CHP’nin tezkere kararını ve son günlerdeki politikasını değerlendiren Prof. Dr. Levent Köker, “Burada kilit konu Kürt sorunudur ve bu soruna ilişkin demokratik çözüm yollarını açıkça kamuoyu önünde beyan etmedikçe, kurulu düzenin siyasî partilerinden nihaî bir demokratikleşme beklemek fazla iyimserlik olur kanısındayım” dedi.
Irak ve Suriye'ye iki, Lübnan'a bir yıl asker gönderme süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tezkereye CHP ve HDP'liler "hayır" oyu verdi. Tezkerenin süresi, AK Parti, MHP ve İYİ Parti'nin "evet" oylarıyla uzatıldı.
Oylama yapılırken Twitter hesabından açıklama yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Selvi Hanım ve ben, askerliğini er olarak yapmış oğlumuzun gururlu anne ve babasıyız. Kendi çocuğuna bedelli askerlik yaptırıp, milletin evlatlarını ateşe atan Şahsın hazırladığı gayriciddi tezkereler kabul edilemez. Tezkereye 'Hayır!" diyeceğiz" mesajını paylaştı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de TBMM'de gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bu torba tezkereye 'hayır' oyu vereceğiz. Dört farklı konuyu bir araya koymuşlar. Zaten ikisi için tezkereye ihtiyaç yok. Kuzey Irak'taki PKK ile ya da Suriye’deki IŞİD ile mücadele etmek için tezkereye ihtiyaç yok. 'Terörle mücadele için tezkere istiyoruz' demeleri biraz algı yönetiminden başka bir şey değil. İkinci husus Suriye'nin toprak bütünlüğünü yani İdlib'deki misyonu karşılayacak hiçbir şey yok orada. Bu tezkere İdlib misyonunu tatmin edecek bir tezkere değil. Üçüncü ve en önemli husus ilk kez 2 yıllık yetki isteniyor. Bu 2 yıllık yetki süresinin içinde zaten seçimler var” ifadelerini kullandı.
CHP’nin tezkereyle ilgili kararını K24’e değerlendiren kamu hukukçusu ve siyaset bilimci Prof. Dr. Levent Köker, “CHP’nin bugünkü oylamada savaş tezkeresine hayır oyu vermesi, partinin yakın dönemdeki tavrından ayrılan, iktidarın ‘millî mesele’ olarak sunduğu bir konuda iktidara doğrudan karşı çıkan bir örnek olarak görünüyor” dedi.
“CHP KÜRT SORUNUNUN NE OLDUĞU KONUSUNDA AÇIK BİR TAVIR GÖSTERMİŞ DEĞİL”
“Tezkere konusundaki bu doğru tavır, acaba CHP’nin son zamanlarda Kürt sorunu bağlamındaki görece ‘değişik’ yaklaşımlar geliştirmesinin bir uzantısı mıdır?” diye soran Köker, bu konuda aceleci iyimser yorum yapmamak gerektiğini şu sözlerle ifade etti:
“Çünkü CHP, son dönemde ‘Kürt sorunu vardır ve çözüm yeri TBMM’dir, çözümün muhatabı da HDP’dir’ yaklaşımını geliştirmiş olmasına rağmen, Kürt sorununun ne olduğu konusunda açık bir tavır göstermiş değildir. Benim anladığım biçimiyle Kürt sorunu, Kürtçenin hukukî statüsü ile sâdece Kürtlere yönelik olmayıp, tüm Türkiye’yi kapsayacak bir demokratik özerklik kurumsallaşmasının gerçekleştirilmesi sorunudur. Ben, bu konularda CHP’nin henüz bir değişim işareti verdiği kanısında değilim. Tabii, savaş tezkeresine hayır oyu vermeleri, CHP’nin ‘doğru’ tavrı olarak tarihe geçmiştir ve bu tavır, kuşkusuz, iktidarın meşruiyet yitiminin hız kazanmış gibi göründüğü Türkiye’de muhalif seçmen, özellikle de Kürt seçmen tabanında CHP’ye dönük bir sempati yaratabilir, özellikle de önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde.”
“KİLİT KONU KÜRT SORUNUDUR”
Bu hamlenin Türkiye’deki ‘otoriter iktidarın’ değiştirilmesi bakımından işlevsel olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Levent Köker, sözlerine şöyle devam etti:
“Bununla birlikte, bugünkü otoriter iktidarın değişmesi, onların yerini alacakların bir başka otoriterliğin kapısını açmayacaklarının garantisi değildir. Burada kilit konu Kürt sorunudur ve bu soruna ilişkin demokratik çözüm yollarını açıkça kamuoyu önünde beyan etmedikçe, kurulu düzenin siyasî partilerinden nihaî bir demokratikleşme beklemek fazla iyimserlik olur kanısındayım.”
“CHP’NİN YİNE İKTİDARIN DÜMEN SUYUNDA BİR PARTİ GİBİ DAVRANMASI ALEYHİNE OLURDU”
CHP’nin kararını sürpriz olup olmadığını sorduğumuz Köker, “Bu defa CHP’den böyle bir açıklama bekliyordum” yanıtını verdi.
“Cumhur İttifakı destekli Erdoğan-AKP iktidarı son dönemde hızlı bir biçimde güç kaybediyor” ifadelerini kullanan Köker, “Özellikle vahimleşen ekonomik tablo ve buna eşlik eden kamuoyu yoklamaları bize bunu gösteriyor. Böyle bir ortamda, CHP’nin yine iktidarın dümen suyunda bir parti gibi davranması aleyhine olurdu. CHP yönetimi de bu noktayı teşhis etmiş olmalıdırlar. Bir örnek vermek gerekirse, geçmişte dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında, ‘Anayasa’ya aykırı ama evet diyeceğiz’ yaklaşımını ortaya koyduklarında, temel gerekçelerden biri ‘Hayır oyu vermeyi halka izah edemeyiz’ biçiminde formüle edilmişti” diye hatırlattı.
Köker, “Şimdi, iktidarın zayıfladığı bir Türkiye’de, savaş tezkeresine ‘evet’i halka anlatmak çok daha zordur” diyerek, şunları vurguladı:
“Kaldı ki, bu defaki tezkere, geçmiştekilerden farklı olarak, iki yıllık bir yetki talep ediyor, yâni 2023 seçimlerinden sonrası dönemi de içine alıyordu. Buna evet demek, CHP açısından, 2023 seçimlerinden de yenik çıkacağını kabul etmek anlamına da gelirdi. Bu da CHP’nin hayır demesini kolaylaştıran bir faktör olarak dikkate alınmalı. CHP’nin hayır demesi, eğer iyi anlatılırsa, CHP lehine bir gelişmeye kapı açar, bunda kuşku yok ama, bu kapıdan milliyetçi taban içeri girer mi, ondan emin değilim. Milliyetçi tabanda asıl güç kazanan, tezkereye ‘evet’ oyu veren İYİ Parti olacak galiba.”