Yeni dönem hayırlı olsun. Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabulünden sonra yapılan ikinci seçimde, Cumhurbaşkanlığı sistemi, halktan onay aldı. Seçim her ne kadar yerel yönetimler olsa da, özellikle muhalefet bu seçimlerde Millet İttifakı olarak girdi ve HALKI, Cumhurbaşkanlığı sistemini kaldırıp; eski seçim sistemi olan Parlamenter seçim sistemini tercihe zorladı. Seçimler öncesi, içeride HDP ile üstü kapalı ittifak kurarak, dışarıdan da özellikle kredi değerlendirme kuruluşları ve sıcak para spekülatörlerinin desteğini alarak; ekonomide büyük bir daralma ve dolarda yükseliş sağlayarak, halkı ekonomik olarak dar boğaza sokmayı başardı. Halkın başlıca tüketim maddeleri olan soğan, patates vb yiyecek fiyatlarını, olağanüstü yükseltmeyi başardılar. 17 yıllık Ak Parti hükümetlerinin, ekonomik olarak en kötü olduğu bir dönemde seçime gidilmesine rağmen, seçimlerin sonucu:
Cumhur İttifakı: 23.978.262 ( % 51.64) Ak Parti ve MHP
Millet İttifakı: 17.443.229 (% 37.57) CHP ve İyi Parti
Diğerleri: 5.010.255 (% 10.79)
Ak Parti bütün bu olumsuz şartlara rağmen, milletinden yine olur alarak; CHP, İP, HDP ve Saadet Partisinin toplamı kadar oy almayı başarmıştır. Bütün küskünlüklere rağmen, Ak Parti bu seçimden de birinci çıkmayı başarmıştır. Ak Parti diyoruz, siz Recep Tayyip Erdoğan olarak anlayınız. Çünkü Ak Parti teşkilatlarının, maalesef Reis´in yarısı kadar bile çalışmadıklarını gözlemledik.
Bu satırların yazıldığı saatlerde, İstanbul seçim sonuçlarına itiraz edildiği için, henüz kesinleşmemişti. Daha sonuçlar kesinleşmeden, kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ilan eden Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki yarış devam ediyordu. Sayımların sonunda, Binali Yıldırım´ın başkan seçilme ihtimali vardı.
Ak Parti ve Reis açısından seçim tahlillerimize gelelim.
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Kürt Kardeşlerimiz, her türlü olumsuz propaganda ve PKK baskısına rağmen; güneydoğuda AK Parti lehinde, büyük bir değişime imza atmıştır. PKK-HDP Eş Başkanı Sezai Temelli ne diyordu: ´Kürdistan´da biz kazanacağız. Batıda da AK Parti ve MHP´ye kaybettireceğiz´ söylemi ve politikasına rağmen; PKK-HDP´nin kalelerinden Adıyaman, Ağrı, Bingöl, Bitlis, Muş, Şırnak, Çukurca, Derecik, Şemdinli´yi Ak Parti söke söke aldı.
Güneydoğu´da yaşayan Kürt Kardeşlerimiz ile batı illerinde yaşayan Kürt Kardeşlerimiz arasında, bu seçimde bariz farklar oluştu. Doğuda ak Parti´ye büyük bir teveccüh yaşanırken, batıda maalesef Kürt vatandaşlarımızın çoğunluğu, HDP politikaları doğrultusunda, CHP´ye oy verdiler veya sandığa gitmediler. Seçim öncesinde, Kürt kökenli arkadaşlarım ve akademisyenlerle yaptığım görüşmelerde; Sayın Reisimizin Trabzon mitinginde kullandığı ?Ama bizde Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan Irak´ın kuzeyinde Kürdistan var. Yallah oraya, git Kürdistan´a. Sizin bu ülkede yeriniz yok.´söylemi, Kürt kardeşlerimizin kalplerinde çok büyük bir kırgınlığa sebep olmuştur. Fakat buna rağmen doğu bölgemizde, Kürtler Ak Parti lehine bir sürpriz yapacaklar diye seçim öncesindeki yazımda belirtmiştim.
Güneydoğu için şu başlığı atabiliriz:
Kürt Kardeşlerimiz, PKK-HDP´yi bölgeden atmaya niyetlendi?
