Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, 21 ülkeden 30 tanınmış entelektüelin "Avrupa gözlerimizin önünde parçalanıyor" ifadesinin yer aldığı manifestosunun ikiyüzlü, samimiyetten ve gerçeklikten uzak olduğunu belirtti.
İmer, "Bu tuzu kuru aydınlar, antisemitizmden bahsederken, Filistin´de İsrail baskısını, niye manifestolarına koymuyorlar? ABD, PYD´yi silahlandırırken neden sesleri çıkmıyor? Yemen´de insanlar ölürken, Suriye´deki iç savaş bu kadar zaman devam ederken, niye buna ´dur bakalım´ demediler? Niye manifesto yayınlamadılar? Ya da Irak´ta demediler? Çünkü işlerine öyle geliyor." diye konuştu.
Fransız filozof Bernard-Henri Levy´nin girişimiyle hazırlanan manifesto, aralarında Orhan Pamuk, Milan Kundera, Salman Rüşdi, Mario Vargas Llosa, Svetlana Alexievich, Herta Müller, Elfriede Jelinek ve Roberto Saviano´nun yer aldığı yazar, tarihçi ve düşünürler tarafından imzalandı.
Manifestoda, Avrupa´nın Rusya ve ABD tarafından terk edildiği ileri sürülerek, ´´Biri Manş Denizi´nin, diğeri Atlantik´in öte yanındaki iki büyük müttefiki tarafından terk ediliyor. Kremlin´in lideri tarafından gittikçe daha alenileşen manipülasyonlara maruz kalıyor. Avrupa, bir fikir olarak, bir irade ve temsil olarak gözlerimizin önünde parçalanıyor.´´ ifadelerine yer verildi.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin bu "feci atmosferde" yapılacağını savunan aydınların manifestosunda, ´´Faşizmin yenilgiye uğratılmasından 3 çeyrek asır sonra, Berlin Duvarı´nın yıkılmasından 30 yıl sonra medeniyet için yeni bir savaş yaşanıyor. Bir şeyler değişmezse yükselen dalgayı durduracak bir müdahale gelmezse, tüm kıtada en kısa zamanda yeni bir direniş ruhu ortaya çıkmazsa bu seçimler bugüne kadar gördüklerimiz içinde en yıkıcısı olacak. Sabotajcılar zafer kazanmış olacak. Akıl ve kültürü aşağılama politikası kazanacak, yabancı düşmanlığı ve antisemitizm patlaması yaşanacak, bir felaket olacak.´´ ifadeleri kaydedildi.
Konuya ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, manifestoyu, "dünyada yaşananlardan bihaber bir avuç tuzu kuru aydının hezeyanları" şeklinde değerlendirdi.
İmer, 21 ülkeden 30 tanınmış entelektüelin "Avrupa gözlerimizin önünde parçalanıyor" ifadesinin yer aldığı manifestosunun, ikiyüzlü, samimiyetten ve gerçeklikten uzak olduğunu ifade etti.
Avrupa´nın değişen dünya düzenine uyum sağlamak, büyük nüfus yaşlanmasına karşı kontrollü göç almak, kendini dışarıdan gelecek tehditlere karşı savunmak gibi hayati sorunları olduğunu belirten İmer, manifestoyu imzalayan aydınların bütün bu sorunlardan habersiz olduğunu söyledi.
Avrupa´nın içinde bulunduğu durumun, fiziki, kültürel ve sosyal bir sorun olduğunu ifade eden İmer, şöyle devam etti:
´´Avrupa Birliği (AB), Brexit kararı ile zaten bir sallantı geçirdi. Bu sallantı daha önce ekonomik sıkıntılarla baş göstermişti. Özellikle Yunanistan´ın başına gelen ekonomik facia, Almanya ve AB´nin müdahalesi ile çözüldü, ancak Yunanistan´ın borçlarının milli gelirine oranı yüzde 180 civarında. Borçlar af ediliyor, taze para veriliyor, faizler indiriliyor, buna rağmen Yunanistan´ın durumu düzelmiyor. Doğal olarak bu durum, AB´ye ciddi bir yük getirdi. Özellikle bu yük, Almanya´nın sırtında."
