serbestiyet.com’dan Berka Yaroğlu’nun, “konu ile ilgili” haberi…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Kasım Cuma günü İstanbul Kongre Merkezi’ndeki TRT World Forum etkinliğindeki konuşması sırasında, İsrail ile Türkiye arasındaki ticareti protesto eden 9 protestocu tutuklanmıştı.
“Protestocular birbirlerini tanımıyorlar bile, münferit olarak oradalar“
Tutuklanan protestoculardan Mücahit Özel’in avukatı Üsame Sarıyaşar, tutuklamaları ve sonrasında yaşanan süreci Serbestiyet’e değerlendirdi. Sarıyaşar, şunları söyledi:
“Tutuklanan dokuz kişiden dördü salonun içinde beşidışarıda. Ne içeridekilerin ne de dışarıdakilerin birbirlerinden haberi var. Yani ‘Bir araya gelip de bir eylem yapalım” şeklinde planlı bir eylem yok. Salonda bulunanlardan Şeyma Yıldırım, İsrail’le ticaretle alakalı meseleden dolayı kaygı ve üzüntü duyduğunu, SOCAR petrol şirketinin CEO’sunun da TRT World Forum’a katılacağını öğrenip bir pankart hazırlayıp onu protesto etmek için orada bulunduğunu da ifade etti.
“Aslına bakarsanız Cumhurbaşkanı’na yönelik hazırlanan bir şey değildi. Şeyma Yıldırım’a açtığı pankarttan sonra sert bir müdahale yapılınca Emre Bey de kalkıp ‘Siyonistler, faaliyetlerini denizlerimizde ve limanlarımızda sürdürürken…’ diye sesleniyor. Ardından ona da bir müdahale yapılınca benim müvekkilim olan Mücahit Özel de kalkıp sesleniyor.
“Protestocular birbirlerini tanımıyorlar, münferit olarak oradalar. Salonun dışındaki beş kişi de dışarıda SOCAR’ı eleştiren bir protesto yapıyor. Hatta polislerden bir tanesi de gelip eylem yapmalarını müsaade edildiğini, kendilerinin engellenmeyeceğini söylüyor.
“Anladığım kadarıyla dışarıdakiler protestolarını gerçekleştirirken, içeride de böyle bir olay olunca herkes bir arada sanılıp herkesi alıyorlar.
“Yüzüne aldığı darbeden dolayı müvekkilimin gözü kanlıydı“
“Nezarethanedeki avukat görüşünde gördüm ki müvekkilime sert müdahale yapılmış. Yüzüne aldığı darbeden dolayı gözü kanlıydı. Bunlar doktor raporlarında da işlendi.
“Tutuklulara 18 saat kadar yemek ve su verilmedi. Hatta bir meslektaşımızın müdahale etmesi gerekti. Kişiler sulh ceza hakiminin karşısına çıkmadan hemen önce yemeleri için bir şeyler alıp onlara verdi.
“Tutuklama kararı güvenlik tedbiri değil, ön cezalandırmadır”
“Savcılığın tutuklama sevki iki suçtan hazırlandı. Cumhurbaşkanı’na hakaret ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten hazırlandı. Ancak hakim “Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu oluşmamıştır. Bundan dolayı adli kontrol veriyorum.” dedi. Bu da yanlış bir karar. Zaten suç oluşmamış, nasıl adli kontrol verilebilir?
“Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet kısmıyla ilgili de kişilerin kaçma şüphesi olduğu kanaatiyle tutuklanmasına karar verildi. Bu yanlış karar bile değil. Yani hukukun olmadığı bir karar biçimidir. 6 ay ile 3 yıl arası cezası olan bir suçtan dolayı tutuklanması -ki biz burada bir suç olmadığını düşünüyoruz, bu aşikar- güvenlik tedbirinden ziyade bir ön cezalandırmadır. Bu bir demokratik hakkın bir daha kullanılmaması amacıyla, korkutmak için verilmiş bir karardır.”
“18 saat boyunca yemek ve su verilmedi, tuvalet ihtiyaçlarını gideremediler”
Süreci takip eden başka bir avukat da Serbestiyet’e şu bilgileri verdi:
“Cuma günü gözaltına alındılar. Sürekli bir uzatma kararı alındı ve pazartesi günü de adliyeye sevk edildiler. Savcı da dosya üzerinden bir inceleme yapıp tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderdi ve tutuklandılar. Arada geçen sürede tutuklulara kötü muamele yapıldı. Özellikle hakim karşısına çıkacakları ara süreçte 18 saat boyunca yemek ve su verilmedi. Ayrıca tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerine izin verilmedi. Avukatlar da bunu öğrendikten sonra, hakim karşısında çıkmadan hemen önce bu ihtiyaçlarına gidermelerini sağladı. Darp edilme dahi var. Tüm bunları tutanak altına aldık.
“Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan ve toplantı ve gösteri yürüyüşüne aykırılıktan sevk edildiler. Cumhurbaşkanı’na hakaretten adli kontrolle serbest bırakılırken gösteri yürüyüşüne aykırılıktan da tutuklama kararı çıktı. Zaten olayın gerçekleştiği salondaki, göz altına alınan 4 kişi toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında bir fiil gerçekleştirmiyorlar ve birbirlerinden habersizler. Kanundaki toplantı ve yürüyüş tanımına girmiyor. Bu tutuklamanın toplantı ve gösteri yürüyüşü kapsamında olması bir hukuk garabetidir. Ayrıca tutuklama kararında gösteri ve yürüyüşüne aykırılık suçlaması deniyor ancak hangi sevk maddesine dayandırıldığı belirtilmiyor. Bu da ayrıca bir hukuk garabetidir.
“Dışarıdaki polis eyleme devam edebilirsiniz, problem yok dedi”
“Salonun dışındaki protestocularla ilgili olarak da şunu söyleyebilirim. Dışarıdaki müvekkillerimizden birine, dışarıdaki polislerden bir tanesi tarafından “Sizin için bir problem yok, devam edebilirsiniz.” deniliyor ve birkaç dakika sonra da etrafları çevrilerek gözaltına alınıyorlar. Ayrıca 3 kez bir “Dağılın” uyarı yapılmış olması lazım ancak bunlar yapılmadı. Nitekim bu uyarı yapıldıktan sonra bu şekilde bir gözaltı yapılması da mümkün değil.”