Putin'in yaşı 70 ama işi bitmemiş

Hasan Göğüş, T24’te “Putin'in yaşı 70 ama işi bitmemiş” adlı bir yazı kaleme aldı.

Putin

Rusya Devlet Başkanı Putin, 7 Ekim'de 70 yaşına girdi. Eskiden 70 yaşındaki insanlara "yaşı yetmiş, işi bitmiş" derlerdi. Putin'in işi pek bitmişe benzemiyor. Bakalım bu yaştan sonra torbadan daha neler çıkaracak? Ama yine de geçtiğimiz 7 Ekim'deki yaş günü Putin'in kutladığı en tatsız doğum günü olmalı. Ukrayna savaşında işler bir türlü istediği gibi gitmiyor.

Putin'e verilen yaş günü hediyeleri

Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman, Putin'e yaş günü hediyesi olarak piramit şeklinde dizilmiş bir kamyon kavun göndermiş. Tacikler, dünyanın en tatlı kavunlarını yetiştirmekle övünürler. Herhalde Putin'in ağzı bir parça tatlansın diye kavunu tercih etmişlerdir. Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko hediye olarak yerli yapım bir traktör yollamış. Traktör tercihinin özel bir anlamı var mı bilmiyorum. Belarus'un traktör imal ettiğini ilk kez duydum. Acaba "Ukrayna'yı dize getirmeye senin askerlerinin gücü yetmiyorsa benim traktörlerle silip süpürebilirsin" demek mi istedi? Ukrayna'nın Putin'e doğum günü hediyesi de bir gün gecikmeyle Rusya'nın anakarasını Kırım yarımadasına bağlayan Kerch köprüsünde patlatılan cephane yüklü bir kamyon oldu. 2018 yılında Putin tarafından açılan Kerch köprüsü stratejik açıdan büyük önem taşıyor. Ayrıca 6 Mayıs'ta Karadeniz'de batırılan Moskova kruvazöründen sonra bu kere kerch köprüsünün bombalanması, Rusya için "Rubicon"un geçilmesi anlamına geldi. Tepkisi sert oldu.

 

10 Ekim füze saldırıları

Putin 10 Ekim sabaha karşı başta Kiev olmak üzere aralarında Lviv, Odesa, Harkov, Ternopil ve Jitomir gibi yerleşim merkezlerinin yer aldığı birçok şehirdeki enerji, askeri ve iletişim alt yapısını yerle bir etti. Bu arada sivil halktan da çok sayıda ölü ve yaralı var. 10 Ekim'de savaşta adeta başa dönüldü.

24 Ekim'de Ukrayna - Rusya savaşı sekiz ayını dolduracak. Savaş o kadar kanıksandı ki hafta başına kadar Avrupa'yı bekleyen enerji krizine ilişkin haber ve yorumlar, savaşın kendisinin önüne geçmişti. Geçtiğimiz yılın son aylarında acaba Rusya Ukrayna'ya saldırır mı diye tartışıp durduk. 24 Şubat'ta Rus tanklarının sınırı geçip Ukrayna'yı işgale girişmesinden sonra uzun bir müddet savaşın ne kadar süreceği üzerinde kafa yormaya başladık. Bugün geldiğimiz noktada ise nefeslerimizi tutup acaba Putin nükleer silah kullanır mı diye merakla bekliyoruz.

Bugüne kadar kim kazandı, kim kaybetti?

Ukrayna kimsenin beklemediği bir direnç gösteriyor. Savaşın başladığında 3 - 4 gün içerisinde Rusların Kiev'e girmesi beklenirken, Ukrayna bugün taarruz eden taraf haline geldi. Her şeye rağmen ülkenin uğradığı can kayıpları ve maddi tahribat büyük. Savaşın devam etmesi için bölgeye silah yağdıran Batılı devletlerin, savaş sona erdiğinde Ukrayna'nın yeniden imarı için ellerini ceplerine atmak isteyecekleri çok şüpheli. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin verilerine göre 6 milyon civarında Ukraynalı sığınmacı durumuna düştü. Binlercesi de ülke içerisinde yerlerinden edildi. Kim ne derse desin, Ukrayna kaybedenlerin ön sıralarında.

Kaybedenler arasında savaşa girmemiş olsa da mutlaka Avrupa Birliği'ni (AB) de saymak gerek. Bir kere Avrupa'nın savunmasında ABD'ye, enerji güvenliği açısından da Rusya'ya ne kadar bağlı olduğu gözler önüne serildi. AB'nin kendi ordusunu kurması fikri en azından görünür bir gelecekte rafa kalktı. Enerji krizi ile baş etmek için dile getirilen öneriler tam bir komedi haline dönüştü. Duşa ikişer ikişer girin, saç kurutma makinesi kullanmayın, yıkanmayı bırakıp vücudunuzu ıslak bezle temizleyin gibi ipe sapa gelmeyen öneriler birbirini kovalıyor. Dünya Lideri Fransa Devlet başkanı Macron, örnek olmak amacıyla havalar soğumadan balıkçı kazağını çekip basına poz vermiş. Avrupa ülkeleri bu yıl gaz depolarını doldurmuş olmakla övünüyorlar. Peki seneye ne yapacaklar? Nükleere, kömüre geri dönülmesinin konuşulmaya başlanılması, AB'nin diğer bir hayali yeşil mutabakat hedefini de bir başka bahara erteledi. Yaptırımlar konusunda kendi içlerindeki dayanışmayı ne kadar sürdürebilecekler? O da belli değil.

