Tarih: 15.11.2017 11:17
Reza Zarrab davası ve millî muhalefetin önemi
Türkiye çok kritik bir kavşağa doğru gidiyor. ABD´de 27 Kasım´da Reza Zarrab davası başlayacak. Başta bazı CHP´li vekiller ve FETÖ olmak üzere bazı odaklarda büyük bir memnuniyet var. ABD´nin İran ambargosunu deldiği gerekçesiyle Reza Zarrab davasının esas hedefi Cumhurbaşkanımız Erdoğan. Bunu cümle âlem biliyor. Bu yargı saldırısı tüm Türkiye´yi hedefleyen bir operasyondur. Aynen MİT tırları, Suriye tapesi gibi ülkemize yönelik bu emperyalist saldırı karşısında dimdik durmak sadece hükûmetin değil tüm muhalefetin de zorunlu görevidir.
MİT tırları durdurulduğunda, Suriye tapesi yayınlandığında amaç Türk pasaportlarını etkisiz hâle getirmekti. Lahey Adalet Divanı´nda teröre yardım eden ülke olarak yargılatmaktı. Bunların hiçbiri başarılamayınca şimdi de Reza Zarrab davası üzerinden Türkiye´ye operasyon çekiyorlar.
Vatanını seven herkesin ülkesini bu tür olaylar karşısında savunması elzemdir. Türkiye´yi uluslararası anlamda zora sokmak isteyen bu gibi olaylar karşısında millî mutabakat hâlinde olmak bir mecburiyettir. İster muhafazakâr olun ister ateist, ister Türk ister Kürt ne olursanız olun ama yerli ve millî olun. Şimdiden söylemeliyim ki, 27 Kasım öncesi ve özellikle sonrası süreçte "Zarrab davası" adındaki emperyalist saldırının değirmenine su taşımak asla kabul edilebilir bir şey değildir.
Herkes bu açıdan kendine gelmek zorundadır. Kemal Kılıçdaroğlu ve bazı CHP vekilleri inanılmaz şekilde bu olayı yolsuzluk davası olarak göstermektedir. Halbuki işin böyle olmadığını biliyorlar. Cumhurbaşkanımız Erdoğan´ı seçimle mağlup edemeyenler şimdi ABD ipine sımsıkı bağlanmış durumdalar. Bir şekilde Amerika, Cumhurbaşkanımızı indirse çok memnun olacaklar gibi. İşte o yüzden Reza Zarrab olayından pis kokular geliyor. Sanki birileri CHP´nin kulağına bir şey fısıldamışlar gibi. Gene bir yerlere güveniyorlar.
"Zarrab´a her şeyi itiraf ettirecekler ve Erdoğan bitecek" diye zil takıp oynamadıkları kaldı. İşte böyle düşünmek millî muhalefet değil gayri millî ihanettir. "Erdoğan gitsin de gerekirse ülke batsın" kafası hastalıklı kafadır. Bu millet bu ülkeyi sokakta bulmadı. Şu an hepimizin yani tüm Türkiye´nin ihtiyacı, vatanımıza gelecek saldırıya karşı ülkemizi dimdik savunmaktır. Yerli ve millî olmak zorundayız.
Türkiye´nin ne kadar güçlü ve saldırılara karşı etkili olduğunun delili Kuzey Irak´ta yaşanan gelişmelerdir. Barzani tutturdu referandum yapacağım diye. "Ölmeden önce devlet olduğumuzu göreyim" rüyasına daldı. Ancak gerçekler böyle değil. Nitekim Irak Anayasa Mahkemesi bağımsızlık referandumunu yok sayan bir karar aldı. Türkiye´nin bastırması ve bu kararı tanımayacağını açıklamasının gücü de görüldü. Sonunda Barzani geri adım atmak zorunda kaldı.
Bu coğrafyada Türkiye´den habersiz ya da onaysız bir şey yapılamayacağını herkes gördü. İşte etrafımızda YPG´ye bu kadar silah verip bizi kuşatmak için de planlar yapılıyor. Bunları boşa çıkaracak güç Türkiye´de fazlasıyla mevcut. Başkalarına güvenip Türkiye´ye meydan okuyacağını ve zarar vereceğini düşünen herkes olsa olsa ya aptal ya da akılsızdır.
Reza Zarrab olayı da böyle. Emperyalizme karşı mücadele deyip yıllarca bu tür propaganda yapanlar şimdi emperyallerden medet umuyorlar. Erdal Aksünger gibi CHP´li vekiller soluğu ABD´de alıp "Türkiye yandı bitti" havasını oluşturuyorlar. Kusura bakmayın artık dışarısı istedi diye içerideki iktidar değişmez. Seçilmiş meşru hükûmet ve liderini ancak sandıkta yenerseniz yenersiniz. Onun dışında her illegal çaba millet eliyle boşa çıkarılacaktır.
Devletimizin bekası ve milletimizin güvenliği her türlü değerin önündedir. Millî birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Şu an ülkemiz böyle bir millî direniş dönemindedir. Türkiye olarak dimdik ayakta kalacağız inşallah!!
Kaynak: Takvim
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —