Çarşı pazar ateşler içerisinde. İsteriz ki bu ülkenin işçi ve emeklilerinin refah seviyesi yükselsin. Şuan evlerinde kombileri olanların bir kısmı battaniye ile ısınmaya çalışıyor. Maalesef devlet kurumlarında müsriflik almış başını gidiyor. Kombiler en üst seviyede yanıyor. Devlet kurumları bu müsrifliği yapmasalar ve işçi ve emekçiye daha ucuz doğalgaz su ve elektrik verilse insanlarımız battaniyeye sarılmayacak mutlu bir şekilde hanelerinde oturacaklar.
Geçenlerde yardım kuruluşlarının sayısının hayli fazla olduğu Fatih semtindeydim. Fatih Camisi’nin yakınında bulunan bir markete ziyarete gittim. Seksen beş yaşında olduğunu öğrendiğim bir teyze alış veriş için markete geldi. Çalışanlar teyzeyi tanıyorlardı. Teyze ile bu vesileyle bende sohbet etme imkanı bulabildim. Nur yüzlü, bedeni yorgun teyze eşini kaybetmiş tek başına yaşamını sürdürüyor. Doğalgazı yakamadığı için akşamdan sabah namazı için alacağı abdestin suyunu hazırladığını söyledi. Akşamdan ibriğe su doldurup ısınması için bezlerle sardığını, soğuk suyla abdest aldığı zaman kanının çekildiğini teninin incindiğini söyledi. “Eşimin aldığı emekli maaşı buna imkan vermiyor” diye ilave etti. Bunun gibi nice örnekler var.
Trafikte binlerce aracın olması ve alışveriş çılgınlığını dile getirerek “nerede fakirlik var” diyen insanlarımız var. Bu insanlara arka sokaklara, işçilerin yaşadığı semtlere gitmelerini tavsiye ediyorum. Asgari ücret bu hafta açıklanacak. Maalesef asgari ücreti belirleme konusunda sendikaların ve devletin sunduğu rakamlar halkın refah seviyesini yükseltecek derecede değil. Asgari ücreti iki bin beş yüz tl olarak düşünülürse üstün körü bir hesapla dahi bu miktarla geçinilemeyeceği ortaya çıkar. Devlet’in asgari ücretten vergiyi kaldırması lazım. Çünkü işverenler asgari ücretin yükselmesini istemiyorlar. Şuan da Türkiye’de maalesef işsizlik oranı gitgide yükseliyor. Ekonomik sıkıntılar aynı şekilde yükseliyor. Döviz ve altın almış başını gidiyor. İşçinin aldığı para anında eriyor. Gelin ücretleri altın ve dövize endeksleyelim. İşçi en azından aldığı maaşla kendini koruyabilir. Çağdaş kölelikten işçi ve emekçileri hür iradeli bir yaşama taşımalıyız. Dünyanın üçte ikisinde insanlar yoksulluk, kuraklık, açlık siyasi dini ve mezhepsel ırki ayrımcılığa uğrayıp işkence ve şiddetten dolayı göçe zorlanmaktadır.
“Mühendislik hesaplarına uyulmadan yapılan bir bina nasıl yıkılırsa ebedi bir kanun olan adaletten mahrum bulunan imparatorlukta öylece çöker.” La Cordaire
Bizlere düşen insanları gözetmek ellerimizi uzatmak… Ortak paydamız hayır yapmak olsun ki bu ülke huzur içinde olsun. Eğer bizler bu arka sokaklardaki insanları görmezsek mihenk taşlarımız ışıklı tabelalar olursa akıbetimizin hayır olmayacağını felakete gideceğini Allah buyuruyor.
“Hayır aksine siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Mirası sınır tanımaz (helal haram aldırmaz) bir tarzda yiyorsunuz. Malı bir yığma tutkusu ve hırsıyla seviyorsunuz.” (Fecr Suresi 17,18,19,20)
Hz. Ali , “Şu iki insanı asla unutmayın: İhtiyacı anında yanında olanı, zor durumda sizi bırakmayanı” der.
Rabbim sıkıntıları anlayacak ve giderebilecek yarenler bize nasip etsin.
EkranGazetesiSitesi