Suudi muhalif gazetesi Cemal Kaşıkçı´nın son sıralarda kayıplara karışması ve belki de öldürülmesi haberi, dünya medyasının gündemine oturdu. Bin Selman´ın reformist jesti bir kez daha sarsılmış gözüküyor.
Kaşıkçı 2 Ekimde evlilik işlemleri için Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğuna gitti, ancak konsolosluğa girdikten sonra ondan artık haber alınamadı ve son olarak Türk yetkilileri, Suudi muhalif gazeteci Kaşıkçı´nın öldürüldüğünü duyurdular.
Türkiye polisi cumartesi akşam saatlerinde yaptığı açıklamada; Kaşıkçı´nın büyük ihtimalle Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğu´nun içinde öldürüldüğünü ve cesedinin araç ile konsolosluk binası dışına taşındığını bildirdi.
Bu arada, Amerikan New York Times gazetesi de, Arap kaynaklarından naklen 15 kişilik bir timin konsolosluk binasına girdikten sonra Kaşıkçı´yı parça parça edip, o şekilde konsolosluktan dışarı çıkardıklarını bildirdi.
El-Cezire televizyon kanalı da, Kaşıkçı´nın cesedinin İstanbul´da bir bölgede bulunduğunu duyurdu.
Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün AK Parti toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Kaşıkçı´nın ölümünü tasdiklemedi.
Erdoğan, Kaşıkçı´nın kayıp olması meselesini bizzat kendisinin takip edeceğini ve sonuç neyse dünya ile paylaşacağını ifade etti.
Erdoğan şöyle konuştu: İşin polisiye, istihbarat takibi var. Özellikle havalimanlarından giriş- çıkışlar inceleniyor. Savcılık ne gibi bir açıklama yapacak, ısrarla bekliyoruz. Bunun ülkemizde olmuş olması çok üzücü. Cemal Bey benim çok eskiden tanıdığım bir gazeteci, bir arkadaşımız. Beklentim hala iyi niyetli. İnşallah o arzu etmediğimiz durumla karşı karşıya kalmayız. Cumhurbaşkanı olarak takibindeyim, kovalıyorum, buradan çıkacak sonuç neyse onu da dünyaya bizler bildireceğiz. Kaşıkçı´nın Türkiye topraklarında kayıplara karışması meselesi bir kenarda dursun, Kaşıkçı´nın Al-i Suud rejimini sert şekilde eleştirmesi ve siyasi faaliyetleri, Suudi üst düzey yetkililerinin onu fiziki olarak ortadan kaldırmaları için en önemli sebep sayılabilir.
Suudi muhalif aktivistler, Cemal Kaşıkçı´nın Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman´ın doğrudan talimatı ile katledildiğini veya en azından onun ölüm dosyasının bizzat Veliaht tarafından yönetildiğini çünkü Suudi Veliaht Prensi´nin Suudi gazetecinin ABD Kongre üyeleriyle geniş ilişkileri ve onları iktidara gelmesine karşı tahrik edebileceği gücünden haberdar olduğunu söylüyorlar.
Suudi Aktivistler ayrıca, ABD´nin Al-i Suud´un en ciddi şekilde eleştiren gazetecilerden biri sayılan Kaşıkçı´ya yönelik suikasta karşı sessizliğine dikkat çekerek, bunun Suudi rejimin ABD´nin üst düzey yetkililerine sus payı verdiğini gösterdiğini bildiriyorlar.
Kaşıkçı´nın ölümünden önce işkence edildiğine dair haberler doğru olursa bu durum, Kasım 2017´de bazı Suudi prens, yetkililer ve tüccarların Riyad´da bir otelde alıkonulup, ölümüne işkence edildiklerini ve para karşılığında serbest bırakıldıkları olayı çağrıştırmış olacak.
Aynı dönemde, Washington Post gazetesi, "İki yüzlü Suudi Veliaht" başlığıyla yayınladığı baş yazısında, Bin Selman´ın girişimlerini sert şekilde eleştirmişti.