesi kadar, Türk ve İslam karşıtı olması ve genel manada Büyük Ortadoğu Projesi fikirlerini paylaşmamasıydı.
"Türkiye NATO´dan çıkacak"
Türkiye, Rusya´dan S-400 hava savunma sistemi aldı. ABD ve NATO´nun tepkisi ortada. Türkiye´ye yönelik ekonomik yaptırımlardan söz ediliyor. Batı´da bazı yorumcular Türkiye´nin eksen değiştirdiği kanaatinde. Siz tüm bu gelişmelere nasıl bakıyorsunuz?
Bence şimdi Türkiye´nin NATO üyeliğinin sorgulanması gereken bir zamandır. Ne zaman olur bilemem ama bu olacak. Açıkçası II. Dünya savaşından sonra Türkiye´nin NATO´ya katılması, Sovyetler tehdidi gerekçesiyle katılması öyle ya da böyle stratejik bir mantık çerçevesinde açıklanabilecek bir durumdu. Fakat Türkiye güvenliğine bugün tehdidi oluşturan ABD´nin kendisi. Rusya bir tehdit değil. Rusya tarafsız ya da dost ülke. ABD ise Türkiye için teorik anlamda artık düşmanca tutum sergileyen ülke sınıfında. Türk hükümetinin 15 Temmuz´da ABD´nin darbeyle ilişkisini bildiğini, farkında olduğunu farz ediyorum. Dolayısıyla artık NATO´nun bir parçası olmak Türkiye´nin egemenliği için bir nevi intihardır. Dolayısıyla Rusya tek alternatiftir. Rusya´nın S-400 gibi stratejik silahları tek alternatiftir. Türkiye açısından S-400´lerin seçimi de rasyonel bir seçimdir. Türkiye´nin savunmasını bağımsızlaştırması ve NATO´dan çıkması sadece bir zaman meselesidir. Ne zaman olacağını elbette söyleyememem. Ama bunun mantıklı olan şey olduğunu söyleyebiliriz. Biz Türkiye´de ABD egemenliğine karşıyız. Biz Rusya´nın başka ülkeler üstündeki egemenliğine de karşıyız. Çok kutuplu dünyada bu böyledir. Bizim silahımız Türkiye´yi Batı kontrolünden kurtaracaktır.
© The Independentturkish