Sağcı bir hükümetin iş başında olduğu İtalya´nın da zor günler yaşadığını aktaran İmer, Afrika´dan sürekli akan göç, İtalya´nın ekonomik ve sosyal yapısını tehdit eder durumda. İtalya, Almanya ve Fransa´nın kurmaya çalıştığı eksene karşı Polonya ile bir eksen kurmayı düşünüyor. Polonya´da da sağcı bir hükümet var. Avusturya da aynı şekilde. Almanya için Alternatif Partisi (AfD) neredeyse Sosyal Demokrat partiyi geride bırakarak üçüncü parti konumuna geldi." dedi.
AB içerisinde sağcı hareketlerin gittikçe güçlendiğine işaret eden Prof. Dr. İmer, "Ancak bu sağcı partiler, halk istediği için yükselişte. Dolayısıyla sözü edilen 30 tanınmış entelektüelin ortak manifestosu, gerçekte olanların dışında hareket eden bir şey. Yani toplumun değerlerine, toplumun duygularına, düşüncelerine saygı duymak lazım, zaten demokrasi bu demek değil mi?´´ diye konuştu.
Prof. Dr. İmer, manifestodaki "Faşizmin yenilgiye uğratılmasından 3 çeyrek asır sonra, Berlin Duvarı´nın yıkılmasından 30 yıl sonra medeniyet için yeni bir savaş yaşandığı" ifadesine ilişkin ise İmer, ´´Bu 30 aydın, entelektüel, tuzu kuru kimseler. Bu manifestoyu yayınlamaları çok kolay. Ama halk bunu böyle görmüyor." dedi.
İmer, şu değerlendirmelerde bulundu:
´´O halde bu ülkelerde sağ eğilimlerin yükselmemesi için, bu sağ eğilimlerden doğan taleplerin bir faşizme dönüşmemesi için önce yükselen bu tepkilerin nedenini öğrenmek, anlamak ve onun üzerine kafa yormak lazım. Ancak toplumlarda hızla yükselen aşırı sağı, ırkçı tavırları ve bunun sonucunda meydana gelen faşizmi çözebiliriz. Şu anda Avrupa´nın kafası son derece karışık, son derece bölünmüş ve kanaatimce Avrupa tamamen merkezkaç kuvveti ile parçalanmaya doğru gidiyor. Bunu çok net bir şekilde Almanya, Fransa, İtalya, Polonya, Avusturya´daki değişimlerden anlayabiliyoruz.´´
AB´nin, Brüksel´de yaratmış olduğu bürokrasiyle bir şeyler denediğini ama yapmış olduğu şeyin birçok ülkenin kendi iç işlerinde ve kendi davranışlarında hür davranmasını engellediğini belirten İmer, "Avrupalılar bu bürokrasiden çok rahatsız. İngiltere´nin çıkış sebebi de bu bürokrasiden kaçıştı." dedi.
Bütün bunların, dünya üzerinde cereyan eden olaylardan bağımsız olarak görülemeyeceğini ifade eden İmer, "Dünya üzerinde ABD, esasen başat güçtü bugüne kadar ama şu anda onun karşısında Çin var. Çin, hesaplanabilir ki 2030 yılında dünyadaki yeni başat güç olacak. Yani ABD´den liderliği alacak." diye konuştu.
