Mısırdaki Cemaati İslamiye’nin kurucusu ve manevi lideri Şeyh Ömer Abdurrahman 1995 yılında Amerika’da hapsedilip 79 yaşında 22 yıl maruz bırakıldığı baskı ve işkencelere dayanamayarak hakkın rahmetine kavuşmuştu. Zindandan tabutu çıkanlardan biri olmuştu...
Mısır, Suriye, Filistin, Suudi Arabistan, Azerbeycan ve daha bir çok ülkede zindanlarda binlerce bacı kardeşlerimiz yatmaktadır. Bunlardan biriside son dönemde gündeme gelen Pakistan’da CIA ajanları tarafından kaçılarak Amerika’ya götürülüp yıllardan beri zindanda tutulan doktor Afiyet Sıddıki’dir.
Azerbeycan’da Tale Bağırov ve dava arkadaşları, Suud’da resmi ideolojiyi kabullenmeyen kardeşlerimizden yüzlercesi yine zindanlarda. Zulüm dünyada kol geziyor.
Peki bizim ülkemizde zulüm kol gezmiyor mu?
88 yaşında 90’na merdiven dayamış bir dedemizden bahsetmek istiyorum. 62 yaşındayken tutuklandı.
Hz. Muhammed ve onun pak ehlibeytine hakaret yağdıran, şeytan ayetleri kitabını Türkiye’de basmak isteyen Aziz Nesin ve destekçisi mihraklar Sivas’a giderek oradaki Müslümanların tepkilerine neden olmuşlardı..
O duyarlı insanlar bu Şeytan Ayetleri kitabının Türkiye’de yayınlanmasını protesto etmek için düzenlenen gösteriye katılarak Müslümanların izzet ve şerefine dil uzatan alçakları protesto etmişlerdi.
Bu olaylar maalesef farklı boyutlara çekilmiş ve sonucunda, Madımak otelinde çıkan yangında 36 insan orada ölmüştü. Ancak o yangını hangi karanlık elin çıkardığı hiçbir zaman ortaya çıkarılmadı.
O zaman sol parti hükümette olmasına rağmen olayların olmasına göz yummuş, Madımak otelinde olanların dumandan boğularak ölmelerine sebep olmuştu.
Yangını kimin çıkardığı ortaya çıkarılmamış ancak olayların bitiminde hemen cadı avı başlatılmış ve ihbar stantları kurulmuştu.
Bu ihbar stantlarına, tavlada yenilip gıcık olduğu insanı ihbar edenler dahi vardı. Ahmet Turan dedemizde bunlardan biriydi. Kendisi radyo tamircisiydi. Olaylardan birkaç gün sonra karakola TV tamirine gitmişti.
Aziz Nesin konusu açılınca komiserle ağız dalaşına girmiş işini bitirip eve dönmüştü. Olaydan bir gün sonra kapısı çalınmış onunda olayın içinde olup faillerden olduğu söylenerek götürülmüştü.
Emekli hayatı yaşayacağı torunları seveceği bir yaşta alınıp 27 yıldır rutubetli soğuk kalın duvarların içine hapsedilmiş bir insandan söz ediyorum. Cezaevindeyken eşini kaybetti. Yaşı itibariyle onlarca doktordan alınan raporlara rağmen hala cezaevinden çıkarılmıyor. Bu dünyanın neresinde vardır? Söylemek istemediğim ülkelerde bile bunun emsali yoktur. Bu mesele bir an önce halledilmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanımız kendine verilen kanuni yetkileri kullanarak adli suçları affettiği gibi başta dedemiz olmak üzere ağır hasta olan siyasi mahkumları da kanuni haklarını kullanarak salıvermelidir. Onların yeniden yargılanmalarının yolu açılmalıdır. Eski cumhurbaşkanlarından Ahmet Necdet Sezer yüzlerce farklı fraksiyondan olan kişileri yasal haklarını kullanarak cesaretli bir şekilde salıvermişti.
Bizlerde Sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyoruz. Cezaevlerimizde daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi halen yatmakta olan yaşlı ve hasta mahkumlar var. Bir kısım arkadaşlarımızda hiçbir suçu olmadığı halde yurt dışında maalesef. Onlarda yurduna hasret çekerek cezalandırılmaktalar.
Selahaddin Eş Çakırgil yurt dışından getirilip memleketinde köşe yazarlığı yapabiliyorsa aynı davadan mağdur olan Aydın Koral kardeşimizde gelebilir diye düşünüyorum. Kendisi hiçbir suçu olmadığı halde hala kırmızı bültenle aranıyor. Adalet ideolojiye görüşe bakmayarak herkes için olmalı.
Adaletin olmadığı zulmün ayyuka çıktığı yerde isyan tuğyan olmaya devam eder. Biz Şehit ve Tuttuklu Aileleriyle Dayanışma Platformu olarak yusufilerimiz bırakılıncaya kadar asla onları yalnız bırakmayacağız.
Bir mütfekkir alim “ şehit ve tutuklular bir elmanın iki yarısı gibidirler. Aynı rengi tadı kokuyu taşırlar” demiş.
Selam olsun şehitlerimize ve yusufilerimize...
Ekran Gazetesi