Skandal açıklamalarla yarışan rektörler arasında son bombayı Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Ramazan Taşaltın patlatıyor:
?İslami olarak Cumhurbaşkanına itaat etmek farz, karşı gelmek harpten kaçmak manasında haramdır.?
Yanlış anlaşılmasın, bu bir rektör. O rektöre göre, demek şu anda ?harp? var. Kim ile kim arasında acaba?..
Cumhurbaşkanının siyasal konumunu ?İslamla? bağlantılı olarak yorumlayan bir rektör.
Bu abuk sabuk sözlere AKP´liler bile karşı çıkıyor, AKP Grup Başkan Vekili Naci Bostancı açıklama yapıyor:
?Bu sözlerin Cumhuriyet´imizle, İslamla, Cumhurbaşkanımızın siyasal anlayışı ile ve rektörlük makamında aranan müktesebatla ilgisi yoktur?.
?Müktesebat? yani, ?kazanılmış bilgiler, edinilmiş nitelikler? anlamında.
Naci Bostancı ?sen bu nitelik ve bu cehaletle rektörlük koltuğuna yakışmıyorsun? demeye getiriyor.
Madem ?o müktesebatı yok?, neden rektörlüğe atanıyor?.. Bu kişiyi kim atıyor?.. Atandı ise, bu sözlerinden sonra hâlâ rektör koltuğunda oturacak mı?..
Doğru, mesele ?müktesebatta?.
Bir başka rektörden bir başka taze örnek daha var. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Saffet Köse bir TV programında:
?Eskiden kul hakkı denildiğinde titrerdik. Şimdi insan hakları diye bir şey getirdiler. Kadın hakları, çocuk hakları, işçi hakları, hasta hakları diye... Batıdan bize gelen seküler haklar çatışma kültürünün ürünüdür.
(...) Çözüm ve huzur arıyorsak, hakperest olmayı terk etmemiz gerekiyor?.
Al sana bir ?müktesebat? örneği daha!..
İnsanlık tarihi ile aynı yaştaki ?insan hakları?, çeşitli ülkelerin, Birleşmiş Milletlerin, çeşitli uluslararası örgütlerin bildirgeleri, sözleşmeleri ve Türkiye Cumhuriyeti anayasaları ile kim bilir kaç kez vurgulanıyor, ayrıca hukukun temel kurumlarının başında geliyor.
Ama, bu rektör ?insan haklarını çatışma kültürünün ürünü? olarak görüyor.
Ve bu adam bu ?müktesebat? ile rektör.
Kim atıyor bu kişiyi rektörlüğe?..
Doğru, mesele ?müktesebat? meselesi.
Bir başka örnek, Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı döktürdüğü müthiş inciyle bir ara ?top ten? arasına giriyor:
?Okuma oranı arttıkça, beni hafakanlar basıyor. Ben cahil kesime güveniyorum?.
O zaman sen nasıl profesör oldun?.. Yoksa, okumadan mı profesör oldun?..
Adamdaki cevheri AKP acele fark ediyor, YÖK Denetleme Kurulu üyeliğine atıyor. YÖK, yani bütün üniversitelerin bağlı olduğu kurum, yani bütün yüksek öğrenimin yönetildiği yer, yani ?okuma oranının, üstelik okuma niteliğinin artması için çalışan? kurum. Ve fakat oradaki denetleme kuruluna atanan kişi, ?okuma düşmanı?.
Tam bir ?müktesebat? örneği.
Siz ?müktesebat? deyin, ben size örnek vereyim.
Örneğin, Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Mustafa Şahin´in ekonomik yorumu:
?Ülkeyi diz çöktürmeye amaçlı dolar kuru artışlarının hayatımda yeri yok?.
Örneğin, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Muzaffer Elmas notlarla ilgili müthiş bir kaydı var:
?Başarı notu 2´dir. Zaten kırk senedir öyleydi?.
Başarı notu 2!.. Rektör Elmas ekliyor:
?Erkekleri camiye bekliyoruz?.
Camiye giden erkek öğrenciler başarı notuna daha mı çabuk ulaşıyor?..
Örneğin, Bursa Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Mehmet Yüce dış politikanın sırrını çözmüş gibi:
?Batı Bizansı yeniden diriltmek istiyor. Hedef Türkiye´yi bölmek. Türk Dünyasını alfabe ile böldüler?.
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini kastediyor.
?Müktesebat? yerinde.
Türkiye´de temel hak ve özgürlükler askıya alınıyor...
Hukuk devleti ağır yaralı...
Kuvvetler ayrılığı yerle bir...
Gözaltılar, aylarca iddianame bile olmadan tutuklamalar...
İnsan hakları ihlalleri...
Üniversitelerden çıt yok, nasıl olsun şu halde?..
Buna karşılık, ?Başkanlık rejiminin? referanduma sunulması sırasında ?güçlü Türkiye için ben de varım, evet? videosu çeken rektörler, ?ben de evet diyorum? diye açıklamada bulunan rektörler eksik değil.
Örneğin, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Cavit Bircan, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Nigar Demircan Çakar, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Ahmet Ağırakça gibi.
Göze girmenin yollarından biri.
?Müktesebat? gereği.
Bir üniversitede:
-Öğretim kalitesi,
-Araştırma etkisi,
-Uluslararası görünüm,
-Ekonomik gelişmeye katkısı,
gibi ölçülerden hareketle dünyadaki üniversiteler arasında her yıl sıralama yapılıyor.
Sıralamayı yapan, dünyadaki eğitim sisteminde en saygın konuma sahip olan, Londra merkezli Times Higher Education kurumu. Adı geçen kurum her yıl yukarıdaki ölçülerden yola çıkarak dünyada ilk bin üniversiteyi sıralamaya alıyor.
2018 Mayıs itibariyle:
Dünyadaki ilk bin üniversite arasına sadece on üç Türk Üniversitesi giriyor, o da üç yüzlerde, dört yüzlerde, altı yüzlerdeki sıralara oturuyor.
Rektörlerdeki ?müktesebata? bakınca, dünyadaki üniversite sıralaması sürpriz değil.
Türkiye´nin nereye gittiği belli, işte huzurlarınızda ?21. yüz yılın rektörlerinden bir demet?.