Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cuma namazında kent merkezindeki Ulu Cami'de verdiği hutbeye, "Allah göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından bir nimet olarak sizin hizmetinize vermiştir. Elbette bunda, düşünen bir toplum için deliller vardır. " ayetiyle başladı.
"Varlığa değer biçen Allah'tır" diyen Erbaş, şöyle konuştu:
"Cenabıhak, mahlukatı, anlamsız ve boş yere yaratmamış, 'Biz, yeri, göğü ve arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.' buyurmuştur. Kainat, her zerresi ayrı bir anlam taşıyan, dengeli ve muhteşem bir bütündür. Hayat bulduğumuz bu dünyada her bir varlığın ayrı bir gayesi ve değeri vardır. Allah, kendi zatından uzak ve bağımsız bir evren var etmemiştir. Bütün varlıklar Allah'ı anlatır, O'nun mülküdür. Varlık aleminin kontrolü O'na aittir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Rabb'imiz bu gerçeği şöyle ifade buyurmaktadır: 'Göklerde ve yerde bulunanlar, her şeyi ondan talep eder. O, her an yaratma halindedir. O halde, Rabb'inizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?"
Erbaş, çevreye karşı olan sorumluluklarının, Allah'ın eserine ve mülküne olan saygının gereği olduğunu vurgulayarak hutbesini şöyle sürdürdü:
"Allah'ın koyduğu kanunlara aykırı davranarak tabiata zarar vermek ise Cenabıakk'a karşı sorumluluğumuzu ihmal etmek, yerine getirmemek demektir. Bizler, bir dağa bile muhabbet nazarıyla bakan, 'Uhud bizi sever, biz de onu severiz.' buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. 'Birinizin elinde bir fidan varken kıyamet kopuyor olsa bile derhal onu diksin.' buyuran sevgili Peygamberimizi rehber edinmeliyiz. Bütün hayvanların haklarını gözetmeleri hususunda ashabını sürekli uyaran Peygamberimizi her daim örnek almalıyız."
Bir taraftan tonlarca ekmeğin çöpe atıldığı, diğer taraftan açlık sebebiyle birçok insanın hayatını kaybettiği acı bir çağı yaşadıklarını dile getiren Erbaş, şunları söyledi:
"Ne yazıktır ki günümüzde dünyevi hırslarının esiri olan insanoğlu, çevresiyle dostça, adil ve insaflı bir ilişki kuramadı. Bütün canlılara nefes kaynağı olan ormanları yaktı, karnımızı doyurduğumuz toprakları çölleştirdi, suya kandığımız nehirleri kirletti. Medeniyetimizde bir ekmek kırıntısının dahi yere atılması hoş karşılanmazken, tonlarca gıdanın çöpe atılmasına daha ne kadar rıza göstereceğiz? Geri dönüşüm imkanı olan atıkları, umursamaz bir tavırla çöp tenekelerine daha ne kadar hapsedeceğiz? Oysa çevremize sevgi ve şefkatle davrandığımız ölçüde bizler de huzur ve sağlık içinde yaşayacağız. Aksi halde zarar görecek olan sadece tabiat değil, bizatihi bizler olacağız, insanlık olacak. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de insanoğlu şöyle uyarılmaktadır: İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, böylece Allah, hata ve yanlışlarından vazgeçsinler diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor."
Erbaş, kendilerinin, engin bir merhamet sahibi olan Allah'ın yeryüzündeki halifeleri olduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Halife olmak, sorumluluğun adıdır. Yeryüzünün efendisi değil, hizmetçisi, koruyucusu olmaktır. Halife olmak, yeryüzünü Allah'ın rızasına uygun bir şekilde kullanmaktır. İfsat etmemek, zarar vermemektir. O halde, yaratan ve yöneten Rabb'imizin bizlere emaneti olan çevremize karşı duyarlı olalım. Gün gelip emanetin sahibi olan Rabb'imize hesap vereceğimizi aklımızdan hiçbir an çıkarmayalım. Yeryüzünün sadece insanların değil, bütün canlıların hayat alanı olduğunu bilerek yaşayalım."
Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle 6 Ekim'de sabah namazından sonra bütün camilerde fidan dikimi gerçekleştirileceğini kaydeden Erbaş, vatandaşları aileleriyle birlikte etkinliğe davet etti.
Erbaş, hutbenin ardından cuma namazını kıldırdı.