Bu durum karşısında AB içindeki ülkelerin de pozisyon almaya çalıştıklarına işaret eden İmer, şöyle konuştu:
"Bu ülkeler, ABD´den uzaklaşıp Çin´e yaklaşıyor. Bunu özellikle Almanya, Fransa´nin tavrında gözlemlemek mümkün. Rusya ile olan bağlantı da, bunun başka bir ifadesi. Kuzey Akım 1 yapıldı. Kuzey Akım 2 projesi yapılıyor şimdi. Türk Akımı da Avrupa´ya bağlanacak. Burada kim baypas ediliyor? Ukrayna. Peki Ukrayna ne hata yaptı? Ukrayna, bu değişen düzeni iyi okuyamadı ve ABD´nin yanında yer aldı. Dolayısıyla Avrupa Birliği içindeki bu ayrışmaların sebebi, dünyada meydana gelen değişikliklerin etkisi ile oldu.´´
Prof. Dr. İmer, manifestoda yer alan "Rusya´nın, Avrupa´yı manipüle ettiği" iddiasına da değinerek, Avrupa´nın artık Rusya´yı tehdit olarak değil, iş birliği yapmak istediği bir partner olarak gördüğünü ifade etti.
´´Rusya büyük bir güç ama Çin gibi başat bir güç değil´´ tespitinde bulunan İmer, ´´Rusya´nın sahip olduğu nükleer güç var. Ekonomik olarak siz Rusya´nın gaz ve petrol, nükleer ve silahtan başka sattığı bir şey biliyor musunuz? Yok. Demek ki ekonomisini büyütmeye muhtaç, yaşlanan ve kendisini koruma iç güdüsü ile hareket eden, korku içerisinde olan bir ülke." açıklamasında bulundu.
Almanya´nın Rusya ile işbirliği yapmak suretiyle onu stratejik bir ortak yapmak istediğini belirten İmer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"NATO´da olmasına rağmen, doğal gaz üzerinden Rusya´yı direk kendine bağlayarak ticari partner haline getirdi. Fransa da buna katılıyor. Dolayısıyla bunu dünyada değişen yeni iş birlikleri modeli olarak görmek lazım. ABD çırpınıyor ´Kuzey Akım 2´yi yapma, Türk Akımı yapma.´ diye. ABD, Türkiye´ye de baskı yapıyor. ´S-400 alma, Rusya ile nükleer santral yapma.´ diyor. Ama öte yandan PYD´yi silahlandırarak Türkiye´yi bundan alıkoyması mümkün mü? ABD tamamen yanlış işler yapıyor. Kafasızca işler yaparak müttefiklerini kaybediyor."
Prof. Dr. İmer, "Almanya Dışişleri Bakanı. kendi ağzıyla ifade etti. ´Nükleer tehditten korunmak için ABD´ye güvenemeyiz. Biz yılanın önünde titreyen tavşan durumundayız.´ Kim bu yılanlar, nükleer silahlara sahip olan ABD, Çin ve Rusya. Dolayısıyla Avrupa, kendisini koruyacak bir sistem kurmak zorunda. AB ordusu fikri de, bu nedenle ortaya çıktı zaten.´´ dedi.
"Avrupa felakete gidiyor" yorumunu da değerlendiren İmer, ´´Bu şablon, düşünürlerin felaketidir. Şablon şeklinde düşünenler, böyle konuşur. Avrupa bölünürse de bu dünya için bir felaket olmaz. Almanya kendi yoluna, Fransa kendi yoluna gider, kendileri için yeni bir düzen kurarlar.´´ ifadelerini kullandı.
İsrail her sıkıntıya düştüğünde Tel Aviv´e para aktarmak için "holocaust" konusunun gündeme getirildiğine dikkat çeken İmer, şunları kaydetti:
"Bu tuzu kuru aydınlar antisemitizmden bahsederken, Filistin´de İsrail baskısını, niye manifestolarına koymuyorlar? Avrupa´da ırkçılık, yabancıya ve başka dinlere düşmanlık başlamışsa, bunun sorumlusu şu anda cereyan eden olaylardır. Bu olayları ortadan kaldırmak lazım. Bu aydınlar, ABD PYD´yi silahlandırırken neden sesleri çıkmıyor? Yemen´de insanlar ölürken, Suriye´deki iç savaş bu kadar zaman devam ederken, niye buna ´dur bakalım´ demediler? Niye manifesto yayınlamadılar? Ya da Irak´ta demediler? Niye Filistin´de İsrail işgali devam ederken bunu konu etmiyorlar. Çünkü işlerine öyle geliyor."