Tarih: 27.03.2020 01:54

Psikolojik Harekat, Korana ve İnsan

Facebook Twitter Linked-in

Sokağa neden süslenerek çıkarız? Neden sokağa karıştığımızda en yalın halimizle davranmıyoruz da belli bir imaj çizip, hedef zihinlerde istediğimiz profili yerleştirmek için azami özen gösteriyoruz? Giydiğimiz köstüm, kullandığımız aksesuarlar, taktığımız saat, kullandığımız parfümle dışa bir mesaj veriyoruz: Ben kendi ilişki sarmalımın içindeki en önemli kişiyim.

Bu algıyı oluşturmak, korumak ve geliştirmek için bütün taktikleri kullanırız. Bindiğimiz arabanın markası oluşturmaya çalıştığımız imaja uygun değilse, yenisini almak için çaba harcarız. Bütün bunların altında yatan neden acaba kişinin yönetme duygusunu tatmin etmek olabilir mi? Yönetme  duygusunu yaşayamadığımızda, ilişki ağımızda bulunan insanları çeşitli araçlarla manipüle etmeye çalışırız.

Küçükken toz toprak içinde eve geldiğimizde annemizin; “Oğlum bu ne hal, sabahtan akşama kadar şu işlerle uğraşıyorum, neden bu haldesin?” yakınmaları; “Oğlum benim istediğim profile uymuyorsun, benim sana belirlediğim çizginin dışına çıkıyorsun” şeklinde okunamaz mı? Haylazlığın dozunu artırdığımızda annelerin gözyaşları ile terbiye etmeye çalıştığı bir toplumuz. Gözyaşı, bir erkeği veya kadını en çok etkileyen manipülasyon aracıdır. İstemesek de annemizin istediği kişi olmak için çabalarız.

Babalar ise genellikle bir kişi için güç sembolüdür. İlk güç ve iktidar olgusunu baba figüründen öğreniriz. Ergenlik döneminde ise güç imgesi ile olan sorunlarımız başlar, zihnimizdeki baba figürü ile ya çatışır veyahut onunla uyumlulaşırız.

Annelerimizle olan bağımız ise genellikle çok geç kopar veya ölene kadar kopmayabilir. Annemiz gibi yemek yapan, annemiz gibi şefkatle bize yaklaşan kadınla hemen duygusal bağ kurmaya çalışırız. Yani anne imgesi, zihniyet dünyamızı, kadın erkek ilişkilerimizi, arkadaş seçimlerimizi ve ideolojik tercihlerimizi etkileyen en önemli faktördür.

Prof. Dr. Vamık Volkan’ın, terörist başı Abdullah Öcalan’ın psikolojik yapısı ile ilgili yaptığı değerlendirmede şu iki anekdot anne-çocuk bağı ile ilgili çok önemli perspektif sunuyor: “Ailesi çok fakir. Evdeki baskın figür, bölgesel geleneğin aksine, anne. Abdullah Öcalan’ın annesi, çocuklarının önünde kocasını aşağılıyor. Öcalan’ın anlattığına göre babası, köydeki en silik insan. Öcalan, çocukluk anısında, anne ve babasını, ‘Annem olağanüstü kavgacıydı… Her gün komşularla, babayla ve benimle kavga… Babayı akrabaları bile hiç ciddiye almazlar.”

Öcalan başka bir anısında da, ‘Köyümde, çocuklarla olan kavgamda kafam kırılmıştı. Eve gelip ‘Beni dövdüler’ diye hüngür hüngür ağlıyordum. Annem eve gelir gelmez beni korumak, himaye etmek yerine, ‘Ya gidip intikamını alacaksın ya da seni bu eve koymam’ diye beni evden kovdu. Annem bu ilkesinde çok zorlayıcıydı. Daha sonra, zorla da olsa ilk eylemlerime onun bu dayatması altında başladım. Ben de saldırıya geçtim. Birkaç çocuğun kafasını kırdım’ demiştir.

