Putin neyin peşinde?

Taha Akyol yazdı;

Putin neyin peşinde?

Sanılıyordu ki, Putin Doğu Ukrayna’daki Donetsk ve Luhansk bölgelerini işgal ve ardından ilhak ederek yetinecek… Çünkü bu bölgelerdeki etnik Ruslara baskı yapıldığını söylüyordu.

Tarih bilenler Hitler’in Çekoslovakya’da etnik Almanların yaşadığı Südetenland bölgesini, ama ardından tüm Çekoslovakya’yı yuttuğunu hatırlıyorlar tabii.

Putin de Donetsk ve Luhansk bölgelerinde kendisinin kurdurttuğu ‘halk cumhuriyetleri’ni işgalle yetinmedi bütün Ukrayna’yı işgal etmek için 12 gündür savaşıyor; kahraman Ukrayna halkı 12 gündür mukavemet ediyor.

Tabloyu doğru okumak için hem Rus jeopolitiğinin genişleme dinamizmini, hem Putin’in Rus imparatorluğu nostaljisiyle ateşlenmiş hastalıklı narsisizmini iyi ‘teşhis ve teşrih’ etmek lazım.

RUS JEOPOLİTİĞİ

Tarihçiler ve jeopolitik uzmanları Rus coğrafyasının genişlemeye müsait olduğunu anlatırlar. Marcel H. Van Herpen 2015’te çıkan kitabında, Rus coğrafyasında frenleyici doğal sınırlar ve civarda güçlü devletler olmadığı için sürekli genişlediğini yazıyor. Moskova knezliğinin, yüz elli yıl içinde, her bir yılda bir Hollanda kadar genişleyerek imparatorluk haline geldiğini vurguluyor.

Rus imparatorluk coğrafyası, Napolyon ve Hitler’in kendileri için felaketle sonuçlanan geçici işgalleri dışında hiç istila edilemedi.

Rusya’nın Avrupa’da yayılma emelleri 17. Yüzyılda İsveç, Lehistan (Polonya), sonra da sanayileşmiş Bismark Almanyası tarafından durduruldu. Çarlık Rusyası, genişlemesini Ukrayna’da, Kırım’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da ve “Pasifiğe kadar” Uzak Doğu’da gerçekleştirdi.

Stalin’in Sovyet imparatorluğu buna Doğu Avrupa’yı kattı fakat ekonomik çöküntü Sovyet imparatorluğunu çökertti.

Rusya tarihinde hangi olayı değiştirmek isterdiniz sorusuna “Sovyetler Birliği’nin çöküşü” diye cevap vermesi, KGB yetiştirmesi Putin’in sadece özlemlerini değil, uzak hedeflerini de yansıtır.

UKRAYNA VE OSMANLI

Putin Ukrayna’yı işgal ederken ‘sınır ötesi terörizm takibi’ yapmıyor; imparatorluk sınırlarını genişletiyor. Bağımsız Ukrayna’yı ve Ukrayna halkını yok sayıyor, onarın da Rus olduğunu söylüyor!

Merhum Akdes Nimet Hocamızın yazdığı gibi, Ukraynalılar kendilerini hiç Rus kabul etmediler. Rus istilasına karşı Norveç, Polonya ve Osmanlı’dan destek istediler. Osmanlı’nın Lehistan seferlerindeki stratejik amaç Ukrayna’da Rus hakimiyetini önlemekti.

Osmanlı’nın zayıflaması ve Lehistan tehdidi üzerine bu defa Ukrayna Çarların himayesini istedi. Çarlık Ukrayna’da hakimiyetini tahkim ettikten sonra Ukrayna dilini yasakladı, Rusçayı mecburi kıldı. Ukrayna milletçiliği böyle başladı. (Akdes Nimet Kurat, Rusya Tarihi, Türk Tarih Kurumu, özellikle s.245-246)

Osmanlı’nın gerilemesiyle Rus orduları İstanbul kapılarına, Yeşilköy’e kadar gelecektir! İstanbul’a “Çargrad” diyorlardı zaten.

Gerileme deyince, ilk Rus matbaası 1553, İlk Osmanlı matbaası 1727; birçok şey buna göre.

BÜYÜK VİLADİMİR!

Putin tarihteki Rus imparatorluğunun genişlemesini bir tarih konferansında anlatmıyor; Ukrayna’ya saldırısını meşrulaştırmak için anlatıyor! Çarlık zamanında Türklerle yapılan savaşlara atıfta bulunmayı da ihmal etmiyor!

Zihninde nasıl bir jeopolitik var, görüyorsunuz.

Sovyet imparatorluğunu sürdürmek için Sovyet diktatörü Brejnev, hürriyetine kavuşmak isteyen Doğu Avrupa ülkelerini Kızıl Ordu ile işgal etmek için “Brejnev Doktirini” uydurmuştu; emperyalizm karşısında sosyalizm tehlikeye düşerse Kızıl Ordu Çekoslovakya’yı işgal edebilirdi!

Stalin’den mülhemdi bu doktrin.

Osetya’yı, Gürcistan’ı, Kırım’ı işgal eden Putin, şimdi ‘zamanı geldi’ düşüncesiyle Ukrayna’yı zalimce işgal ediyor, bu defa ‘tarih doktrini’ uydurarak…

Mesele sadece imparatorluk tutkusu değil… “Büyük Viladimir” olarak anılmaktan nasisist bir haz duyan Putin, narsisit egosuna layık bir zafer peşinde, kendi deyişiyle “her ne pahasına olursa olsun!”

Ukraynalı vatanseverlerin böyle direneceğini, Batı dünyasının bu kadar tepki gösterip Rus ekonomisine ağır darbeler indiren yaptırımlara başvuracağını hesap edememişti.

Bir nükleer savaş deliliğine ihtimal vermiyorum ama insanlığın önünde zor, sıkıntılı, buhranlı bir dönem var. Tabii zaten zor durumda olan Türkiye’nin de…