Savaşın bir diğer kaybedeni Rusya Federasyonu. Her yıl Kızıl Meydan'da büyük bir intizamla rap rap yürüyen kızıl ordu askerlerinin savaşmak için değil, gösteri yapmak için eğitildikleri anlaşılıyor. Seferberlik ilanı da kâr etmemişe benziyor. Askere gitmemek amacıyla yurt dışına kaçan kaçana.

Rusya uluslararası ortamda iyice yalnızlaştı. Hava sahaları rus uçaklarına kapalı olduğundan Dışişleri Bakanı Lavrov bile Avrupa ülkelerine seyahat edemiyor. Başta Kazakistan olmak üzere yakın çevresindeki Orta Asya Türk Cumhuriyetleri korku içerisinde. Giderek Rusya'dan uzaklaşıyorlar. Avrupa'ya her iki kuzey akımdan gaz sevkiyatı kesildi. Gerçi bu gazı Çin, Hindistan ve Pakistan'a satabiliyor. Ama ihracat iskontolu fiyatlar üzerinden yapılabildiğinden ciddi bir gelir kaybı var. Yabancı yatırımlar tamamen durmuş durumda. Son dönemde Batılı tüketim kalıplarına alışmış Rus halkından yakında çatlak sesler çıkmaya başlayabilir

ABD savaştan kârlı çıkanlardan. Çin ile birlikte baş düşman olarak gördüğü Rusya'yı şimdiden epey silkeledi. Enerji kaynakları bakımından tuzu kuru. Krizden hiç etkilenmiyor. Aksine fiyat artışları nedeniyle ihraç ettiği petrol ve sıvılaştırılmış doğal gazdan büyük paralar kazanıyor. Beyin ölümü gerçekleştiği iddia edilen, liderlik ettiği NATO'nun itibarı bir anda arttı. NATO'ya kapağı atmak isteyen isteyene. Artan silahlanma yarışı savunma sanayi sektörünü çok memnun ediyor.

Şimdi gelelim Türkiye'nin konumuna. Türkiye savaşın çıktığı ilk günlerde Montrö'nün uygulanmasına titizlikle riayet ederek ceketi doğru düğmeden iliklemeye başladı. Bugüne kadar da Ukrayna-Rusya dengesini iyi gözetti. Putin iyi bir başkomutan olmasa da hiç şüphesiz büyük bir stratejist. Son olarak Astana'da dile getirdiği "Türkiye'yi doğal gaz merkezi yapalım" çıkışıyla gündeme damgasını vurdu. Bu hamlesiyle Amerika'ya karşı Türkiye'nin elini güçlendirdi. Ama aynı zamanda Türkiye'yi tercihini yapmaya zorladı. Muhtemelen de enerji bulmak için kıvranan Batı'da çatlak yaratabilecek. Türkiye, savaş başladığında, Ukrayna ile Rusya arasında kalmaktan korkarken, şimdi de Rusya ile ABD arasında sıkışmaya başladı.

Hiç tartışmasız savaşın en büyük kazananı da Türk Hava Yolları. 24 Şubat'tan sonra Batılı ülkelerin Rus yolcu uçaklarına hava sahasını kapatmasıyla, Türkiye rotası yüzbinlerce Rus yolcunun tek çıkış kapısı oldu. Türkiye - Rusya arasında haftada 428 sefer yapılıyor. Moskova'nın Vnukova havaalanında Türkiye'ye sefer yapan uçakların 4 - 5 dakika arayla havalandıkları anlar oluyor. THY'nin bu yılın ikinci çeyreğindeki karı 9 milyar lirayı geçmiş. Neredeyse Lufthansa'nın tahtını sallıyor.

Gaza gelmeyelim

Enerji merkezi olmak hayali Türkiye'nin enerji politikasının yıllardır kovaladığı bir hedef. Baku-Ceyhan, TANAP, Türk akım ve hayata geçirilemeyen NABUCO ile Türkmen gazının Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması projeleri hep bu hedefin eserleri. Şimdi Putin bu hedefi altın tepsiyle Türkiye'ye sunuyor.

Türkiye temkinli olmak zorunda. Gazın merkezi olayım derken Rusyanın gazına gelmek de var.