Mısır’da seçilmiş meşru hükümete karşı yapılan darbe neticesinde Rabia Meydanı’nda yaşanan vahşet ve tarihi katliamın yıldönümündeyiz.
Öncelikle o günlerde (3 Temmuz 2013) de başlayarak günlerce süren acı olaylarla ilgili şunu belirtmemiz gerekir ki; Rabia Meydanı’nda yaşananlar, dünyanın gözü önünde gerçekleşti. Hepimiz canlı yayınlarla anbean, saniye saniye yaşanan her şeyi gördük.
Artık dünya, eski dünya değil. İçe kapalı, yayınların kesik olduğu, dünya ile bağlantısı olmayan dönemler artık geride kaldı.
Günümüzde dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olaydan tüm dünyanın anında haberi oluyor. Onun için de Rabia Meydanı’nda yaşanan o barışçıl eylemlere karşı girişilen silahlı saldırıyı üzüntüyle hepimiz bizzat yaşadık.
Rabia Meydanı’nda yaşananları, dünyada hiçbir vicdan sahibi, insaf sahibi, aklıselim sahibi bir insanın asla tasvip etmesi, kabullenmesi mümkün değildir.
Bugün üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen yaşananlar, halen hafızalarda taze ve canlı olarak duruyor. Acılar dinmedi, açtığı yaraların sancıları katbekat artarak devam ediyor.
Tüm dünya biliyor ki, 100 yıllık geçmişiyle, şiddete başvurmamış, barışçıl eylemlerden yana olmuş, insanlara hep müspet katkılar sağlama gayreti içerisinde olmuş bir kuruluştur Müslüman Kardeşler.
Böylesi bir tavır içinde olan bu grup ve taraftarlarına karşı böyle bir katliam asla kabul edilemezdi.
Bugün Mısır darbesi, Mısır sınırlarını aşmış, tüm Müslümanların hatta dünyanın ortak sorunu haline gelmiştir.
Bunun için de Rabia katliamı ve bu süreçte yaşanan olaylar, mutlak surette uluslararası bağımsız yargı tarafından soruşturulmalı ve Mısır’da yeniden huzur ve güven ortamı tesis edilmelidir.
Rabia olaylarının yıldönümünde; Mısır’da yaşananlara seyirci hatta destekçi olmasıyla ABD ve emperyalist Batı dünyasının da gerçek yüzü ortaya çıkmıştır.
Batı dünyasının ne kadar büyük çifte standart içerisinde olduğunu hepimiz yaşayarak gördük. Çünkü emperyalist Batı’nın sandıktan çıkan neticelere saygısı yok.
Emperyalist Batı’nın demokrasi kılıfı ile insanlara sunulan halk iradesine saygısı yok. Özgürlüğe, insanların bağımsız düşüncelerine saygısı yok ve hepsinden önemlisi emperyalist Batı, yeri geldiğinde diktatörlerle de işbirliği yapabilirmiş, katliama çanak tutabilirmiş, bunu da bir kez daha yaşayarak öğrendik.
Bu vesileyle belirtmek isteriz ki; İslam ülkelerinin yöneticileri, vatandaşları, İslami hareketleri ve Sivil Toplum Kuruluşları bilmeli ki emperyalist Batı bizim dünyamıza dost değildir ve asla dost olamaz. Onların sadece çıkarları vardır.
O yüzden rotamızı yeniden çizip, kimlerle dost olacağımızı, kimlerle işbirliği yapacağımızı, kimi kılavuz seçeceğimizi çok iyi bilmek zorundayız.
Bugün Rabia Meydanı’nda yaşananlara seyirci kalarak asla geleceğimizi inşa edemeyiz. Evet, önümüze bakmalıyız ama geçmişin de muhakkak sorgusunu, muhakemesini yapmak durumundayız.
İnanıyoruz ki Müslüman Kardeşler yöneticileri de yaşananları en iyi biçimde okumuşlardır ve geleceğe yönelik planlamalar yaparak tüm dünyadaki kitlelere en iyi mesajı vereceklerdir.
Bu vesileyle temenni ediyoruz ki, Rabia Meydanı’nda şehit düşen binler, geride bıraktığı yüz binlerce acılı insanların yüreğine su serpilecek bir sevinci hep birlikte gelecek günlerde yaşarız.
Ve inanıyoruz ki şehitlerin kanı yerde kalmayacaktır. Yaşanan trajediler son bulacak ve Mısır; tarihinden, kültüründen, medeniyetinden aldığı güçle yeniden huzura kavuşacak ve İslam medeniyetine ev sahipliği yapmaya devam edecektir.