Bu iki veri, kişinin eğilimlerinin ve kırılma noktalarının oluşmasında çocukluk evresinin ve ebeveynlerle olan ilişkinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Her insan farklı bir hikâyedir ve bir insanı anlamak için bütün hikayesini bilmek gerekir. Sosyal yaşamda, seyrek ilişki kurduğumuz kişilerin bütün yaşam serüveni ile ilgilenmeyiz. Belli ortak noktalar ve zorunluluklar üzerinden kurulan ilişkiler, ne kadar zaman geçerse geçsin, ilişkide derinleşme olmadan profesyonelce devam edilebilir. Ancak meslek olarak bir insanı inceliyorsanız, yani psikolog, liderlik analisti, siyasetçi iseniz, hedefin kişisel hikâyesini derinlemesine incelemeniz gerekir. Örneğin, görüntü, koku, acı duyarlılığı olan bir insanın, duygularını ortaya çıkarıp, verdiği tepkiye göre zihinsel ve duygusal profilini anlamak istiyorsanız, kurgularla bu durumu açığa çıkarmaya çalışırsınız.

Putin- Merkel görüşmesindeki bir fotoğraf, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.

Eski istihbaratçı olan Putin, Alman Başkakanı Angela Merkel’in köpek korkusunu bilip, korku karşısında nasıl tepki vereceğini birinci elden gözlemek istedi. Bu fotoğrafta Merkel’in beden dili, korku karşısında kendini nazikçe korumaya alması ve Putin’in yüz ifadesi detaylı  incelenmeye değerdir. Putin, bu manipülasyonla, muhatabının duygu durumunu, duygu yoğunluğunun yaşandığı ortamda muhakeme yeteneğinin ne şekilde etkilendiğini görmek istemiş olabilir. Merkel her ne kadar duygularını saklamaya çalışsa da beden dili birçok şeyi anlatmaktadır.

Kişilerin sosyal yaşamda taktıkları maske ve kuşandıkları zırhın içini göremediğinizde karşınızdakini tam anlamıyla tanımanız mümkün değildir. Bir insanın zihnine girmek için kullandığı kelimelerin yapısına bakarak bir zihin haritası çıkarmanız gerekir. Ondan sonra duyarlı olduğu kelimeleri baskın şekilde kullanarak hedef zihinde bir inşaya başlar hale gelinebilir. Ondan sonrası o kişi ile ilgili neyi hedeflediğinizle ilgilidir. Kişinin duygu dünyasına girmek için ise, farkındalık olmadan yaptığı otomatik davranışları gözlemleyerek işe başlanabilir. Ama bu gözlem ile gerçek duygu profilini ortaya koymak zordur. Gerçek duygu haritasını ortaya çıkarmak için önem verdiği veya eksikliğini hissettiği duygusal ihtiyaçlarının karşılanmadığı durumlarda verdiği tepkinin ne olduğuna bakmak elzemdir. Kişi eğer kendini değersiz ve yalnız hissediyorsa, değer verilmediği zamanda nasıl tepkiler verdiğine bakmak gerekir. Bu tepkiler, gerçek duygu haritasını ortaya çıkarır. Özetle kişinin öfke, sevinç ve korku durumunda verdiği tepkiler en yalın olanıdır ve onun dışındaki her duygu durumu otomatik oluşur.

Son iki haftadır yaşadığımız illet salgının toplumda yaratığı korku ve hiçbir yerde güvende olamama durumu, istihbarat örgütlerinin incelediği devletler ve toplumlarla ilgili net bir tomografi sunuyor. Korku durumunda kitlelerin nasıl tepki verdiği, devletin toplumu üzerindeki kontrolünün ne olduğu; devletin imkan ve kabiliyetinin ne düzeyde olduğu; iktidarın, devletin tüm imkan ve gücünü kullanarak kitleyi yönlendirme becerisi ile ilgili hususlarla ilgili veriler su yüzüne çıkar. Bir servisin on yıllarca çalışıp elde edemeyeceği bilgilerin, olağanüstü durumlarda toplumların ve devletlerin verdiği tepkileri inceleyerek elde edilmesi mümkündür.

İster doğal yollardan ortaya çıksın, ister kurgusal olsun,  olağanüstü durumlar bizi gerçeğe bir adım daha yaklaştırıyor. Her olay ve durumdan ders çıkarmayı bilen bir zihin için, bütün gelişmeler büyük bir öğretmendir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —