Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'da gerçekleşen Kürt meselesine İslami Çözüm Çalıştayında Ramazan Kayan Hoca Çözüm süreci ile ilgili sunum yaptı ;
Değerli Hazirun!
Bugün niçin buradayız
İslami yapılar olarak, çözüm sürecinde görüntü vermek için mi
Birlikte bir fotoğraf verip çekip gitmek için mi Dostlar pazarda görsünler hesabına mı? Gönül almak veya gönül almak veya günü kurtarmak için mi Rol çalmak için mi Barış masasında yer kapmak için mi?
Hayır!
Biz bir gaye ve görev için buradayız. Çağa tanıklığımızı kanıtlamak için Kanayan yaramız Kürt sorununa, İslami kimliğimize katkı sağlamak için birlikteyiz.
Kimseye akıl vermek için değil, ortak aklı inşa edebilmek için bir aradayız.
Biz kimseyi suçlamak, sorgulamak, sınırlamak için değil, ortak sorunlarımıza birlikte çözüm aramak, müşterek sorumluluklarımıza beraberce omuz vermek için buluştuk
Herkesin özeli kendine ama ümmetin ortak bir kaderi var, bunu konuşmak ve evrensel İslam Kardeşliğinin içini doldurmak için bir araya geldik
Farklılıkları bir arada yaşama projesine nasıl dönüştürebiliriz
Farklılıkları hazmedecek bir analiz sistematiğini nasıl yakalayabiliriz
İşte bunun arayışındayız
Tek doğru benim doğrum formatından çıkıp çoklu doğru formasyonuna geçebilmenin çabasındayız
Kendi şablonunu kimseye dayatmadan, benim doğrum senin doğrunu döver mealli kavgalarla ötekini yok saymaya, çalışmadan, zorlu süreçlerde, kritik eşiklerde birlikte nasıl yol alınır, bunun derdindeyiz
Ortada inancımıza, insanımıza yönelik bir fitne var Değerlerimizi hedef alan bir fesat var. Nesillerimizi yozlaştıran bir yangın var Ya bu yangını birlikte söndürürüz ya da bu ateş hepimizi yakar. Artık oyalanma, erteleme, geçiştirme lüksümüz yok
Barış sürecinde öncelikle kendi iç barışımızı tesis etmek durumundayız. Biz kendi aramızda adalet ve hakkaniyet temelinde buluşur, barışır ve birbirimizi bağışlar isek barış sürecinde elimiz güçlenir Yoksa; hizipçi, grupçu, mezhepçi, fırsatçı, çıkarcı reflekslerle eski alışkanlıklarımızı sürdürmeye devam edersek kendi sorunumuzu kendi ellerimizle hazırlamış oluruz
Evet, hep birlikte barış diyoruz Ancak barış yolundaki dikenleri, dinamitleri, desiseleri, dönen dolapları da biliyoruz Barışı baltalayan bağnazlıkların, asabiyetlerin, fanatizmin de farkındayız Onun için diyoruz ki; barış, basiret ister Cesaret ister Bedel ister.
Barış rüyalarını kâbusa çevirmek için pusuda bekleyenlerin, kaostan ve kandan nemalanan karanlık odakların kumpasını da hafife almamak lazım
Kürt sorununu, İslamsızlaştırmaya çalışan mihrakların ve mahfillerin niyetlerini ve kime hizmet ettiklerini de biliyoruz
Kürdistan'da yaşayan halkların ortak paydasının İslam olduğunu hala bilmeyen mi var
Burada sorun, Müslümanların İslami teslimiyet ve kimlik sorunudur İslam kardeşliğinin edilgen kalmasıdır. Ümmet bilincinin yara almasıdır.
Olumsuzlukların adresi kardeşlik değil, kardeşsizliktir.
Muhammed İkbal'in yerinde tespitiyle;
Kusur İslam'da değil, Bizim Müslümanlığımızdadır.
Bölgede ateşkes sağlanabilir, görece bir barışta gerçekleşebilir. Peki yüreklerdeki kin, nefret, öfke, intikam ateşini nasıl söndürebiliriz
Kardeşleşmeden bu mümkün mü
Bizim için barış sadece silahların susması değildir Bu sorun silahlardan, sokaklardan, sandıklardan, satırlardan önce sinelerde ve sadırlarda çözülür
Şayet yüreklerimizde yankı bulacak, sadra şifa olacak adil bir çözüm bulabilirsek, kalıcı barışa yürürüz
Yoksa yeni fecri kaziblere uyanırız Geriye sadece yorgunluğumuz kalır Yarınlarımızı riske atmış oluruz
HABER DURUŞ