?Kürdistan´ diye bir bölge, resmi literatürümüzde yok. Fakat Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce, Osmanlı´da ve kurulduktan sonra da cumhuriyetin ilk yıllarında, bu gün Güneydoğu Anadolu diye adlandırdığımız bölgeden gelen milletvekillerini ?Kürdistan Mebusu´, Karadeniz´den gelen vekilleri ?Lazistan Mebusu´ olarak vasıflandırılmaktaydı. Daha sonraki yıllarda, Mustafa Kemal´in Türkçülük ve Ulusçuluk politikaları gereği bu adlandırmadan vazgeçilmiştir.
Ak Partili belediyelerin yapmış olduğu yanlış uygulama ve hizmetlerde meydana gelen olumsuzlardan dolayı, Ak Parti seçmenlerinin bir kısmı MHP´ye, bir kısmı İyi Partiye oy verdi, bir bölümünün de sandığa gitmediğini gördük. Ekonomik daralmanın getirdiği olumsuzluktan ve belediyelerin olumsuz icraatlarından etkilenen bazı Ak Parti seçmenin de, Saadet Partisi´ne oy verdiğin duyduk.
Bir önemli sıkıntı, parti içindeki tekellerin ?Aday´ seçiminde etkin olmaları. Bu problem, Ak Parti´nin daha çok oy almasını engelleyen unsurlardan birisidir. Ak Parti aday hususunda, kesinlikle tabanının sesine kulak vermelidir. Parti içindeki tekellerin adaylarıyla, bu kadar oy alınabiliyorsa; tabanın seçtiği bir aday için çalışması ve oy alması çok daha fazla olacaktır. İstanbul´da 39 ilçenin 24´ünü kazanmasına rağmen, sevinci kursakta kaldı. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, Ak Parti maalesef yine kendisiyle cedelleştiği için; muhalefet partilerinin, kazanmış gibi yaygara yapmasına zemin hazırladı.
Ak Partili seçmenler arasında rahatsızlık yaratan önemli sebeplerden birisi de; 39 ilçesi olan İstanbul´da aday gösterilenlerin % 85inin Karadenizli olmasıydı.
Bu seçimlerde, ?milliyetçi´ söylemlerin ön plana çıktığını gördük; bu söylem İslami hassasiyete sahip Ak Partililer ve Kürt Kardeşlerimiz arasında ?kalplerin kırılmasına´ yol açmıştır. Bu kalp kırgınlığına sahip bir kesimin, sandığa gitmediğini gördük. Milliyetçi söylemler, daha ziyade MHP´ye oy kazandırtmıştır.
İstanbul seçimlerin mihverinde yer aldı. ?İstanbul´u alan, Türkiye´yi alır´ özdeyiş hâline geldi. Bundan dolayıdır ki muhalefetin iç ve dış destekçileri, İstanbul´u İmamoğlu´nun alması için hazırlıklarını aylar öncesinden yaptığı açığa çıktı. İstanbul´u almak için her şeyi göze aldıkları açığa çıktı. İstanbul seçimlerine, her yol mubah mantığıyla hazırlanmışlar. Bütün bunlar, seçim gecesi oyların sayımı esnasında anlaşıldı. İstanbul seçim sandıklarında bir darbe denemesi yapıldı. Bu seçim, en şaibeli seçim olarak, seçim tarihimize geçecektir. Ak Parti ve Binali Yıldırım aleyhine olmak üzere oy sayımında, tutanakların kaydında ve tutanakların sisteme işlenmesinde birçok usulsüzlük, daha doğrusu hile yapıldığına şahit olduk. Bunların ayrıntısına girmek istemiyorum. İstanbul´un 16 İlçesinde geçersiz oyların tekrar sayılması ve 7 ilçede de tüm oyların sayılmasına, karar verildi. Sayımlar yeniden yapılıyor, sonucu aldığımızda, ne gibi usulsüzlük ve hileler yapıldığı ortaya çıkacak.
25 yıldır Erdoğan ve ekibi tarafından yönetilen İstanbul´un, muhalefet ve dış odakların hedefi hâline geldiğini müşahede ettik.
?Hiç kimseye hor bakma / İncitme gönül yıkma / Sen nefsine yan çıkma
Mevlâ görelim neyler / Neylerse güzel eyler??